18.Bölüm

795 577 12
                                    

Arabanın frenini çektim ve araba yokuş aşağı aşağı gitmeye başladı.O korkudan çıkartmaları için yalvarırken Matt koşarak freni çekti.Sophia ve diğerleri bir şeyler almak için çoktan gitmişlerdi.

Araba durunca son hızla bize geldi.Mark elini uzattı;Teşekküler!

Ne demek?Benim için bir zevkti.Diğerleri de geldiğinde eve -saraya ya da bu muhteşem mimari yapıya-gittik.Geldiğimizde saat 2.30'du.Neden sürekli saate baktığımı da bilmiyorum da neyse.

Elbiseyi bile çıkartmadan çarşafa sarıldım.Ve geceye kadar uyudum.

Geceye kadar uyudum 
tabi geceye kadar uyduktan sonra geceleyin uyuyamadım.

Boş boş yatakta oturmaya başladım dizlerimi karnıma çekip başımı içime gömdüm.Sinir krizinin eşiğinde gibi görünüyordum.

Kar yine yağmaya başlamıştı.Benim en sevdiğim şeydi kar güneşi sevmezdim.Çünkü o sıcaktı ve insanın yüzünde güller açtırıyordu.Ama ben o duyguları yaşamamıştım.

Pencereyi kapatmaya gittiğimde bir çığlık sesi duydum.Lapa lapa yağan kar bir anda kırmızıya bürünmüştü sanki.

Ne yapsam bilememiştim.Kar gittikçe artmaya başlıyor lapa lapa değil tipi gibi yağmaya başlıyordu.Ve o an tekrar çığlık sesi duyduğumda pencereye tekrar gittim.

Bu çaki yoksa gece gece insanları falan mı doğruyor?Hani olur ya böyle kız ve erkek kaybolur sonra bir otelde kalırlar gece pencere açık olur ve çığlık duyarlar evin sahibi birilerini gömüyordur falan.Tabi ben hep fantastik şeyler izlediğim için biliyorum yoksa yaşanmışlığı yoktu da.

Yüzü kan içinde parça parça gördüğüm birisi pencereye bakıyordu.Bir süre göz göze gelmeyi ve ne olduğunu anlamak istedim ama kar sürekli aramıza giriyordu.

Sonra kar birazcık olsa dindiğinde kim olduğunu anlamıştım.Monica'ydı.Ve o böyle bir gecede beni çağırıyorsa bu çok hayra alamet olmayabilirdi.

Soğuktan donmuş bir şekilde çarşafa sarıldım.Pencereyi kilitleyip ateşi yaktım.Içerisi kardan dolayı ıslaktı.Ve ateş bir anda söndü.

Ve sanki içinden birisi bağırıyordu;Maria!Bana yardım et diye.Tabi bu böyle klasik korku filmindeki gibi değildi.Daha cılız bir çığlıktı ve ses gittikçe kesiliyordu.

Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.Tek bildiğim donuyordum.Kar sanki bir fırtına gibi yağıyordu ve ben sırf biraz ekşın olsun diye dışarı çıkamayacaktım.

Ben hala hastaydım.Galiba bu sesler de kafadan hasta olduğumun belirtisiydi.

Ama bu sesler kesilmek bilmiyordu.Maria!Yardım et bana!

Benim kendime yardımım dokunmuyorken kim benim yardımımı ister ki?Saçmalık.

Ve o anda ateş tekrar yandı. Yine yetimhanede hissettiğim kanın ağır kokusunu ve sıcaklığını hissettim.Arkama döndüğümde ise yine çarşaftan kan damlıyordu.Şimdi yüne bu gizemi çözmemi bekliyorsunuz.Ama daha önemli bir sorun var.

Sophia gelse bu çarşafın hali ne dese ben ne diyecektim.Bu genç yaşımda sokaklara mı düşseydim?

Ve çarşafın altındaki o parçalar birleşti.Penceredeki görüntü yavaşça tamamlanıyordu.Bu oydu.Monica'ydı.Ve ben ondan hayatım boyunca kurtulamayacaktım.Hatta hayatım bittiği zaman bile.

Ne...var?diyebildim sadece.

Hani demiştim ya!dedi.Sırların bedeli ölümden başka bir şey değil diye.Aslında kendi ölümünüzden çok en sevdiğinizin ölümü canını acıtır ya.Aslında anlatmak istediğim buydu.Tehtitlerle  korkarak ve ağlayarak büyüyeceksin.Ve her zaman tehtit olarak sevdiğin birini öldürmek isteyecekler.Kendi ölümünden daha çok acıtan bir şey isteyecekler.Ve sırlar daha bitmedi...aslında her şey daha yeni başlıyordu...Bu senin hayatın ve sen her şeyi değiştirebilirsin dedi.

Yavaş gel biraz benim bunları anlamam için....biraz zekaya ihtiyacım var.

Ve son olarak;dedi.Bu lanet ve sırlar asla bitmeyecek.Sadece birilerinin ölmesi gerekecek.Böylece bütün dünya kurtulacak ama bütün dünyanın yükü öldükten sonra çıkıyor ortaya.Dediklerimi en kısa sürede anlayacaksın dedi ve yine parçalara bölünerek yok oldu.

Ben yüzümü buruşturup;What didin gülüm bakışı atarken kapı bir anda kapandı.Iyi en azından kapıdan çıkıyor.Edepli ve terbiyeli bir vampir.

Öte yandan birisi beni dinliyorsa bir psikopat ya da psikiyatri hastası olduğumu düşünebilirdi.Ve büyük ihtimalle de öyleydim.

Olanları sindirme zahmetine girmeden yatağa girdim.Şöminedeki alev kısa sürede sönmüştü ama benim kalbimdeki alev asla sönemeyecekti.Bazı alevler kolay kolay sönmezdi.

Ve yine kulübedeki gibi duvardan yavaşça bir not düştü.Kelimeleri bilmiyordum ama sanki çok tanıdıklardı.Okumayı az çok biliyordum ve heceleyerek zor da olsa okudum;O kayıtta izlediğin kız.Adı;Angelina.Onda da lanetin simgesi var yazıyordu.

Ne kadar güzel.O da gelsin tanışak bir çay içelim maaile dövme voltranı oluşturalım.Bu ne saçma hayat ya istifa ediyorum

▪Yeşil Sır▪Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin