Korkmayın.Hissetmeyin.Ve asla gerçekleri öğrenmeye çalışmayın.Ne denilirse yapın.Kuralları çiğnemeyin.Adil davranmayın.Bütün gücünüzü kullanın.Sizi asla yakalayamazlar.Size ulaşamazlar.Eğer kurallara göre oynarsan kazanırsınız.Bu oyunu kurallara göre oynamazsanız ne olacağını biliyorsunuz.
Kafamın içinde dönüp duran bu seslerden kurtulup yürümeye devam ettim.
Beni yokuş yukarı iten Mark'a kısa süreli bir bakış atıp;Bu yokuşu neden çıkıyoruz ve nereye gidiyoruz?dedim bıkkın bir sesle
Bu günlük burada kalacaksınız diye fısıldadı Grace.
Nerede?dedim gözlerim güzel bir yer ararken.
Ve bu muhteşem yerle karşılaştık.Suyun taze sesi ve ormandaki kuşlarla biraz olsun hafiflediğimi hissettim.
Ardından bir silah sesi geldi.Sizi asla yakalayamazlar demiştin hani.
Iç sesimle bir savaş verirken birinin acı dolu sesini duydum
Arkama bakana kadar geçen sürede bizim arkamızda kalan geçen senenin seçilenleri yatıyordu.
Bir kaç saniye sonra yok oldular.O manzara...Gözümün önünden hiç bir zaman gitmeyecek olan o kanlı cesetler.
Yüksekten uçan bir uçak onları tek hamlede öldürmüştü.
Sessizlik çökmüştü.
Ölüm sessizliği.
Oradaki muhteşem eve gitmek için harcadığım çabayı derslere harcasam okul birincisi olurdum da neyse.
Eve girdiğimiz anda köşede duran koltuğa attım.
Ve hiç bir şey düşünmeden uykuya dalmaya çalıştım ama nerede?
Milyonlarca kavusun içinden seç seçebilirsen.
Kan ter içindeydim.
Kavuslar sona ermiş uyanmıştım.
Üşümüyordum.
Soğuğu hissetmek bile benim için bir lükstü tıplı sıcak bir yerde olmak gibi.
Gözlerimi açmaya zorladığımda karşımda dikili duran aynaya baktım.Aynayla hiç haşır neşir olmuşluğum yoktur.
Uyandığımdansanların gözleri ayna gibi değilmidir zaten senin kabul edemiyeceğin şeyleri bile sana söyleyen.
O yüzden ayna bizim için bir aksesuar-pahalı bir aksesuar-olmaktan başka bir şey olmamıştır.
Kendimi şöyle bir süzdükten sonra okul kiyafetlerimle olduğumu farkettim.
Haliyle etekle.Ve bir insan bir etekle bir dünyayı nasıl yenebilir?
Bu boş boş düşünceler içinde sanki ölümü çağıran bir ses duyuldu;Geçen senenin çetesini yakaladık halkım.
Şimdi sıra bu senenin ukalalarına geldi.
Yerlerini biliyoruz en kısa zamanda onları bir kül parçasına dönüştürüp sizi huzura kavuşturacağız.
Kesintili bir hopörler sesiyle bu çağrı bittikten sonra yerimden kalkıp kapıya doğru koştum.
Yerinizi biliyoruz en kısa zamanda sizi onlardan kurtaracağız!
Buradan çıkmak dışında istediğim bir şey yoktu.
Diğerlerini arkamda bırakarak biraz olsun nefes alabilmek için kapıyı açtım.Ne yapmak istediğimi bilmiyordum.
Daha küçücük bir kız çocuğuyken normal bir insandan daha fazla ölümle burun buruna gelmiştim.Hatta şu an ölüydüm bile.
Mark bir anda yanımda belirdi;Onların az önce - yok olmadan önce-dedikleri neydi?
Neydi?dedim.
Yarın buradan kurtulacağız herkes gittiği yerde bir kitap bulucak ve buradan sonsuza dek kurtulacağız.
Yarına kadar bekle bizden çok uzaktalar.
Sabah olmasına 4 saat kaldı o kadar küçik bir zamanda bizi bulamazlar.Istersen uyumam istersen nöbet tutarım.Sen istersen yanımda uyu yeterki yanımda kal ve güvende ol tamam mı?
Bir ağacın altına kafamı sert gövdeye yaslayarak gözlerimi kapattım.
Bu sözler ne kadar güven vermese de onun yanımda hatta bir nefes uzağımda olması çok iyi hissettiriyordu.
Ellerimi ellerinin arasına aldı ve beni rahatlatmak ister gibi "Güvende olacağız" dedi.Bu bizim durumumuz için çok uzakta kalan bir sıfattı.Güven.Hiç yaşamadığım bir duygu.
Bir an ona acıyıp;Uyumayacak mısın?Gözlerin acımaz mı dedim çocukça bir tavırla.
Ee napalım Seven acı çekmeye de razı olur dedi ve yüzümü yüzüme yasladı.
Sevgi.Galiba bu da en son yaşayabileceğim şeylerden biriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
▪Yeşil Sır▪
FantasíaSır#1#Işıklar söndü,alevler parlamaya başladı.Her şeyin bitmesi için bir kıvılcım yetecekti... "Nefes almıyor." Ellerim kana bulanmış bir şekilde öylece duruyordum.Midem bulanıyordu,kafamda sinir bozucu bir uğultu vardı. "Orada öylece oturamazsın,gö...