17.Bölüm

7K 253 2
                                    

Günlerdir ne uyku uyuyabiliyordum ne de yemek yiyebiliyordum. Gözümü kapattığım  an sanki yanımda o adam varmış gibi hissediyordum. O adamın  Ekin'e  yaptıklarını  öğrendikten  sonra daha çok nefret etmiştim ondan. Her ne kadar babasının  yaşadığını  Aras'a  söylemek istesem de yapamazdım. Babası yüzünden kötülük  yapmıştı Aras. Şimdi düzelmişken  tekrar babasının  etkisi altına girmesini istemiyordum.

" Hâlâ  konuşmayacak  mısın  benimle? Tam bir haftadır uzak duruyorsun  benden. Boşanmak mı istiyorsun? İstediğin  buysa boşanalım!!"

Saatlerdir oynadığım  yemeğimden  başımı kaldırıp  Aras'a baktım. Sinirliydi. " Saçmalama  ne boşanması. Ben sadece bir süredir kendimi iyi hissetmiyorum." Masanın  üzerindeki elimi tuttu. " Benden bir şey saklamanı  istemiyorum." dedi her kelimesine  vurgu  yaparak.

Kafa salladım. Günlerdir uyumadığım  için gözlerim acımaya başlamıştı. " Yanımda uyur musun? "

Tek kelime etmeden beni kucağına  alıp odamıza getirdi. Karnıma dikkat ederek beni yatağa yatırdıktan sonra o da yanıma uzandı. Belki şimdi uyuyabilirdim.. Bir kaç dakika sonra Aras uyumuştu. Kafamı göğsüne  bastırıp  uyumaya çalıştım.

**
Korkuyla  Aras'a  bakıyordum. Yanında babası ve Defne vardı. Gülümseyerek  babasına baktı. Babası  kafasını  salladığında  Defne'nin  elini tutup  yanıma getirdi.

" Sevgilim, bebeğimize merhaba  demek ister misin? "

Defne sinsice  sırıtarak  yanıma yaklaşıp  karnımın  üzerine elini koydu. " Oğlum, az kaldı kavuşmamıza."

Aras'a baktım.Gülümseyerek Defne'ye bakıyordu. Kendime gelip Defne'nin  elini ittirdim.

" UZAK DUR  BENDEN. O BENİM  OĞLUM."

Aras'ın  ateş saçan gözleri beni buldu. Bana nefretle bakıyordu. " Aras, bir şey de lütfen. O benim oğlum, bizim, ikimizin."

Sadece güldü. Gözyaşlarım  yanaklarımdan  akarken söylediği  şeyle öleceğimi  sanmıştım.

" Seni gerçekten sevdiğimi  düşündün  mü? Bu kadar aptal olamazsın değil mi? Biz bir film ya da kitapta başrol  değiliz  Çisem. Benim sevdiğim  tek kadın  var o da Defne. Bu arada bizim oğlumuz  ama senin değil. Sen sadece onu dünyaya  getireceksin. Onun annesi Defne. "

Başımı ellerimin  arasına alıp bağırdım. " HAYIR, BUNU YAPAMAZSIN  ARAS! ARAS BUNU YAPAMAZSIN!!"

Belli belirsiz Aras'ın  sesini duyuyordum  ama çok derinden geliyordu. " Çisem! Uyan. Güzelim kalk kabus  görüyorsun.."

Bir anda gözlerimi  açtım. Rüyaydı. Korkunç bir rüyaydı. Aras yanıma oturup  ellerimi tuttu. " Bunu yapamazsın  Aras diyordun. Ne gördün rüyanda?"

Cevap vermeden oturmaya devam ettim. Daha fazla ondan saklayamazdım. " B-baban  ya-yaşıyor."

Kahkaha attı. Beni kucağına çekip saçlarımı okşarken  boşta kalan eliyle de karnımı  okşuyordu. " Sakin  ol. Bak bebeğimizi  de korkutuyorsun. Sadece rüyaydı." Ona öfkeyle baktım. Hızla onu ittirip  yataktan çıktım.

" Bir hafta önce dışarı çıktığımda  gördüm  babanı. Bugün rüyamda gördüğümse  Defne gelip oğluma " kavuşmamıza  az kaldı " diyordu. Sen de bana " onun annesi Defne. Seni gerçekten seveceğimi  mi düşündün."  diyordun. Baban yaşıyor  Aras. "

Kapıyı açıp odadan çıktım. Salona inerken odadan gelen kırılma sesleriyle  tekrar adımlarımı  odaya yönelttim. Kapıyı açtım. Aras delirmiş gibi ne kadar süs  eşyası varsa hepsini  fırlatıp  atıyordu. Hemen yanına koştum.

" Git başımdan  Çisem. Sana zarar vermek istemiyorum! Bir süre gözümün  önünde olma. Kendimi tutamayıp  sana zarar verebilirim. Git şimdi."

