(Bölüm şarkısı - Blondie - One Way or Another)
Bu yakınlarda birine hissettiğimiz herhangi bir duyguyu aşk sanabiliriz. Tutku, arzu, çekim, şefkat.. Aşk başkadır ama, bunların dışındadır ama bunların hepsidir aynı zamanda , bir kere tektir aşk. Bütün duyguların vücut bulmuş halidir...
Sadece bir kişiyedir aşk ve ömür boyunca o kişiye aşık kalırsınız. Şartlar ve durumlar ne olursa olsun O, vardır aklınızda. Bütün hayatınız boyunca size eşlik eder. Ona olan aşkınız kendi yönetiminizi ele geçirir. Biraz sonra ona rastlayacak gibi durursunuz daima. Bir sonraki adımı onun için atarsınız, bunun için aşk, bazen hata yapma riskinizi ortadan kaldırırken bazen de sizi hataların kralı veya kraliçesi yapar. Hissettiğimiz duygunun aşk olup olmadığını anlamak içinse sadece zamana ihtiyacımız vardır...
-----------KEREM----------
Yiyici denilen ayı, ki gerçekten adı kadar var ki beni çiğ çiğ yemek üzere gibi duruyor, beşinci kez beni yere seriyor. Çok geçmeden yine ayağa kalkıyorum, sabahki sinirimden midir bugün insanlara verdiğim sözden midir, nedenini anlamasam da iyi dayanıyorum bu adama. Düdüğün sesini bir kez daha duyuyorum ve beni tutan Murat ile Sedat'ın arasından geçip sahaya fırlıyorum. Yiyicinin etrafında dolanarak onu biraz oyalamaya çalışıyorum ama nafile, adam direkt üzerime saldırıyor. İşini çabuk bitirmek istediği çok belli. Karnımın sağ tarafına aldığım darbe yüzünden kıvranmam hoşuna gitmiş olacak ki geri çekilip biraz beni izliyor.
Nedense şu ana kadar fazla duymadığım seyirci sesleri doluyor kulağıma. Çığlıklar, yuhalamalar, alkışlar, uğultu. Beni destekleyenlerin güvenin boşa çıkardığını düşündüğümden utanarak yüzlerine bakıyorum bir an. Çoğunluğun gözlerini acıma duygusu kaplamış, bazıları paralarının boşa gitmesi yüzünden beni yiyiciden önce öldürecek gibi duruyor. Yiyicinin beni serbest bıraktığı boşluğu iyice değerlendirdiğimi düşündükten sonra artık ona dönmeye ve savaşarak ölmeye karar veriyorum. Tam bu sırada gördüğüm yanan bakışlar takılıyor gözüme. Siyah kıvırcık saçlarının döküldüğü yüzünden belli olan bakışlar... Zeynep'in yine hayalini gördüğümü sanıyorum ve işimi bitirmeye, ya da bitirttirmeye döneceğim sırada sol yanağıma aldığım sert darbe ile altıncı kez sahanın ortasındaki zemine yapışıyorum, bir çığlık geliyor ki kulağıma öyle tanıdık tonu... Kararan gözlerimi güçlükle açıp sesin sahibine bakıyorum. Zeynep.. Burada, gerçekten burada ve benim için çığlık atıyor. Nasıl geldiğini bilmediğim bir kuvvetle ayağa fırlayıp yiyiciye gelişi güzel yumruk darbeleri savurmaya başlıyorum. Öyle hızlı vuruyorum ki, bana vurmayı bırak kendini savunmayı bile beceremiyor. Tam bu sırada, benden daha büyük ya da benden daha tanındık olmasının hiç bir faydası olmuyor ona, tıpkı şampiyonluğunun ve sikletinin ona bir getirisi olmadığı gibi...
Çok geçmeden oyun başladığından beri ilk defa da olsa sahanın ortasındaki zeminin tadına bakıyor. Yüzünden akan kanlar ağzına dolduğunda tükürmeye çalışıyor. Ayağa kalkmak için debelense de başarılı olamıyor. Resmen başında durup kahkaha atıyorum. Küçük adam sayıları sayarken gözlerimle Zeynep'i arıyorum yine. Hala orada.. Hayal görmediğim için mutlu olarak tekrar yerde yatan ayıya bakıyorum. Son saniyelerini yaşıyor gibi kıvranıyor. Ve son sayı...
Düdüğün sesi kulaklara geldiğinde büyük bir gürültü yükseliyor binanın üzerine doğru. Herkes ilk şaşkınlığı attığında bir sürü Kerem sözcüğü çıkıyor ağızlardan. Arka arkaya saymaları, sonra tek bir koca ağızdan çıkıyor gibi.. Bütün mahallenin bu sesleri duyduğunu düşünerek kahkaha atıyorum. Küçük adam yanıma geldikten sonra sağ kolumu havaya kaldırıp beni seyircilere şampiyon olarak takdim ediyor. Başımı hemen çevirip Zeynep'in olduğu yere bakıyorum. Sanki ne diyeceğini bilememiş gibi duruyor ve pür dikkat beni izliyor ona baktığımı fark ettiğinde küçük bir göz kırpıyorum patronuma...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKŞAM GÜNEŞİ (ZeyKer)
FanfictionEvli bir adam, şımarık genç kız. Yepyeni ZeyKer hikayesi. Keyifli okumalar :)