11.BÖLÜM - BAYRAK KARAHAN'DA

15.7K 1.4K 268
                                    

BAZI SEBEPLERDEN DOLAYI, KISA BİR BÖLÜM OLDU, DEVAMI YARIN GELECEK =)

Nevra sabah annesi ile babasının karşısında oturmuş kıvranıyordu. O sırada Karaca Beşiktaşlı pijaması ile esneyerek içeri girdi. Karahan elindeki kahveyi tam dudaklarına götürdüğü an, Karaca ortaya bombayı attı.
“Evlenme teklifini mi söyledin?” diye sordu tekrar esneyerek.
Karahan içtiği kahveyi püskürttü. Nevra elindeki çay kaşığını kıza fırlattı.

“Sen susamaz mısın kızım ya?”
“Ne evlenmesi, ne teklifi?” Karahan Nevra’nın deminden beri aşağıda sakladığı sağ elinin havalandığını gördüğü an havada kaptı elini ve yüzüğü gördü. “Yüzük de almış!” karısının gözünün içine sokarak gösterdi. “Sevda! Bak yüzük almış o çakal!”

Sevda adama alayla baktı. “Evet hayatım. Çamaşır suyu alacak değildi zaten evlenme teklifi ederken, yüzük alması normal olan.”
“Yüzük Sevdam yüzük! Tek taş. Bu ne demek biliyor musun?”
“Biliyorum Kara, çünkü sen de evlenme teklifi edeceğin zaman bana bundan takmıştın!” diyerek sol parmağını adamın gözüne soktu.
Karahan karısına ayıplar gibi baktı. “Sen gerçekten kızlarından bıkmışsın. Başından savmaya çalışıyorsun.”

Sevda derin bir nefes aldı. “Ay Karahan valla uğraşamayacağım seninle. Ne alakası var ya? Ayrıca kız istemese takmazdı o yüzüğü. Kabul etmiş ki takmış.”
Karahan birden Nevra’ya çevirdi bakışlarını “Kabul mü ettin?”
“Evet...” dedi cılız sesi ile.

“Kızım sen bizden bıktın mı? Hayır neyini eksik ettik anlamıyorum ki gitmeye böyle heveslendin?”
Karaca da masaya oturdu. “Ya Allah aşkınıza bulmuşsunuz şu kızınızı alacak bir saftirik, bırakın gitsin. Bu modeller elde patlar ben size söyleyim. İadesiz verin ama.”

Nevra kızın kafasına vurdu. “Kızım sen sussana.”
Karahan hala Nevra’ya bakıyordu. “Hayır anlamıyorum, kazık kadar adam benim ufacık kızımdan ne istiyor? Gözleri mi bozuk? Görmüyor mu senin daha ufacık olduğunu?”

Nevra oflayarak ayağa kalktı. “Babacım ben ufacık değilim bu bir. Cumartesi ailesi gelecek bu iki-“ yüzüğü adama uzattı. “Ve ben de kabul ettim bu da üç,” deyip mutfaktan çıktı.
Karahan ise küçük çocuk gibi bakıyordu kızının arkasından, sonra karısına döndü. “Gözüme gözüme soktu yüzüğü, böyle. Gördün mü?” diye mırıldandı.

Sevda gülmemek için dudaklarını birbirine bastırırken, Karaca babasına cevap verdi. “Ben gördüm babacım, çok ayıp etti valla.”
Karahan Karaca’ya çevirdi bakışlarını. “Sen hiç konuşma cerrah tavlayan yer cücesi.”
“Hayda, bende ne zaman sıra bana gelecek diye bekliyordum.”

“Dün gece neydi o haliniz?”
“Neydi babişko?”
“Hiç sevimli olma. Sevgili gibi flört ediyordunuz resmen. Gördüm.”
“Tövbe de, çarpılırsın. Ne alaka?”

“Ne demek ne alaka? Karaca dün adam gözlerini senden ayırmadı.”
Karaca salak salak gülümsedi. “Sahi mi babacım?” elini çenesinin altına koyup, hülyalı bakışlarla baktı babasına. “Nasıl bakıyordu?”
Karahan inanamıyormuş gibi karısına döndü. “Biz bunları nasıl bir gecede yaptık anlamıyorum ki, böyle saçma sapan olup çıktılar.”

