Gözlerimi açtığımda tepemde bir adam dikiliyordu. Elindeki feneri gözüme tutmuş, bakıyordu.
" Çek şu lanet olası ışığı." Boğazım kupkuruydu. Gözlerimi kapattım.
" Su istiyorum. " dedim dilimi dudaklarımın üzerinde gezdirerek. O sırada tepemdeki adam çekilmiş benim göremediğim birine bir şeyler anlatıyordu.Uzatılan suyu içtiğimde boğazımın kuruluğu da geçmişti. Görüş alanım netleşmiş artık bir hastane odasında olduğumu ayırt edebiliyordum.Belki de buradaki bir doktordan yardım isteyebilirdim. Yatakta doğrulduğumda Aras hemen yanımda bitti.
" İyisin.. iyisin.." Daha çok kendi kendine konuşur gibiydi. " Çisem ben özür dilerim. Canını yakmak istemedim. Kurşun vücudunu sıyırmış, önemli bir şey yok. Küçücük bir sıyrık. Ama doktorlar yine de seni iki gün uyuttu."
" Lavaboya gideceğim, müsaade eder misin? Hem de koridorda biraz yürümüş olurum." Yataktan kalkıp kapıya yöneldiğimde o da peşimdeydi. Ters ters baktım. Arkasını dönüp koltuğa doğru ilerleyip oturdu.
Lavaboya girdiğimde ihtiyacımı giderip yarama baktım. Aras doğru söylüyordu iyiydim. Çıktığımda kapının önünde ne Aras ne de adamları vardı. Hızlı adımlarla asansöre yönelip düğmeye bastım. Asansör gelmeyecekti. Oradan ayrılıp merdivenlere yöneldim.
Aşağı kata indiğimde bir doktorla karşılaşmıştım. Hemen onu durdurdum.
" Lütfen yardım edin, kaçırıldım. Buradan çıkmam gerekiyor." Adam kafasını sallayıp telefonundan birine mesaj yazdıktan sonra bana döndü.
" Merak etme. Birazdan kurtulacaksın."
Karşıdan gelen kişiyi gördüğümde ufak bir küfür savurup adamın yanından geçmeye çalıştım ama iri cüssesi buna izin vermiyordu.Aras gelip elimi tuttuğunda duvara yapıştırmadığı için şükrettim.
***
Odaya girdiğimizde Aras beni duvara itip kımıldamamam için kollarıyla duvara sabitledi.
" Bir daha kaçmaya çalışma. Kaçamazsın. İlla sana ailenden birinin ölüsünü mü getireyim? Hangisi sen seç. Çınar mı yoksa annen mi? Düşünmen için iki saat zamanın var. "
Gözlerimden sicim gibi yaşlar akıyordu. Aras'ın yakasını tuttum.
" Aras, bak kaçmayacağım artık. Kaçmayacağım söz veriyorum. "
" Beni ilgilendirmez Çisem. İki saat zamanın var. İki saat sonunda seçtiğin kişi ölecek. Sen de artık bana karşı gelmemeyi öğreneceksin."
Bunları söyledikten sonra odadan çıkıp gitmişti. Duvarın kenarına oturup dizlerimi karnıma çekip başımı dizlerimin üstüne koydum.Onlar ölemezdi. Benim aptallığım yüzünden onlar ölemezdi... Buna izin vermemeliydim. Gerekirse ömrümün sonuna kadar burada kalacaktım ama onların ölmesine izin vermeyecektim.
***
Saatlerdir ağlıyordum. Gözlerim acımaya başlamıştı. Kapı açıldığında oturmaya devam ettim. Aras elinde yemek tepsisiyle içeri gitmişti.
" Hadi gel yemeğini ye. " Zorlukla ayağa kalkıp masaya doğru ilerledim. Aras tepsinin içindeki tabakları masaya diziyordu, yavaşça sandalyeye oturdum. Kafamı kaldırdığımda göz göze gelmiştik.
" Ağlamaktan gözlerin şişmiş. Bu bir uyarıydı. Bir daha kaçmaya çalışırsan dediğimi yaparım. "
" Kaçmayacağım. " Tabaktaki hamburger ve patatese uzandığım anda tabak önümden alınmıştı. Aras içinde haşlanmış sebzelerin olduğu tabağı önüme itmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN BENİMSİN
Teen Fiction" Sen benimsin " dedi mavi gözlerini gözlerime dikerek. " Ne olursun bırak artık gideyim. Daha ne kadar yanında tutacaksın beni? " Saçlarımdaki eli yavaşça boğazıma gitti. Tek eliyle boğazımı sıkarken diğer eliyle duvara yumruk atmıştı...