17 - ADI AŞK (part 1)

6.8K 234 43
                                    

Merhaba canım, merhaba aşkım :)))

Bayram da bittiğine göre zorlu, çok zorlu bir döneme adım atmış bulunuyorum. Bundan sonra ne kadar sıklıkla buralarda olurum bilmiyorum ama fırsat bulduğum her an yazacağım sizlerle paylaşmak için şimdiden hepimize sabır diliyorum ve kocaman öpüyorum hepinizi :)

Bu bölüm "NikaAgaquliyeva"ya ithaf ediyorum ve ona buradan şöyle seslenmek istiyorum, biz insanların her istediği her zaman olmuyor maalesef. Hele ki sevdiklerimizle sınanmak, yıllarca onların hayali ile onlardan uzak yaşamak dayanılmaz bir acı veriyor her geçen dakika. Ömrümüz böyle geçip gidiyor onların hiç haberi olmadan, biz her gün tekrar tekrar ölürken acıdan, bitmek bilmeyen özlemden, onlar belki de farkına bile varmıyor hâlâ yaşadığımızın, bir yerlerde onları beklediğimizin. Ama bunu kaybeden ya da hiç tatmamış olan bizlere bile hediyeler veriliyor bu hayatta. Onsuz yaşayamam desek de nefesimize can veren bir şeyler oluyor. Onların kıymetini bilelim. Onlar olduğu için biraz daha mutlu olmaya çalışalım, yaşarken.

Bu hikaye sevip, bekleyen, kavuşan, kavuşamayan, ölesiye sevip sevilmeyen, farkına varılmayan herkese gelsin ....
Keyifli okumalar....

(Bölüm şarkısı - Berlin - Take My Breath Away) 

--------------------ZEYNEP-------------------------

"Hayatımdan burnunuzu çekin, Zeynep Hanım..."

Yanımdan geçip giderken Ahmet Sayer'in arkasından şaşkınlıkla bakıyorum...

Uzun süre olduğum yerde ayakta dikiliyorum ve Ahmet Sayer'in cümlesini anlamlandırmaya çalışıyorum.

Ne yani anladı mı bütün olanları?

Ne yani sırf bunun için şirket anlaşmamızı mı fesh etti?

Allah kahretsin!

Yavaş yavaş dünyanın tekrar dönmeye başladığını hissettiğimde çalışan insanların pür dikkat beni izlediğini fark ediyorum. Sinirle onlara 'önünüze bakın!' der gibi işaret ettikten sonra odama giriyorum. Babam koltuğa oturmuş, çenesine elini koymuş boş boş bir noktaya bakıyor. Nasıl bir çığlık kopacağını bilmediğim için sessiz kalmayı tercih ediyorum ve koltuğa sakince oturup ben de herhangi bir noktaya bakmaya başlıyorum. İkimiz de hiç konuşmuyoruz. 

Babam diğer elindeki kalemi masaya bir kaç kez vuruyor ve olduğum yerde zıplamama neden oluyor.

Gözlerimi kırpıştırıp dikkatle ona bakıyorum, babam bıkkın haliyle sakince konuşuyor.

"Neler oluyor anlamıyorum ki!"

Ona cevap vermeden başımı başka bir tarafa çeviriyorum.

"Kızım bir şey mi geçti Sayerlerle aranda? Bir anlaşmazlık falan mı oldu benim bilmediğim?"

Önce biraz kekelesem de bir şeyler olduğunu bildiğim halde babama yalan söylemeyi tercih ediyorum.

"Hayır baba, her şey gayet normaldi."

"Bizden daha iyi bir şirket mi buldu acaba?" diyor babam hemen.

"Sanmıyorum babacığım, o anlaşma içeriğini başka hiçbir yerde bulamazlar."

Babamı biraz rahatlatmaya çalışıyorum ama bu sefer de babamın bunu araştırmasını tetikliyor gibi hissediyorum.

"Haklısın." diyor babam, sonra derin bir of çekiyor. "Neyse ben gidiyorum." diyor ve aniden ayağa kalkıp kapıya doğru yürüyor.

"Baba dur nereye gidiyorsun?" 

AKŞAM GÜNEŞİ (ZeyKer)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin