D ün olanlardan sonra Jungkook'a nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum. Dün... Resmen birbirimizi rahatlatmıştık! Bu normal bir şey miydi bilmiyorum. İki erkek arkadaş birbirine bu şekilde davranır mıydı? Bilmiyorum...
Uzandığım yatakta sağ tarafa döndüm ve düşünmeye devam ettim. Neden onu aramıştım ki zaten. İnternetten araştırıp kendim de ne yapabileceğimi bulabilirdim. Onu arayıp arkadaşlığımızı tehlikeye atmam tamamen benim suçumdu.
Derin bir nefes alıp bu sefer sol tarafa döndüm. Olmuyordu. Ne kadar düşünürsem düşüneyim sonuca ulaşamıyordum.
"Jimin!"
Annemin sesiyle yataktan kalktım ve annemin yanına gittim. " Efendim anne?"
" Bu kurabiyeleri Jungkook'a götürür müsün? İkinizin en sevdiği kurabiyelerden yaptım. O ve Bayan Jeon'da yesin biraz. "
" Ş-şey aslında ıııı benim başım çok ağrıyor anne." Elimi alnıma getirdim ve okşamaya başladım." Kurabiyeleri sen götürsen olur mu?"
Annem kafasını iki tarafa salladı. Yalan söylediğimi hemen anlıyordu bu kadın. " Hadi Jimin. Götür şunları soğumadan evladım."
Derin bir nefes verdim ve kurabiyeleri alıp evden çıktım. Umarım kapıyı Büyükanne Jeon açardı.
Kapının önüne geldim ve sakinleştikten sonra kapıyı çaldım. Umarım kapıyı Büyükanne Jeon açar umarım kapıyı Büyükanne Jeon açar umarım kapıyı Büyükanne Jeon açar.
"Hoşgeldin Jiminssi. "
Kapıyı Büyükanne Jeon açmamıştı.
"H-hoşbuldum Jungkook." Kekelediğim için kendime söverken Jungkook parmağıyla elimdeki üstü peçete ile kapalı olan tabağı gösterdi. " Yoksa, onun içinde kurabiye mi var?"
Başımı aşağı yukarı salladım ve yutkundum. " Evet . En sevdiğinden." Gülümsedi ve kurabiye tabağını eline alıp içeri geçti. Kapıyı kapatmamıştı . Bu, sen de içeri gel anlamına geliyordu. Daha fazla beklemeden içeri girdim ve kapıyı kapattım.
Jungkook elindeki tabakla odasına çıkıyordu. Onu takip ettim. Odasına girerken göz ucuyla bana bakıp gülümsedi. Gülümsemesine karşılık veremeden içeri girmişti.
Tabağı çalışma masasına koydu ve peçeteyi kaldırıp içinden bir tane kurabiye aldı. O sırada kapıyı kapatıp odanın ortasına doğru gitmiştim. Ne yapmam gerektiği ile ilgili en ufak bir fikrim yoktu.
" Sen yemiyor musun?" Kurabiyeyi ağzına götürürken konuştu.
" Canım istemiyor." Gözlerine bakamıyordum. Ah o gözleri nerelerimi görmüştü ah... Utanç tüm vücudumu ele geçirirken bana doğru yaklaştı.
" Emin misin Jiminssi? Sen bu kurabiyelere karşı koyamazdın." Yeniden yutkunduktan sonra ondan uzaklaştım ve yatağına oturdum.
" H-hadi resim yapalım ." Belki bu sayede garip atmosfer ortadan kalkar dünkü olayı unutur ve yeniden eskisi gibi olabilirdik.
"Resim mi? Kaç yaşındayız biz ?"
" Eskiden sürekli resim yapardık Jungkook. Tekrar yapmak istiyorum. Hem resim çizmenin yaşı mı olur?"
" Pekala , yapalım o zaman."
Boya kalemlerini eski günlerdeki gibi yere döktük ve Jungkook eski resim defterlerine resim çizmeye başladık. Ona yaptığım ilk resmi yeniden çizmek istiyordum. Bana papatyanın papayat olmadığını öğreten kişiydi Jungkook. Ve ben bugün ona papatya çizecektim. Yine...
"Ne çizeceksin Jiminssi?" Hala kurabiye yemeye devam ederken sormuştu. " Bu bir sır Jungkookssi."
"Sırları severim."
İkimiz de kendimizi resme vermiştik. İlk bitiren ben olmuştum. " Ben bitirdim."
"Ben de."
Oturduğum yerde bağdaş kurdum ve resmimi kucağıma aldım. "İlk sen göster." Başıyla beni onayladı ve resmini bana gösterdi.
Şaşırmıştım. Aynı resmi yapacağımız aklımın ucundan bile geçmezdi. O da ilk günümüzü hatırlamış ve ona gönderme olarak bunu çizmiş olmalıydı." Sıra sende ."
Kağıdımı ona çevirdim. Benim aksime o şaşırmış görünmüyordu. " Papatya çizeceğini tahmin etmiştim. Ya da papayat mı demeliyim?" Konuşmasını bitirince göz kırpmış gülümsemişti .
Onun gülümsemesine karşılık ben de gülümsedim.
" Jimin seninle konuşmak istediğim bir konu var." Korktuğum an sonunda gelmişti. Her ne kadar dünden kaçmaya çalışsam da kaçamayacağımı biliyordum.
"T-tabi konuşalım." Resim defterlerini ve boya kalemlerini kenara itip tam karşıma geçti. Neden bana yakınlaştığını anlamasam da sorun etmemiştim. Biz hep yakın duruyorduk.
" Jimin. Biliyorsun ki dün... Biraz garip sahneler yaşadık." Elbette biliyordum . Dünden beri bu sahneler yüzünden sürekli düşünüp durmuyor muydum zaten.
"Dünü unutmamız mümkün değil ve eskisi gibi masum olmamız da mümkün değil ."
Başımla onayladım. Konuyu nereye getirmeye çalıştığını anlamamıştım.
"Sadece söylemek istediğim şey şu b-ben dün senden biraz etkilenmiş olabilirim."
Biraz daha bana yaklaştı. Sertçe yutkunurken ne diyeceğimi bilmiyordum. Tek yaptığım bön bön suratına bakmaktı. Cevap vermediğimi görünce benden uzaklaştı
" Bir şey demek zorunda değilsin Jimin . Konu seninle değil benimle alakalı. O an seni hoşlandığım kıza benzettim bu yüzden etkilendim. Boşver unutalım dün geceyi."
Tüm söyledikleri arasında cımbızla çektiğim iki kelimeyle bağırdım." Hoşlandığım kız mı! Bana neden daha önce söylemedin Jungkookssi! Ahh çok merak ettim kim bu kız?"
Jungkook resim yaptığı yere gidene kadar uzaklaştı benden. Yanlış bir şey mi demiştim?
" Sonra Jimin. Sonra söylerim. Şimdi izninle biraz yalnız kalmak istiyorum."
Al kırdın kırdın! Üzme cankukumu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSTOİRE | Jikook
Fanfiction"Hey! Çek o ellerini papatyalarımdan!" ... " Papayatların için üzgünüm. Sadece anneme sürpriz yapmak istemiştim." "S-sen az önce Papayat mı dedin?" " Evet. Ne var bunda? " " O Papayat değil Papatya."