15.BÖLÜM - HAYDİ BU DA GİDİYOR

15.4K 1.3K 305
                                    

ve haftasonu sürprizi =) bakalım Karaca'nın sürprizi ne?

-----------------------------------

“Aryacım boğulacaksın. Büyük lokma yeme,” dedi Behram kinayeli bir şekilde. Karahan sofradayken sadece gözlerini kaldırıp adama baktı. “Gerçi siz Türkler nasıl diyo,” düşünceli bir yüz ifadesinden sonra, parmaklarını şıplattı, “Hah, büyük lokma ye ama büyük söz konuşma.”
Karahan kaşlarını çattı. “Bizim Türkler bir şey daha diyor, her horoz kendi çöplüğünde öter. Bunu da biliyor musun Behramcım.”

“Biliyorum, ben de söz çok. Bilmediğim atasözü, deyim yok, maşallah bana.”
“Maşallah sana!”
“Mesela ‘Kız evi naz evi’ derler, ‘Gelin ata binmiş ya nasip demiş’, ‘Gelin hem gider hem ağlar,”... gerçi  senin kız pek de ağlayacağa benzemiyor. Maşallah ne de çabuk geldi evlilik yaşı. Daha bir iki ay önce şu kadarcıktı. Çok çabuk büyüyorlar azizim.”

Karahan elindeki çatalı sıkıyordu. O sırada Nevra girdi yemek odasına. Tedirgindi. “Behram vallahi şu masayı kafana indireceğim.”
Serkan ise korkudan başını tabağından kaldırmıyordu.
“Baba-cım...”
Karahan kızına döndü. “Ne var kuzum? Gelmiyor mu o inatçı keçi?”
“O keçi dağa kaçmış babacım.”

Karahan’ın elindeki çatal düştü. “Ne yapmış ne yapmış?”
“Dağa kaçmış, o dağın Allah yardımcısı olsun artık.”
“O dağ dediğin dağ ayısı olmasın.”
“Valla mektubunda öyle yazmamış.”
Karahan hızla ayağa kalkıp, mektubu eline aldı.

‘Sevgili babacım,
biz Kartal’la evlenmeye-“ adam öksürdü. “Evlenmeye, çocuk çoluğa karışmaya, birlikte yaşlanmaya karar verdik. Malum bunu sana söyledim. Ama sen bi bağırmalar, bi çığırmalar... Sanırsın sana demişim Real Madrid’te takıma alındım, gidiyorum. Her neyse lafı fazla uzatmayacağım. Sen bu mektubu okurken, biz Kuzey Kore’de balayında olacağız. Malum oradaki ‘Rungrado May Day’ stadyumunu çok görmek istiyorum. Sağolsun kocam beni götürecek. Eee bugüne kadar ki atalarımızı da yanıltmak bana düştü. Baba evinde gördüklerinizi, koca evinde göremezmişiz, peh! Hepinize bir tekerleme ile veda etmek istedim.

Anne baba!
-Hu hu!
-Damat geldi mi?
-Geldi.
-Ne getirdi?
-Alyans, tek taş.
-Kime, kime?
-Ayra ve ablama.
-Başka kime?
-Karaca’ya.
-Karaca nerde?
-Kartal’a kaçtı.
-Kartal nerede?
-Kore’ye gitti
-Kore nerede?
-Yandı bitti kül oldu?

Sepet sepet yumurta, sakın beni unutma babacım, öpüyorum hepinizi.
Tebrikler evimizde kabul edilecektir.”

Karahan gömleğinin ilk üç düğmesini çözdü. Nefessiz kalacaktı. Sevda ise koltukta bayılmak üzereydi.

“Ay gitti kızım. Olacağı buydu. Ya maça ya Kartal’a kaçacağı belliydi. Anlamadım ki bu neyin inadı? Geldi adam gibi dedi Arya. Kartal evlenme teklif etmiş, bu da kabul etmiş. Seviyor işte adamı-“
“Kes! İkisini de geberteceğim. Ben evlenmemi dedim. Evden kaçtı diye sinirlendim. Bu ne şimdi?”

2 GÜN ÖNCE...

Kartal yine Karaca’yla kaçarak derbi maçına gelmişlerdi. Son üç aydır zaten sürekli kaçarak buluşuyorlardı.
“Ablanın düğünü ne zaman?”
Kız adama hiç bakmıyordu, gözü sahadaydı, “Haftaya bir gün. Bende tam bilmiyorum.”

“Ablanın düğününü?” dedi adam kaşlarını çatarak.
“He!” o sırada kaçan gol yüzünden ayağa kalktı. “Çüş be! O gol kaçar mı lan? Bebe misin sen? Dün ki takım gibi oynuyorsunuz!”
“Tamam Karaca, sakin. Alt tarafı bir gol kaçtı.”
“Öyle deme, berabere bitecek bu gidişle.”

KARA KARTAL / KARA SERİSİ II  - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin