5 - PARTY HARD

13.3K 311 50
                                    

Birinin bize değer verdiğini nasıl anlarız ki? Bizi sevdiğini veya bize gerçekten aşık olduğunu? Belki de bunu hiç anlayamayacağız. İnsanlar iki yüzlü olmaya sonsuza kadar devam edecekler.. Ve bizi aldatmaya... Çünkü farkında olmadan insanlara çabuk güveniyoruz ve biz de onları aldatıyoruz...

(Bölüm şarkısı - Lana del rey - Carmen)

----------ZEYNEP-----------

"Can Can Can bekle."

Can'a bağırdıktan sonra koşarak onun yanına gidiyorum. Evet bildiğiniz koşarak, topuklularıma hiç aldırmadan. Umarım düşmem tabii. Hiç iyi olmaz..

"Buyurun Zeynep Hanım."

Can'ın koluna girip onunla birlikte yürümeye devam ediyorum.

"Beni elektrik departmanına götürür müsün?"
"Bir şey mi lazım efendim ya da birisi? Ben gidip getirebilirim." Kaybettiğim her dakika beni daha da sinir ederken Can'a resmen tıslıyorum.

"Can, sus ve beni oraya götür."

"Bu taraftan." eliyle sağ tarafı işaret edip birlikte yürümemizi sağlıyor. Bölüme vardığımızda gözlerimle etrafı kolaçan ediyorum. Ama yok, yok burada yok. Nerede bu adam? Yavaşça Can'ın kolunu bırakıp kendi etrafımda dönüp aramaya devam ediyorum. Ve işte orada, büroda etrafı hiç görmeyecek kadar işiyle meşgul duruyor. Can'ın yavaşça omzuna vuruyorum.

"Teşekkür ederim gidebilirsin." Ona göz kırptıktan sonra dekoltemin üzerindeki düğmeleri düzeltip hemen odaya dalıyorum.

"Günaydın dövüşçü."

Kerem afallayarak bana bakıyor. Sonra başıyla beni selamlıyor. Yavaş adımlar atarak masanın önündeki sandalyeye oturuyorum. Bacak bacak üstüne attığımda Kerem'in bakışları bacaklarım ve başım arasında gidip geliyor. Böyle olması tabii ki hoşuma gidiyor, yapmayın ama, kim tarafından olursa olsun beğenilmek her kadını zirveye taşır. Aksini söyleyen de yalan söyler. Ayrıca bu kişi iki gün önce hiç tanımadığınız çalışanınız olsa bile böyledir. Tabi sıradan bir çalışan olması haricinde kaslarını ve yakışıklı olmasını saymazsak, ayrıca gülüşünü... Bir de şu an dalan bakışlarını taşıyan yaralı yüzü.. Scar face.. Sanırım kendimden geçmeden önce seksiliğini bir kenara bırakıp onu kendine getirmeliyim. Ellerimi uzun bir süre sallıyorum sonunda Kerem'in dikkatini çektiğime inanıyorum.

"Hey burada mısın?"

"E-evet efendim kusura bakmayın."
Gene kekelemeye başladı çocuk iyi mi?

"Sorun değil, ben de başıma o kadar darbe alsaydım, başımı yanımda bile taşıyamazdım." O daha anlamadan küçük bir kahkaha ile birlikte başımı geriye doğru atıyorum. Omuzlarıma kadar uzanan kıvırcık saçlarım anında sırtıma düşüyor, Kerem'in gözleri de göğüs dekolteme...

"Evet, kolay bir şey değildir." yüzündeki terleri sayabiliyorum resmen.. Zorla gülümsüyor en sonunda...

"Yine de iyi görünüyorsun." diyorum.

"Teşekkür ederim efendim. Bir isteğiniz mi vardı acaba? Sormayı unuttum. "

"Hayır, hayır. Ben, sana bakmaya gelmiştim. Seni merak ettim..." sözcükler bir anda ağzımdan dökülüyor, evet bunlar doğru ama pat diye söylemek biraz tuhaf kaçıyor yine de o benim çalışanım.

"Yani yaraların nasıl oldu iyileşme gösteriyor mu göstermiyor mu diye bakmaya geldim. Hani, çalışma açısından yerine eleman bulmamız gerekiyor mu diye.."

AKŞAM GÜNEŞİ (ZeyKer)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin