XVII| Sana çok güzel bir şey göstereceğim...

2.1K 213 177
                                    

" J imin! Yavrum, iki ekmek al."

  Annemin ince sesi, bana bağırmasıyla daha da inceleşiyor ve kafamın içinde havai fişeklerin patlamasına neden oluyordu. Ne olurdu da şu pazar günü öğlene kadar uyusaydım?..

" Jimin, ya o yataktan kalkarsın ya da zoru kullanarak ben kaldırırım seni, hadi!"

  Mızmızlanarak yataktan kalktım ve tuvalete bile gidemeden bağırıp duran annemin yanına , aşağıya, mutfağa gittim.

" Anne ,gitmek istemiyorum. Dünden ekmek kalmadı mı?"

Yaptığı işten başını yavaşça bana çevirmişti. " Bayat ekmek mi yiyelim oğlum?"

  Gözümü devirme isteğimi zorla da olsa bir kenara attım ve annemin gözlerinin en dip noktasına baktım, burası neresi oluyordu hiçbir fikrim yoktu ama bakıyordum işte bir yerlere .

" Anne cidden hiç gidesim-"

" Tamam, oğlum."gözlerini duygusallaştırdı ve burnunu çekip gözlerini kapattı. " Ben giderim..."

Derin bir nefes aldım ve dış kapıya yönelen annemin bileğinden tuttum ve durdurdum. Ne zaman gitmek istemesem aynı şeyi yapıyor, gitmek istemediğim halde vicdan yaptırarak beni zorla bakkala yolluyordu ( Kore'de çok ekmek kültürü yok ama sorgulamayın lütfen lddlcldşşdşcş)

" Hayır anne, ben giderim..."

Bileğini bırakıp kapıya bu sefer ben yönelirken bileğimden tutup beni durdurdu.

" Dur, Jimin..."

Dolu gözlerle bana bakarken kendisinin gitmek isteyeceğini düşünüyordum. Sanki gitmemi istemiyor gibiydi. Belki de bayat ekmekleri kabul etmiştir?

" Parayı unuttun gerizekalı, gene yazdırmayı mı düşünüyorsun!"

  Ne bekledim , ne çıktı... Ani değişen ruh haliyle annemin ikizler burcu olduğu aklıma geldi. Elimle alnıma vurup başımı aşağı yukarı salladım.

Kısa bir sürede gidip geldikten sonra elime para bırakmış ve mutfağa geri dönmüştü. Arkasını dönerken yüzünde oluşturduğu korkunç sırıtmayı görmediğimi sanmış olmalıydı, ama görmüştüm. Avına ulaşmış aslan sırıtmasıydı o.

  İçimden saydıra saydıra evden çıktım ve bakkala yöneldim. Bakkalın girişinde gördüğüm sıfatla hızla arkamı dönüp iki sokak sonraki bakkala gidecektim ki beni çoktan fark edip seslenmesiyle gidemedim.

" Hey! Jimin. Bu ne güzel bir tesadüf."

Tesadüf diye bir şey yoktur seni aptal.  ( Bence de yok arkadaşlar ama ,belki vardır...)

" Aaahaha, Yoongi?"

Elindekileri bırakıp hızla yanıma geldi. " Seni gördüğüme sevindim."

" Ahahah yaa ben de."

" Görmeyeli nasılsın?"

  Yüzündeki yapmacık gülümseme olmasa bunu gerçekten merak edip sorduğunu düşünebilirdim. Ama bu çocuk o kadar yapmacıktı ki, bazen gerçek davransa bile yapmacık olduğunu düşünebilirdiniz.

" İdare ediyorum işte. Sen?"

" Ben çok iyiyim. Ah şey... Geçen gün markette beni ve Jungkook'u izlediğini görmüştüm. Bir dahakine daha uzaktan izle lütfen. Seni, Jungkook'la ben vakit geçirirken görmek istemiyorum."

   O, konuşmasını bitirince başımı yana çevirip güldüm. Bu çocuk kendini ne sanıyordu ki?

" Jungkook'la vakit geçireceğin bile kesin değilken benden böyle bir ricada bulunmak... "

" Bunu bir rica olarak mı görüyorsun?"

Gözlerimi ona çıkardığımda hahladı. " Bu bir rica değil Park Jimin. Bu bir emir. Jungkook benim ve hep benim olacak."

" Ne zamandan beri seninmişim?"

Arkamdan gelen sesle hızla arkama döndüm ve derin bir nefes alıp verdim. Jungkook'un gelmesine sevinmiştim çünkü biraz sonra burada şiddetli bir kavga çıkabilirdi.

" Jungkook..."

  İsmini mırıldanan Yoongi'ye ters bir bakış attı ve yanıma geldi. Güven verici bakışları içimi eritiyor garip şeyler hissetmeme yol açıyordu.

" Cevabını veremeyeceğin soruları sordurtma, Yoongi. Bir daha da ikimizin karşısına çıkma. Seni sevmiyorum."

" A-ama Jungkook me-mektup-"

" Hiçbir mektup umurumda değil. Şimdi, defol."

Sinirden ellerini yumup derin bir nefes aldı ve omuz atarak yanımdan geçti. Artist çocuk.

" Ee Jiminie ekmek almaya mı geldin?"

Başımı aşağı yukarı sallayıp onayladım. Daha annem evde ekmek bekliyordu...

" Sende ekmek almaya gelmiş olmalısın."

Gülümseyip başını aşağı yukarı salladı ve kolumdan tutup ekmek dolabının yanına sürükledi bedenimi.

" Kaç tane alacaksın?"

  Ciddi bakan gözlerine baktım ve yutkundum. Jungkook bu aralar garip şeyler hissetmeme yol açıyordu. Bu hislerin ne olduğunu bilmiyordum ama kalbim bazen güzel hissettirirken bazen de kötü hissettiriyordu.

" İki."

Dolaptan dört ekmek çıkarıp bakkalcı abinin yanına gitti. İkimizde ekmek paramızı verip ekmekleri poşetledik ve bakkaldan çıktık.

  Sessiz geçen yolculuk sonucunda evlerimize gelmiştik.

" Jimin."

Kaldırımda birden durmasıyla ben de durdum ve arkamı döndüm.

"Hmm?"

" A-akşam bize gelmek ister misin?"

Gökyüzüne bakıp geçen kuşları inceledim. Şuan neden böyle yaptığımı bilmiyordum ama hemen cevap vermek istemiyordum. Yeteri kadar sürenin geçtiğine emin olduktan sonra beni incelemekte olan çocuğa döndüm.

" Olur."

Heyecanla gülümseyip yanıma geldi ve kolumdan tutup kendine çekti.

" Sana çok güzel bir şey göstereceğim..."







    





Geri döndüm, tekrardan dldlcllslxldşcşşf

Şöyle bir sahne olsun falan dediğiniz bir sahne varsa yazabilirsiniz.

Sizi seviyorumm 🤩

HİSTOİRE | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin