İlk adım

34.3K 1.5K 837
                                    

  SOĞUK SAVAŞ

YILDIRIM ZİNDAN

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

YILDIRIM ZİNDAN

Gülümse,  Lavin!

"Sonunda geri dönebilmeyi başarabildiniz Yıldırım Bey, biz sizin geri dönmeme kararı aldığınızı düşünmüştük."

Tanju Bey hemen bizi karşılarken Yıldırım bana dönerek elini uzatmıştı. Elinden tutup onunla aynı hizaya geldiğimde elini belime doladı. "Hayatta her zaman önceliklerim vardır." Yıldırım sahiplenişi özellikle de kullandığı sözler hoşuma gitmişti. Lafta da olsa sahiplenişi güzeldi.

"Anlıyorum. Kalıp aşk hikâyenizi dinlemek isterdim fakat benim haylaz oğlan yine bir olay çıkarmış. Bir an önce gidip onu halletmem gerekiyor. Oyuna kaldığımız yerden daha sonra devam ederiz."

"Desenize Emre Bey hiçbir zaman büyümeyecek."

"Eh insanın tek oğlu olunca böyle oluyor." Tabi derken elini uzatmıştı. Tanju Beyin yanında yeniden o kadın belirdiğinde sessizce onların iğrenç hallerini izlemiştim. "Lavin Hanım yeniden görüşeceğiz, o güne kadar kendinize çok iyi bakın."

"Elbette," derken uzatılan eli tutmuştum. Beklenenden daha uzun süre elimi bırakmayınca hemen ben geriye çekip elimi kurtardım. Son bir kez baş selamı verip geri çekildiklerinde geriye yalnızca salondaki o boğucu sesler kalmıştı. İkimizde arkalarından bakarken "Yenileceğini biliyordu, her zaman kendine kaçmak için iyi bir sebep bulur," demişti.

"Ne yani oğlum derken yalan mı söylüyordu."

"Tanju sence de oğlu için keyfini bozar mı? Bunu yapacak onca adamı varken kılını bile kıpırdatmaz." Öyle miydi? Bana oğlunu çok seviyor gibi görünmüştü. "Peki ya gerçekten oğlunun ona ihtiyacı varsa?"

"Lavin başın mı ağrıyor yoksa odaklanamıyor musun? Karşındaki adam göründüğünden daha fazlası... Eğer oğlunun gerçekten başı belaya da olsaydı buraya ayağa kaldırır gözü de hiçbir şeyi görmezdi."

"Bence yanılıyorsun. Bu adam göründüğünden daha azı... Bu adam kesinlikle düşük seviyede kişiliksiz bir adam..." Öyle, dediğinde bir süre etrafıma bakındım fakat öylesine boştu ki yalnızca insanların yapmacık hareketlerini izliyordum.

"Aç mısın?" Bu soru muydu? Tamamen ona dönerek gülümsedim. "Senden daha çok aç olduğuma dair ideaya bile girebilirim." Yıldırım tüm ciddiyetiyle bana baktığında yüzünde tatlı bir ifade belirdi.

"O halde burada daha ne duruyoruz gidip karnımızı doyuralım. Yarın her ikimiz içinde çok yorucu bir gün olacak." O halde hemen çıkalım demiştim. Burada biraz daha durup seslere katlanırsam çıldırma noktasına gelebilirdim. Normal şartlarda bu kadar sese gelemezdim ama kulaklıklarım epey işe yarıyordu.

"Anlat bakalım, yarın nereye gidiyoruz?" Bu defa gazinoya mı gidecektik yoksa bara mı? Her ikisine de gitmeye henüz hazır olmadığım söylenebilirdi. Orada kesin üç dakikadan fazla duramazdım.

VEGANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin