"O adamı neden öldürdün o zaman?" Sesim kısılmıştı,iyi hissetmiyordum. Bu kadının niyetinin iyi olduğuna inanmıyordum. Inanmaya çalışıyordum ama başaramıyordum,sürekli yalnız olduğumu hatırlıyordum,o ve onun "John" denen arkadaşı yüzünden.....
"Çünkü.... "Derin bir nefes alarak devam etti:" Çünkü o sizi öldürmek istiyordu. Sizi öldürürse bütün her şeyin güzel olacağına inanıyordu. Daha önce de denedim ama hiçbir şekilde bitmiyor. Belki azalmış olabilir ama hala devam ediyor.Bunların sizle çok bir alakası yoktu ama bunu anlamıyordu.Onu ne kadar sevsem de sinirimi bozmaya başlamıştı.Ve...."
"Öldürdün..."Ağzımdan zar zor çıkmıştı.Katildi....ama masumdu.....tehlikeliydi ama çok fazla şey yaşamıştı,onu suçlayamazdım,dengesizdi çünkü büyük ihtimalle aklını kaybediyordu.
"Bu...bunlar aramızda kalsın.Bunca yıl içimde tuttum ama ne olur kimseye anlatma.Başımız çok daha büyük belaya girer."
Titriyordu çünkü hayatının en kötü anılarını anlatmıştı,korkuyordu çünkü birileri bunu bilseydi çoktan ölmüş olurdu."Şey...ben o kitabı yetimhanede gördüm."Sanki bir bomba atmışım gibi hissettim.Gerçek olup olmadığını bilmiyordum,belki hayaldi,belki hiznim bana oyun oynuyordu;bilmiyorum.
"Onu tekrar bulabilir misin?"Kapıdaki gürültüden tam olarak sesini duyamıyordum.
"Yetimhaneye tekrar gidemem.Korkuyorum."
O psikopatlar,bıçaklar,kan izleri...bir gün bile dayanılmazdı,iki gün kalırsam aklımı kaçırabilirdim."O zaman ben giderim,sen Mark'ın yanına git ve hiçbir şey olmamış gibi devam et.Kurtulmamız için her şeyi yapacağım."
Kapının kilidini açıp dışarı çıktı."Bizden başka....üç çocuk daha var dedin.Onlar nerede?"Daha fazla insanla tanışmak istiyordum.Normal olmayan,cesur; daha fazla insan.
"Alt kattalar.Tanışmak istersen gidebilirsin.Gitmem gerekiyor."
Aceleyle çıkıp beni arkada bıraktı.Kapıyı açıp Mark'ın yanına gittim.Kapıda bekliyordu.Kıyamam....."İyisin değil mi?Bir şey yaptı mı?"Sesi tedirgin ve donuktu.Sophia'nın arkasından bakakaldı.
"Sadece.....konuştuk.Hayat hakkında.Hayat uçuyor,kuşlar güzel falan.Öyle yani."
Daha fazla dibe batamazdım...."İçeri gir." Kapıyı açıp içeri girdi. Koltuklardan birine uzanıp gözlerimi kapattım. Güneş pencereden içeri süzülürken,uyuyakaldım.
........................《{●}》......................
"Merhaba!" İçimi bir sıcaklık kaplamıştı. Bu kız fazla güzel,fazla tatlı,fazla zarif ve fazla yetenekliydi.
"Ben Maria, o Mark. Sen de... "Beynimi zorluyordum,rezil olamazdım. "Sen de Angelina olmalısın."
Kız gülümsedi ve çizdiği resmi bir kenara kaldırdı. -Normal bir çocuk resminden bahsetmiyorum-çizdiği;deniz ve kumsalın birleştiği sıcak resimlerdendi."Mark'ı biliyorum. Buraya geldiğimden beri... Yani bebekliğimden beri tanışıyoruz."
Gözleri ışıl ışıldı,yaklaşık 10-11 yaşlarındaydı. Ama yaşına göre çok olgundu.Ve Mark'ı tanıyordu."+1"daha...."Tanıştığıma memnun oldum." Gülümsedim ve kapıyı açtım.
Tam giderken arkadan seslendi: "Siz ikiniz sadece arkadaş mısınız yoksa Mark'ın bir kız arkadaşı mı var?"Sırıtıyordu.
Kendi tükürüğümde boğuluyordum. Öhm.. Öhm. Cevap vermesini bekledim. Bana uzun süre baktı.Gözlerini okuyabiliyordum:"Neyiz ya biz?
"Hadi sana iyi geceler!"Konuyu dağıtamıyordum.Kahretsin....
"Saat daha 9 ama..."Gülümsemesi solmuştu.
"Geç bile olmuş,gidelim biz!" Mark'ın omzuna vurup kapıyı ardına kadar açtım. Arkamı dönüp yürümeye başladım. Arkamdan gelmiyordu. Arkamı dönüp baktım. Hala orada duruyordu,Angelina'ya bakarak sırıttı ve göz kırptı.
Ben bir ölüp geliyim mi? Deniz manzaralı mezara girip çıkayım,belki rüyadır.
Yanaklarım kızarmıştı ama belli etmiyordum.Ona doğru yaklaştım: "Gitmiyor muyuz?" Afalladı ama belli etmeden yürümeye devam etti.
Odaya girip yatağın üstüne zıpladım,yorganı üstüme çektim."Bu saatte?" Sorgulayan gözlerle bakıyordu.
"Bu saatte başka ne yapılır ki?" Ağzımı kapattım,nolur yanlış anlama,nolur yanlış anlama....
"Hiç...yani öylesine sordum. Takma beni. "Yatağın içine girip yorganı üzerine çekti.
"İyi geceler! "Gözlerini kapattı.
"Sırıttım;"İyi geceler!"
........................[°♡°].........................
Açık kalan pencere çarpıyordu. Ilık hava yerini sert rüzgara bırakmıştı. Oflayarak yataktan kalktım ve pencereye doğru gittim. Gözümü doğru düzgün açamıyordum bu yüzden ayağıma bir şey takılmıştı. Tökezleyip duvara tutundum. Yere baktım,bir kitaba benziyordu. Gözlerimi iyice açıp üstünü okumaya çalıştım.
Yeşil Sır...
"Sen gitmezsen ben giderim. Sen burada kal,ben onu bulmaya gidiyorum."
Bulmuştu. Gerçekten bulmuştu. Ilk sayfasını açtım,o bile kanımın donmasına yetmişti. Üstünde kanlı harflerle:
"Sophia öldü,sıra her an sende olabilir. Sadece 7 kişi kaldı. Hepinizi öldüreceğim ve sonsuza kadar özgür kalacağım...."yazıyordu.
Elimin titremesine engel olamadan sayfaları çevirmeye başladım. Bir şey yazmıyordu,ta ki son sayfaya kadar;
"Masalın sonunda ne mi oldu?
Herkes öldü...ve ruhum sonsuza kadar özgür kaldı."Sinirden kitabı parçalayabilirdim. Ayağımla yatağın altına ittim ve o anki sinirle bir kaç sayfasını yırttım. Yatağa doğru koştum,yorgan sıcacıktı. Yanaklarım ıslanmaya başlamıştı,içim acıyordu. Tek dileğim Mark'ın uyanmamasıydı,çok masum bir şekilde uyuyordu. Kafamı yastığa gömüp sessizce ağlamaya devam ettim.
Onları öldüren her neyse,bizi de öldürmeden rahatlamayacaktı....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
▪Yeşil Sır▪
FantasySır#1#Işıklar söndü,alevler parlamaya başladı.Her şeyin bitmesi için bir kıvılcım yetecekti... "Nefes almıyor." Ellerim kana bulanmış bir şekilde öylece duruyordum.Midem bulanıyordu,kafamda sinir bozucu bir uğultu vardı. "Orada öylece oturamazsın,gö...