XXI|Her An Gelebilir.

1.7K 160 49
                                    

Jimin ve Jungkook 17 yaşındayken

G ünlerden cumaydı ve bu akşam Jungkook ile film izleme günümüzdü. Okulun yorgunluğunu ve tüm haftanın yükünü üzerimizden atmak için film izleme gününü cuma gecesi olarak kararlaştırmıştık.

Yatağımın yanındaki komodinin üzerinde duran aslan desenli, mavi renkteki çalar saatime baktım. Jungkook'un gelmesine yarım saat vardı.

Dişimi fırçalamak ve kendime bakmak üzere banyoya giderken annemin bana seslenmesiyle aşağıya, yanına, gittim.

"Efendim anne?"

Yanına ulaşınca gülümsemiş ve giriş kapısını biraz daha açıp gelen kişiyi görmemi sağlamıştı. " Taehyung seni görmeye gelmiş canım. "

Taehyung gülümsemiş ve bana el sallamıştı. Bu saatte burada ne işi vardı ki?

"Hadi Taehyung'u odana götür çocuk kapıda kaldı annecim."

Annemi onaylayıp Taehyung'a yukarı gelmesi için işaret ettim ve ondan önde olmak üzere odama gittik.

Odaya ilk önce ben girmiştim ve onun girmesi için kapıda beklemiş girdikten sonra da kapıyı kapatmıştım. Gerçekten bu saatte neden burada olduğunu çok merak etmiştim.

" Bir şey mi oldu?"

Kısa bir süre bana bakmış ve yatağıma oturmuştu. " Gelsene biraz."

Her zamankinden garip davranması beni şaşırtsa da yanına gitmiştim. Ayakta dikeldiğim için bileğimden tutmuş ve yatağa doğru çekerek beni yanına oturtmuştu.

"Öyle uzak durma yanımda dur."

Derin bir nefes verdim ve bedenimi ona doğru çevirdim. " Neden geldin Taehyung?"

  Sorumla birlikte yerinde kıpırdanmaya başlamıştı. Açıkçası bir an önce gitmesini istiyordum çünkü Jungkook her an gelebilirdi ve Taehyung'u görürse çok kötü şeyler olurdu.

"Seninle konuşmak için geldim. Son zamanlarda aramızda yanlış anlaşılmalar oldu. Aslında son zamanlar değil yıllardır böyle ama bunu düzeltmek istiyorum Jimin."

Ellerini ellerimin üzerine getirince ellerimi çekmeye çalıştım ama sımsıkı tutmuştu ve bırakacak gibi değildi.

" Bana bir şans ver."

" Yoongi ile bana yaptıklarından sonra  sana neden şans vereyim ki Taehyung. Onun geldiği günden beri sen çok değiştin. "

Ellerimi daha sıkı tutmuş ve dudaklarını yalamıştı. Gözleri yerdeki halıya doğru giderken yutkunmuştu. "Haklısın. Ben, ben gibi davranmadım. Çünkü hep yalnızdım ve Yoongi gelince artık yalnız kalmamıştım. Siz hep beni dışladınız Jimin."

Dediği son şeylerde haklı olsa da bu yine de Yoongi ile bana kötü davranması gerektiği anlamına gelmiyordu.

" Bu geçerli bir neden değil. Küçükken seninle çok oynamadık ve evet yalnız kaldın belki ama bu Yoongi gelince beni kötü hissettirmeye çalışmanı gerektirecek bir durum değildi. Şimdi lütfen gider misin?"

Hızla gözlerini benimkilere sabitledi. " Hayır Jimin, lütfen bir dinle beni."

Ellerini ittim ve ayağa kalkıp kapıya doğru yürüdüm. " İstemiyorum Taehyung. Artık insanlara bir şans daha vermek istemiyorum. Lütfen artık git."

  Göz ucuyla saatime bakıp, saatin kaç olduğunu anlamaya çalışıyordum ki önüme geçen bedenle çabalarım alt üst olmuştu.

Kapının yanındaki boş duvara bedenimi yaslayıp kollarını kafamın iki yanına sabitlemiş, dişleriyle dudaklarını eziyordu.

" Senden istediğim tek şey beni dinlemendi. Kendimi sana açıklamak istedim sadece ve sen bunu bile kabul etmedin."

Gittikçe yaklaşan kafası yüzünden neredeyse ağlayacaktım. Başka bir zamanda gelmiş olsaydı onu saatlerce dinleyebilirdim ama bu zamanda bu gerçekten mümkün değildi. Jungkook her an gelebilirdi. Her an ...

"Bu yüzden cezanı çekeceksin Park Jimin."

Kısa bir süre sırıtmış ve yüzünü tamamen yaklaştırınca gözlerimin içine bakmıştı.

Dudaklarımda ilk başta sıcak nefesini hissetmiştim. Soğuk bir gecede iki kat battaniyenin içinde uyumak kadar sıcaktı.

Dilini üst ve alt dudağıma değdirip çekmişti. Tepkimi görmek için biraz geriye gitmiş, alayca sırıtmış ve artık dudağımın tamamını yalamak üzere yeniden yaklaşmıştı.

  Onu itmeye çalışıyordum lakin benden fazlaca büyük olan bedenini itmek ne kelime yerinden oynatamıyordum bile. Kim Taehyung mahalledeki en uzun çocuktu.

Dudağımı yaladıktan sonra dudağını bastırmış ve ısırarak geri çekmişti. Kendince girdiği öpüşme ivme kazanmış, hızlanmıştı.

Tüm itme çabalarım boşa gidiyordu ama vazgeçmiyordum. Onun çirkin dudaklarıyla beni öpmesini istemiyordum.

Onu itmeye çalışan ellerimi tutmuş ve duvara sabitlemişti. Artık kurtulma imkanım yoktu.

Dudaklarımı sömürürken kapı açılmıştı. Gelenin annem olmasını o kadar isterdim ki. İçinde bulunduğumuz durum her ne kadar çirkin olsa da annem beni yadırgamazdı. Çevremde kız olmamasından bazı şeyleri anlamıştı artık.

Kapı sesi ile Taehyung benden ayrılmış gelen kişiye bakıyordu. Benden uzaklaşmasıyla kafamı sola çevirdim ve ben de onun gibi gelen kişiye baktım.

Jungkook...

"J-Jungkook-"

İçeri girmesiyle Taehyung'u benden çekmesi ve yere yatırıp onu dövmeye başlaması bir olmuştu.

" Ne yapıyorsun lan sen burada! Hangi cüretle buraya geldin sen!"

Ardı ardına yumruklar yüzünden çocuk bayılacak duruma gelmişti.

Birkaç saniye kendime gelmek için derin nefesler alıp verdikten sonra yanlarına gittim ve Jungkook'u , Taehyung'un üzerinden çekmeye çalıştım. Aslında şaşırmıştım ki ilk denememde onu çekebilmiştim.

  Taehyung, Jungkook'u üstünden çekmemle birlikte ayağa kalkmış ve koşarak uzaklaşmıştı.

Duymasada arkasından bağırmış ve onu yakalamaya çalışmıştım. Belki de Jungkook beni tutup kendine çekmese ona yetişebilirdim.

" Sen nereye gidiyorsun? Dur durduğun yerde seninle daha işimiz var."

  Az önce onu çekmemle birlikte düştüğüm yerden beni kaldırmış ve yatağa fırlatmıştı.

Sırıtarak geri geri gitmiş ve kapıyı kapatıp kilitlemişti. Bana doğru gelirken ise kollarını sıvamış ve sırıtması daha da büyümüştü.

"Demek Taehyung ha?"







Diğer bölümde görüşmek üzere ehehehheeehhehehe

HİSTOİRE | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin