(Bölüm şarkısı - Survivor - Eye of the Tiger)
Eğer saygı görmenizi gerektiğini düşündüğünüz yerde saygı görmüyorsanız mutsuz olursunuz. Mesela bir aile babası iseniz eşiniz ve çocuklarınızın düşüncelerinize karşı gelmemesini isterseniz. Eğer bir patronsanız çalışanlarınız her zaman dediğinizi yapacaktır. En iyi olduğunuz şeyi yapamayacağınız söylenmesin istersiniz. Buna saygı denmez aslında, zoraki susma, karşı gelmeme daha çok uyar. Konuşmalarına izin vermediğiniz için karşıt fikirleri bugün duymazsınız ama bir gün o tahttan indiğinizde ya da konuşamayanlar dillendiğinde söylenenler canınızı yakar. Bu yüzden saygı görmeyi diğer insanları susturmakla karıştırmayın.
-------Zeynep-----
Sabah uyandığımda burnuma güzel kokular geliyor. Uzun zamandır geceyi geçirdiğim biriyle sabahı da geçirmediğimi fark ediyorum. Hemen ayağa dikiliyorum, iç çamaşırlarımı giyip üzerime de Kaan'ın gömleğini geçiriyorum, hani adettendir. Kokuyu takip ederek mutfağı buluyorum ve ocağın başındaki Kaan gözlerini bana çeviriyor.
"Günaydın.."
"Günaydın" diyorum kapıda durmuş onu izlerken, geceden beri seksiliğinden bir şey kaybetmemiş. Tavadaki krepleri çevirişi sanki çok usta bir aşçıyı izliyormuş izlenimi veriyor bana. Yanına biraz daha yaklaşıyorum. Havadan soğuk almış olacağım ki, tiz bir sesle hapşuruyorum.
"Üşüdün mü?" diyor yanıma gelip bana sarılırken. Başımı kaldırıp yüzüne bakıyorum. Gözlerindeki endişeyi görünce şaşırıyorum aslında. Beni gerçekten önemsiyor mu? Bırakıp gitmesi gerekmiyor muydu? Ya da neden kahvaltı hazırlıyor bana? Genelde ben toplanıp giderim ama bazen kalmak, sevgi görmek istiyorum. Bunu yapan, yani kaldığımda bunu yapan, ilk kişi ise Kaan, ben aşka çok uzun zaman önce kapattım kendimi. Artık beynim başka türlü şeyler düşünüyor. Ve bu dünyamda masum olan hiçbir şeye yer yok.
"Krep mi yapıyorsun?"
"Evet, umarım seviyorsundur."
Başımı sallıyorum dikkatle yüzüne bakarken, dudaklarıma bir öpücük kondurup kolunun altına beni alarak tavadaki krepi kontrol ediyor. Başımı ondan biraz kurtarıp sol tarafa bakınca mükemmel hazırlanmış bir kahvaltı görüyorum.
"Çok acıktım.." diyorum kolunun altından yüzüne bakıp.
"Şimdi hazır." diyor son yaptığını tabağa eklerken. "Hadi gel bakalım." alnıma bir öpücük konduruyor tekrar.
Çok konuşmadan kahvaltımızı yapıyoruz ama biraz sonra başını kaldırıp yüzüme bakıyor.
"Bugün ne yapacaksın?"
"Bilmem.." diyorum kısık bir sesle.
"Değişik bir şeyler yapalım mı?"
"Ne gibi?"
"Sadece değişik bir şeyler yapmayı seviyor musun diye soruyorum." diyor sabit bir ifadeyle.
"Olabilir.." diyorum gülümseyerek akşam ne yapacağımızı merak ederken..
***
Kahvaltı bittikten sonra akşam için sözleşip eve geçiyorum ben de, sıcak bir duş hazırlayıp kendimi küvetin içine bırakıyorum. Dün gece ve bugün olanları düşünüyorum.. İlk defa biriyle zaman geçirmek için sözleşmiş olduğum gerçeğini düşünüyorum. Bir erkek arkadaş gerçeğini, Barış gibi, kardeş gibi değil daha çok bir sevgili gibi.. Sıcak suyun altında kasılan vücudum gevşerken başımı geriye doğru bırakıp gözlerimi kapatıyorum yine. Vücudumun fazlaca rahatladığını hissettiğimde yine aklımı yanıltan yeşil gözlerle karşılaşıyorum. Şaşkın bakışları ve kaslı vücudu ile karşımda otururken aldığı hal.. İç geçirmeme neden oluyor. Bu Kerem'de beni çekenin ne olduğunu tam olarak bulamıyorum aslında. Sadece bir çalışan, kasları fazlası ile etkileci olan bir çalışan, fazlası ile karizmatik olan bir çalışan. OF!.. Derken aklımdan uzaklaştırmaya zihnime tekrar Kaan'ı çağırmaya çalışsam da çok başarılı olamıyorum, yeşil gözler gözlerimin önünden bir türlü çekilmiyor...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKŞAM GÜNEŞİ (ZeyKer)
FanficEvli bir adam, şımarık genç kız. Yepyeni ZeyKer hikayesi. Keyifli okumalar :)