“Sen demiyor muydun babacım ya, erkek peşinden koş diye?”
“Kazık kadar adamları kastetmedim.”
“Bir kere Kartal bey hiç de kazık kadar değil. Gayet de genç.”
“Sakallı.”
“Ah kusura bak. Ne ayıp,” diye mırıldandı Sevda.
Karahan ayağa kalktı. “Sizinle baş edemem. Üç cadı bir oldunuz, ömrümü yediniz yemin ediyorum.” Mutfağı terk ederken karısı ve kızı gülerek baktı arkasından.

***

“Nereye gitmek istersin?” Kartal direksiyonu tutan iki elinden birini bırakıp, kızın elini tuttu.
Karaca yutkundu. “Fark etmez.”
“Peki. Eve gidelim mi?”
“Çüş-leme. Yani küşleme çok severim ben. Ondan yemeğe gidelim.” -tövbe ağzına süremezdi.

Kartal kaşlarını çattı. “Sabahın bu saatinde mi?”
“Aa Kartal bey, küşleme asıl bu saatte yenir. Küşlemeyi ilk bulan adam tam bu saatlerde bulup yemiş.”
Kartal başını öbür tarafa çevirdi. “Bak sen. Ne ilginçmiş.”
Karaca umursamaz bir tavırla konuştu. “Evet, ilginç bilgiler bunlar tabi.”

“Biz yine de benim eve gidelim, orada kahvaltı yaparız. Sonra öğlen seni götürürüm dediğinden yedirmeye.”
“Eve gitmeyelim. Bildiğim harika bir kahvaltı mekanı var. Oraya gidelim.”
Adam arabayı sağa çekti ve kıza döndü. “Neden benimle yalnız kalmaktan korkuyorsun Karaca?”

“Kork-korkmuyorum. Kim uydurmuş onu?”
“Korkuyorsun.”
“Evlenmek-“
“Ne?” dedi adam kaşlarını çatarak.
“Yani ben evlenmek, yuva kurmak istiyorum. Günlük ilişkileri sevmiyorum.”

Adam gülümsedi. “İyi ama birbirimizi tanımadan o dediğin nasıl olacak?”
“Sizinle evlenmek istediğimi de kim söyledi?”
“O yemekteki dingille mi evleneceksin?”
“Size ne-“ sözünü bitirmeden adam kızın ensesinden tutup, dudaklarını dudaklarına bastırdı ve anında çekti.

“Bir daha bu kadar kısa olmaz haberin olsun!”
Karaca “Benim biraz nefes almam lazım,” deyip, arabadan indi. Elini kalbine koyarak, derin derin nefesler alıyordu.
O sırada adamın telefonuna mesaj geldi.

Karaca – BJK yazıyordu. Adam sırıttı. ‘Demek zamanlı mesaj ha? Güzel, zeki kız seni.’
K- BJK: “Ne yapıyorsun?”
Kr: “Hastahanedeyim. İşlerim var. Sen?”
Dışarıda mesajı okuyan Karaca, yumruklarını sıktı ve adama tek kelime yazdı.
K-BJK: “HELVA.”

***

Serkan ailesi ile konuşmuş ve akşam ailecek yenilecek yemeğe kızı da davet etmişlerdi. Serkan bunu kıza nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. Çünkü yemek de Hasan da olacaktı.

Kızın mağazasının kapısında durup, müşterisi ile ilgilenen kızı izledi bir süre. Paketleme ve ödeme işlemi bitince içeri girdi.
“Selam,” dedi kızın dudağına ufak bir öpücük bırakarak.
“Selam.”
“Özledim.”
“Hım, o yüzden mi geldin?”
“İki sebep diyelim.”

Kız kaşlarını kaldırdı. “Neymiş?”
“Akşam annemler seni yemeğe bekliyor.”
“Peki, gideriz.”
Serkan derin bir nefes alırken yüzü ciddileşti. “Hasan da yemekte olacak.”
Nevra yutkundu ve gülümsedi. “Ben oraya yüzümü güldüren, saçlarımı özgür bırakan aşkımın ailesi ile tanışmaya gidiyorum. Diğer şahıslar önemli değil.”

“O zaman gidiyoruz.”
“Kesinlikle.”

KARA KARTAL / KARA SERİSİ II  - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin