Medya:Jimin'in şimdiki hali.
...
Jimin 8 yaşındayken...
Rahat ve sıcak yatağımda uyurken içeriden gelen şiddetli sesler sonucu uyanmıştım. Sabahın köründe kim bağıra çağıra konuşuyordu böyle?
Sıcak yatağımdan kalkıp odamdan çıktım. Dar ve uzun koridorun sonundaki kapısı kapalı odaya kulağımı yasladım. Sesler oradan geliyordu. "Bak, seni aldattığını biliyorum. Ama böyle yaparak işleri çıkmaza sürüklüyorsun. Onun seni sevdiğini biliyorsun-"
" O beni sevseydi, aldatmazdı Chaeyoung!"
Sesler anneme ve halama aitti. Neler oluyordu burada? Kim kimi aldatıyor? Kulağımı iyice kapıya yasladım ve seslere odaklanmaya başladım.
" Taeyang benim kardeşim Mina! O kendi isteğiyle seni aldatmaz! "
Kafamı hızla geri çektim. Babam... Annemi mi aldatıyordu? Geri geri adımlarken daha fazla ayakta duramayacağımı anlayınca yere kapaklandım.
Babam gerçekten böyle bir şey yapar mıydı? Annemi ve beni aldatır mıydı?
Babama güvenim sonsuzdu. Hatta kesin ben yanlış duymuşumdur. Çünkü daha dün, salonda üçümüz masanın etrafına dizilmiş kart oyunu oynuyorduk. Hayır, hayır... Gerçek olamazdı!..Yerden kalkıp hızla odama gittim ve kapımı kapattım. Rahat ve sıcak yatağıma uzanıp yeniden uyumaya çalıştım. Eminim ki, bunlar zihnimin bana oynadığı küçük oyunlardan biriydi. Ve ben uyandığımda her şey eskisi gibi olacaktı...
***
Uyandığımda elimi komidine uzattım ve aslan desenli, mavi çalar saatimi elime alıp saatin kaç olduğuna baktım. Okullar kapalı olduğu için saatin kaç olduğu önemli değildi. Ama genede alışkanlık olmuş olacak ki her uyandığımda illa saate bakardım.
13.57
Bu kadar uyumuş muydum cidden... Ayaklarımla üstümdeki yorganı yatağın ucuna kadar debeleyip terliklerimi giyindim ve odamdan çıktım. Tuvalette işlerimi hallettikten sonra annemin yanına gittim. Mutfakta, yemek hazırlıyordu.
" Günaydın, miniğim..."
Yanına gittim ve kollarımı beline sardım. Yüzümü sırtına gömdüğümde aklıma sabahki konuşmalar geldi. Gözlerim yavaşça dolmaya başlarken anneme iyice sokuldum. Ağlamamı görmesini istemiyorum. Hem... Belki de sabahki konuşmalar sadece rüyaydı. Bu yüzden ağlayıp canımı sıkmama gerek yoktu.
Gözyaşlarımı eski yerlerine gönderip annemden ayrıldım. "Günaydın anne."
Yüzümün asıldığını görünce yere eğildi ve boylarımızı eşitledi. " Noldu annecim? Neden üzgünsün?"
Gözlerim tekrar dolup dudaklarım titremeye başlarken, sabahki konuşmayı sorup sormamak arasında kalmıştım. Sorup rahatlamaya karar verince derin bir nefes aldım. " Anne, babam seni aldatıyor mu?"
Annemin yüzüde en az benimki kadar düşerken konuşmaların gerçek olduğunu anlamıştım. " Sanırım seninle bir konuşma yapmamız gerekiyor..."
Ayağa kalkıp elimden tuttu salondaki koltukların birine oturtup karşıma geçti. " Bak annecim, henüz yaşın çok küçük. Anlamanı beklemiyorum. Ama... Biz babanla boşanacağız." Gözyaşlarım yavaş yavaş gözümden akarken konuşmasına ara verip yanağımdaki su damlalarını sildi. " Senin için zor olacak biliyorum bebeğim ama anla beni lütfen. Seninle beraber bebekliğini geçirdiğin eve taşınacağız. Tabi benimle kalmak istersen... "
Kollarımı boynuna doladım. " Tabiki de seninle kalmak istiyorum anne." Ellerini sırtıma çıkarıp sırtımı okşamaya başladı." Tamam o zaman bebeğim. Şimdi kahvaltını yap bakalım, acıkmışsındır. " Ellerini sırtımdan çekip kendi gözyaşlarını sildi. Hangi ara ağladı bilmiyordum. Ama kesinlikle anneme ağlamak yakışmıyordu...
Aslında bu kitabı vmin olarak yayınlamıştım ama dedim ki; Neden Jikook olmasın?
Diğer bölüm Jungkook da olacak okumaya devam edin 💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSTOİRE | Jikook
Fanfiction"Hey! Çek o ellerini papatyalarımdan!" ... " Papayatların için üzgünüm. Sadece anneme sürpriz yapmak istemiştim." "S-sen az önce Papayat mı dedin?" " Evet. Ne var bunda? " " O Papayat değil Papatya."