AKŞAM GÜNEŞİ (ZeyKer)

23 - BİL AMA SÖYLEME (part 1)

Diyecek çok bir şey yok bütlerden önce yeni bölümün part biri ile karşınızdayız, kafanız biraz karışabilir, merak etmeyin, hemen o durumu halledeceğiz, ama biraz merak da iyidir, umarım beğenirsiniz :)))

Bölüm şarkımız >> Elton John ~ The Measure Of A Man ~

O zaman, yorumlarından dolayı "mukerreme" ye teşekkür eder, 23 - Part 1i ona ithaf etmek isterim, güle güle okusun inşallah... :)

Gerçekten aşıksanız ve aşkınızı doyasıya yaşıyorsanız, kabuslarınız bile güzel bitebilir...

-----------------KEREM---------------

Her biri üçer dakikadan 6 Rauntluk bir maç...
Yerel yarı orta sikletler.. 71 kilo adamlar...
Hayatlarını kazanmak için ringde yumruk yiyip akşam evde karılarının hayatlarını harcayan, akıldan yoksun sadece kas gücü sahibi adamlar.. Onlar kimse değiller. Onları sadece ben tanıyorum, sen tanıyorsun ve o tanıyor . Mahallede herkesin usandığı yaramaz çocuk tanıyor, sokakta Allahın adını ağzından düşürmeden mendilini alırsan tabi, ne muradın varsa vereceği orta yaşlı kadın tanıyor, mahallenin umumi tuvaletlerini temizleyip çıkışta kolonya ve peçete uzatan suratsız amca tanıyor... Onlar hiç kimse ve ben de onlardan biriyim... Benim bir karım yok, yine de hayatımı kazanmak için dövüşüyorum, ya da paramı kazanıp hayatımı harcıyorum.. Bahisler açılıyor... Paranı Gültepeli Kerem'e yatırırsan sen kazanırsın. Çünkü, organizatör Gültepeli Kerem'in yeneceğini, Sunta Ramazan'ın da yenileceğini söyledi. Bu işler böyledir. Bahse girenler - kulaktan dolma dedikodular hariç - parasını favorisine ya da güçlü olana yatırır ama aslında her şey hiledir. Çünkü bu bir mahalle maçı, birileri yükselsin diye yapılmaz, bazı adamlar danışıklı para kazansın diye yapılır.

Çünkü yarın kaşı gözü patlak bu adamlar, yenen ve yenilen, parasını aldıktan sonra aynı kahvede oturup çay içecek. Bir daha ki maçın ne zaman olacağını konuşurken. Paranın hiçbir zaman yetmediği olacak muhabbetin konusu da. Hatta dibine vuracaklar.. Bir maçtan yenene kalan net tutar 93 lira 60 kuruş olurken, yenilene kalan 66 lira 10 kuruş olacak. Bir maçta, yumruk yersin, yüzüne, kaburgalarına; kaşın patlar belki, ya da burnun kırılır, dişlerin dökülebilir; akşam eve döndüğünde her yerin ağrır, kemiklerin, kasların, göz kapakların, oraya vurulmasa da hayaların bile acır. İnsanları eğlendirmek için biraz dayak yersin, para kazanmak için, spordan ve her şeyden öte bu'dur mahalle boks maçı. Genelde 3 Rauntta bitirirsin, senden öyle istenmiştir. Rakibinin kafasına yandan bir yumruk atarsın, yere düşer ve işi bitmiştir, bitmese de ondan yerden kalkmaması istendiği için kalkmaz zaten. Belki o kadar yumruktan sonra yerde yatmak tatlı gelir. Oysa sana para yatıranlar kalk! kalk! diye bağırıyordur. Canın kalkmak ve o yumruğun fazlasını rakibine atmanı da isteyebilir, ama sıkıysa kalk, bir daha maçlara çıkabiliyor musun? Çünkü sen yenilensin, bu bir önsezidir, bu bir hiledir, şikedir. Bu, emredileni yapmaktır, köleliktir. Ama bunu insanlar görmez, görmek istemez, onlar eğlenmesine bakar, ceplerine girecek paraya bakar, sense evine dönüp, yendiğin için gururluyu, yenildiğin içinse üzgünü oynarsın ama aslında herkes bilir senin bir serseri olduğunu. Mahallenin serserisi.. Çünkü sen hiçbir zaman büyük adam olamazsın, Rocky gibi şansın babası vurmaz sana, böyle şeyler anca filmlerde olur. Hadi oldu da şans yüzüne güldü, gülse ne yapacaksın? Menajer bile bulamazsın cebindeki parayla, büyük adamlardan çok daha güzel bir dayak yiyip gelirsin ya da belki orada ölüp kalırsın. Zaten şans falan vurmaz, sıradan bir boksör, bir serseri, sadece hayalarına kadar acı çekerken kazandığı paranın bir kısmını biraya yatırır ve birasını yudumlarken bir gün televizyonda adının haykırıldığını hayal ederek uyuya kalır. Tekrar tekrar Rocky'i izleyerek, kendi hayatına lanet eder. Gerçi Rocky diye haykırmaları güzel oluyor, ya sana ne diye bağıracaklar, Gültepe'li Kerem diye mi? Biz baştan kaybetmişiz be usta, biz kaybeden olmuşuz çoktan....