Gözyaşlarımın  yanağımdan  akıp gitmesine izin verdim. Aras'ı  tek başına  bırakıp  odadan çıktım. Onu da anlayabiliyorum  ama neden her sinirlendiğinde  zarar gören taraf ben oluyorum  ki.. Sanırım dediği  gibi  gözüne görünmemek en mantıklısıydı. Mutfaktan bir kaç pet şişe  su ve atıştırmalık aldıktan sonra kütüphane olarak kullandığımız  odaya girdim. Burada zaman geçirmek  hoşuma gidiyordu. Hem bu sayede Aras'ın  sakinleşmesi  kolay olurdu.

Aradan üç saat geçmişti  ama Aras yanıma gelmemişti. Kendine bir şey yapmış olmasından korkuyordum. Odadan çıkıp mutfağa yöneldim. Melike abla akşam için yemek hazırlıyordu.

" Melike  abla, Aras hâlâ  odada mı? " Elinde doğradığı  patatesi  bırakıp yanıma geldi.

" Aras Bey çıktı. Nereye gittiğini  bilmiyorum ama bugün dönmeyeceğini  söyledi. Hadi geç otur bir şeyler ye, kendinle birlikte bebeğini  de perişan ediyorsun."

Aras bana kırılmıştı. Ondan babasının  yaşadığını  saklamıştım ama buna mecburdum. Aras'ı  aradım  ama telefonu meşgule atıp  duruyordu.  Bana gerçekten kırılmış. Melike ablanın  tabağıma  koyduğu  yemekleri zorla da olsa yedim. Melike abla  35-40 yaşlarında  olmasına rağmen çok genç duruyordu. Uzun yıllar Aras'ın  babaannesinin  evinde çalışmışlar ailesiyle. Aras onu ablası gibi görüyordu. Esra da onun kızıydı. Esra daha küçüktü. On yedi yaşına daha yeni girmişti. Okuldan sonra gelip annesine yardımcı  oluyordu.

Tabağımı ve çatalımı  makineye  yerleştirdikten  sonra salona gittim. Aras'ı  aradım ama açmıyordu yine.

**

Çoktan akşam olmuştu. Evde tek başıma  olduğum  için  korkuyordum. Aras gelmemişti. Ezgi'yi  arayıp çağırmayı  bile düşünmüştüm  ama sonra vazgeçtim. Kapı açıldığında  hemen ayağa kalktım. Aras gelmişti.

" Niye uyumadın? " Yanıma oturup  beni kendine çekti. Ona doğru döndüm.

" Özür dilerim. Babanın  yaşadığını  sana söylemem  gerekirdi ama korktum. Tekrar aynı şeyleri yaşamak istemedim. Baban  olmayınca sen daha mutlusun  Aras. Baksana.. Aile olduk biz. Sen,ben ve oğlumuz. Babanın  bunu bozmasını istemedim. Evet bencillikse  bencillik. Tekrar o kötü Aras olmanı  istemedim. Babanın yaşadığını  öğrendiğinde  belki mutlu olmuş olabilirsin  bunun için sana kızamam. Yine babanla  görüşmeye devam edebilirsin  ama benim onunla görüşmemi  bekleme. Aras.." Eliyle ağzımı  kapatıp  susmamı  sağladı. Ardından gülümseyerek  dudaklarıma  bir öpücük kondurdu.

" Az nefes al. Babam  öldüğünde  yıkıldım  evet. Çünkü ben hep onun gölgesindeydim. O ne derse onu yaptım  ben bu yaşıma kadar. Ama onun ölmesi yani kendini  öldü  göstermesi benim kendime gelmemi  sağladı. Onun zincirlerinden  kurtuldum, temiz bir sayfa açtım kendime. Merak etme, onun artık kimseye bir zararı olmayacak. Çünkü geçmişte yaptığı  şeylerden, Ekin olayından ve kendini  öldü göstermesi  yüzünden şuan gözaltında. "

Sevinçle ona sarıldım. Bu sevincim  uzun sürmemişti. Aras da yargılanabilirdi. Bir zamanlar onu demir parmaklıklar  ardına tıkmak için çalışıyordum ben. " Ya sen de ceza alırsan? "

Bir şey söylemedi. Onun tek suçu babasının suçlarını örtbas etmesiydi. Sadece bu suçtan bile ceza alabilirdi  ama onu bu yola iten babasıydı. Düşüncelerimi  bölen zilin sesi oldu.

Az sonra Melike  abla yanında polislerle  salona girdiğinde  ne hissedeceğimi  bilememiştim.

" Aras Ilgaz bizimle  emniyete gelmeniz  gerekiyor. "

Gözlerim dolmaya  başlamıştı  bile. Aras alnıma sakinleştirici  bir öpücük  kondurup  gitti.

-Bölüm  sonu-

SEN  BENİMSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin