LAVİN- YILDIRIM
GEÇEN ZAMAN
"Kahretsin!"Kahretsin. Ben aptalın tekiyim. Ben gerçekten aptalın tekiyim. Ona inanmak büyük bir aptallıktı. Gerçekten nasıl bu kadar ahmak olabildim. Bu adam her saniye niyetini bana iteklemedi. Öfkesini, olmazlığımızı her saniye dile getirmedi mi? Yalnızca geçen birkaç haftalık yalan dolana... Tamam, bu birkaç ay olabilir ama... Kahretsin. Çok güzeldi. Onunla geçen günlerimiz çok güzeldi. Her şeye değecek kadar güzeldi.
Başımı öne doğru eğerek ellerimi dizlerimin üstüne koydum. Durup sakinleşmeliydim. Ona her istediğini vermek istemediğimi anlatmalıydım. Evet, bunu yapacaktım. Öfkesi biraz olsun dizginleşsin bunu yapacaktım. Arkadan kapının çarpılmasıyla başımı çevirdim. Arkamda uzun bir koridor ve yolun sonunda salon vardı. Burası iki gün önce gelip yerleştiğimiz benimde aşık olduğum o şahane evdi.
Yıldırım'ın benim için yaptıkları aklımda sıralandıkça deli gibi çarpan kalbim hafiflemeye başladı. O bana her şeyini vermişti. Her şeyden önce saygısını ve güveni vermişti. Bana iş konusunda her şeyini anlatmasa da bir ölçüde artık her şeyini biliyordum. Bu da güven demekti. Bana inanıp güveniyordu. Bana her şeyini verirken tek vermediği şey sevgisiydi. İlk günden uyardığı benimde delicesine arzuladığım sevgisi...
Onun bu tarafa doğru geldiğini ayak seslerinden anladığımda önüme dönerek hemen odama geçmiştim. Burası yeni güzel mabedimdi. Odaya girdiğimde hemen kulağımdaki gereksiz şeyleri çıkarak rahatladım. Yıldırım ev konusu da bile harikalar yaratırken ona nasıl uzun süre sinirli kalabilirdim. O hala öfke dolu olsa da benim sinirim hafiflemişti. Bu ses geçirmeyen muhteşem ev yüzyıllar boyunca yaşamak istediğim sihirli şatoydu.
Biraz daha sakinleştiğimde duşa girmiştim. Geri çıktığımda saçlarımı havluyla kurulayarak Alya'yı arayarak telefonun sesini dışına verdim. Seslerden dolayı kesinlikle telefonu kulağıma doğrudan götürüp konuşamıyordum. Saçlarımı makineyle bile kurutamazken bunların küçük önemsiz oldular olduğunu düşündüm.
Alya her zaman ki gibi şen sesiyle telefonu açtığında yüzümde tebessüm oluştu. Alya her ortama uyum sağlayan tatlı bir kızdı. Yeni evinde de gayet mutlu olduğunu hatta bir hayli keyfinin yerinde olduğunu öğrendiğimde çok mutlu olmuştum. O gün hastane odasında Ensar'ın tüm o sözlerini duyunca üzülmüştüm. Artık bir çocuk bakıcısı olmak istemediğini söylüyordu. Bir yerde de haklıydı. Ensar çok yoğun çalışıyordu ve işleri genellikle gece yarısı oluyordu. Bu yüzden ona kızamıyordum. Bunca ay yanında kalması bile bir mucizeyken daha fazlasını istemek delilikti.
Alya ile uzun bir süre konuştukta sonra saçlarımın kuruduğuna emin olmuştum. Öyle fazla bir kurulama olmasa da fazla da nemli değillerdi. Belki de her zaman ki gibi kendimi kandırıyordum. Telefonu kapattıktan sonra terliklerimi giyerek odadan çıktım. Evde her hangi bir ses yoktu ve bunu deli ediyordu. Bu cidden benim evim olmalıydı. Kendimi evimde hissettiğim tek yer.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEGAN
RomanceYaşıyor. Kız yaşıyor... Ambulansı arayın, hemen! Mucize olmalı. Evet, bu bir mucize! ... AŞK BİZE NANKÖR AŞK BİZE DÜŞMAN!