Lavin

86.7K 1.6K 888
                                    

YILDIRIM ZİNDAN - LAVİN

YILDIRIM ZİNDAN - LAVİN

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


HEZEYAN

"Lanet olsun!"

Yıldırım küfretmeye başladığında bana inandığını anlamıştım. Başka bir değişle pencereden aşağıya baktığında adamları fark ettiğini kavramıştım. Karanlıkta olsa Yıldırım'ın pencereden uzaklaşarak hızla giyindiğini görebiliyordum. Sabırla beni çözmesini beklerken bir yandan da odaklanmaya çalışarak dışarıdaki sesleri duymaya çalışıyordum. Adamlar aşağıda birbirlerine bir şeyler söylerken tam olarak kelimeleri seçtiğimde söylenemezdi. Yıldırım karşımda hızla toparlanmaya başlarken bunu yapmam mümkün değildi. Net şekilde bir şeyler duymam için illa odaklanmam gerekiyordu.

Sonunda Yıldırım yanıma geldiğinde beni çözmeye başlamış aynı zamanda da sessiz ol, diyecekken sözünü tamamlayarak tamam sesiz olurum, demişti. Yine de acele et diyerek elimi çözüp kalkmam için elimden tuttuğunda sıcak eli bir anda içimin titremesine sebep olmuştu. Elimde hissettiğim sıcaklığı bir nevi elektrik çarpılmışa döndürmüştü. Yine de yutkunarak beni çekiştirdiği yöne doğru ilerledim. Dışarıdan biri son üç dakika, dediğini duysam da sesimi çıkarmamıştım. Yıldırım koridora çıkarıp karanlıkta beni çekiştirirken etrafıma bakınmaya devam ettim. Hızlı adımlarla peşinden giderken takılıp düşmemeye de özen gösteriyordum.

Yıldırım bizi merdivenlerden aşağıya indirdiğinde alt kata indiğimizi fark ettim. Evin alt katı da ona ait olmalıydı. Beni gizli bir oda gibi bir yere soktuğunda ışığı yakıp kapıyı kilitledi. Ona ışığı görürler demeye hazırlanırken odada hiç pencere yoktu. Yalnızca kare şekildeki odada bilgisayar ve birkaç teknolojik alet vardı. Yıldırım bilgisayara ekranına odaklanırken bende bıraktığı elimi tutup sıkıyordum. Ekranda adamları gördüğüm anla Yıldırım bir şeye basması bir olmuştu.

Ve o anda tüm dünya durmuş çığlık atarak kulaklarımı kapatmam bir olmuştu. Öylesine keskin bir tiz çığlık gibi bir şeyler ötüyordu ki beynimin her hücresinde o sesi işitebiliyordum. Çığlığımla birlikte dizlerimin üstüne çöküp kulaklarımı kapatırken gözlerimi olabildiğince yumarak sesi azaltmaya çalışsam da ses her geçen saniye biraz daha artıyordu. Ses beni sağır edecek kadar çoğalırken birini bana seslenip dokunmasını hissetsem de tepki verecek gibi değildim.

Ölüm gibi devam eden acıyla birlikte kendimi yerde kıvranırken bulmuştum. İki büklüm sesle birlikte bende sesi bastırmak ister gibi ne dediğimi bilmeden bağırıyordum. Ses bir anda kesildiğinde nefessiz kaldığımı fark edip sudan çıkar gibi derin bir nefes aldım. Yine de acıdan ne gözlerimi açabiliyordum ne de hareket edebiliyordum.

"Lavin!"

Yeniden birinin bana dokunduğunu hissettiğimde kapalı gözlerimi aralayarak sesin sahibine bakmaya çalıştım. Başımda durmuş yüzüme doğru eğilen kişi Yıldırım'dan başkası değildi. "Neyin var, neler oluyor?" Sorusuyla birlikte hala çınlayan kulağımdan ellerimi çektim. O an fark edemesem de avuç içlerimde ılıklık hissediyordum. Oturur pozisyona geçtiğimde avuç içlerime bakmamla gözlerim kayar gibi oldu. Yıldırım omuzlarımdan tutup bu da ne derken, içimdeki ses bas bas kan, diyordu. Kulaklarım kanamıştı. İçim bir kez daha tuhaf olduğunda yutkunarak gözlerimi kaldırıp sertleşen yüzüne baktım.

VEGANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin