S aat çoktan sekize geliyordu. Tüm gün boyunca Jungkook'la konuşmamıştık. Bu bizim için bir ilkti. Yıllardır konuşmadığımız tek bir gün bile yoktu. Olayların bu duruma gelmesi beni üzüyordu.
Evden çıkıp hızlı olmayan adımlarla Yoongi'nin dediği parka gittim ve gördüğüm boş bir banka oturdum. Yoongi daha gelmemişti bu yüzden onu beklemek zorundaydım.
Cebimden telefonumu çıkarıp birkaç dakika onunla oyalandım. Saat sekizi geçiyordu.
Telefonumu cebime geri koyduktan sonra omzumda hissettiğim parmaklarla arkama döndüm. Gelmişti.
" Biraz beklettim ama senin için sorun olacağını sanmıyorum." Konuştuktan sonra sırıtmış ve yanıma oturmuştu.
Ağzımı açmış bir şeyler demek üzereyken hızla buraya gelme nedenini söylemişti. " Buraya mektup hakkında konuşmaya geldim."
Ona bakıp ciddi olup olmadığını tarttım. Mektup hakkında konuşacağını düşünmemiştim hiç.
Derin bir nefes alıp verdikten sonra konuşmaya devam etti. Demek istediğim şeyler vardı aklımda ama konuşmasını bölmek istememiştim.
"Mektupta yazanları merak ediyor olmalısın. Onların sana yakın zamanda anlatacaklarını düşünmediğim için gelip sana anlatmak istedim. Belki Jungkook'tan uzaklaşırsın hım?"
Ben de diyorum ki asıl Yoongi nerede ? İşte buradaymış.
"Her neyse... Saadete geliyorum artık. Lafımı bölme ve sadece dinle."
Sanki şimdiye kadar çok böldüm ya konuşmanı neyse.
Soran gözlerle bana baktığını görünce devam etmesi için kafamı aşağı yukarı salladım.
" Pekala... Jungkook ve Taehyung gay. Tabii bunu bildiğini düşünüyorum ki asıl olay bu değil zaten. Jungkook'un ailesinin nerede olduğunu biliyor musun Jimin?"
Biraz düşündüm. Jungkook ne zaman bu konuyu açsam bir şekilde konuyu kapatıyordu. Kısacası bu konu hakkında bildiğim bir şey yoktu. Sadece ailesi yanında değildi bunu biliyordum.
"Hayır."
" Aslında olaylar çok karışık. Taehyung'un babası yok biliyorsun. Ahh... Nasıl anlatmalıyım bilmiyorum gerçekten. Neyse tek seferde söyleyip bu yükü üzerimden atmak istiyorum. Jungkook'un annesi ile Taehyung'un babası bir ara yakınlaşmış. Bunu gören Jungkook'un babası ise ikisini o şekilde yakalayınca öldürmüş. Tabii o anın siniriyle ikisini de öldürdüğünün farkında değildir herhalde. Sonra ise buna dayanamayıp kendisini öldürmüş."
Duyduklarımla kaçıncı şoka girdiğimi sayamamıştım artık. Bunlar gerçekten yaşanmış mıydı?
" Tabii o sıralar Jungkook ve büyükannesi dışarıda geziyorlarmış. Annem de onlara kek götürmemi istemişti. Ben de Jungkook'u görürüm diye kabul etmiştim ama... Ama açık kapıdan girince gördüğüm manzara..."
Yoongi'nin sesi titremeye başlayınca sağ elimi omzuna koydum ve sıvazladım. Küçücük yaşta bunları görmesi onu kötü etkilemişti elbet.
"Sonra koşarak annemin yanına gittim ve gördüklerimi anlattım. Taşınmamızın nedeni de bu olaylar yüzündendi. Yoksa o evi size bırakma niyetimiz yoktu."
Ağlarken gene eski haline dönen Yoongi sayesinde elimi sırtından çekip gözlerimi devirmiştim.
" Neyse işte. O zamanlar psikolojim bozulmuştu bu yüzünden yazabildiğim kadarıyla bu olanları yazdım. Tabi bunları detaylıca bilmemin sebebi annemin Bay Jeon'un intihar mektubunu bulup yanlışlıkla sesli okuması. Jungkook doğal olarak bunlara inanmıyor babasının bunu yapabileceğini düşünmüyor. Taehyung ise ölen babası yüzünden Jungkook'a tepkili. Kısaca tüm olay bu."
Lafını bitirdikten sonra bana bakmış herhangi bir tepki vermemi bekliyordu. Lakin ben bir tepki vermeyi geçtim şu an düşünemiyordum bile. Resmen kal gelmişti.
" Biliyorum bunlar sindirmesi zor şeyler ama her ne kadar seni sevmesem de bunları bilmen gerekiyordu. Madem Jungkook'la aramıza girdin en azından bilmediğin konular yüzünden onu üzmeni istemiyorum. Ha şunu da söyleyeyim kimseye bunları anlatamazsın. Jungkook'a bile."
Oturduğu yerden kalkıp karşıma geçti ve birkaç saniye bana baktıktan sonra gitti. Dedim ya kal gelmişti. Hiçbir şey yapamıyordum şu an
Jungkook'un ve Taehyung'un bunları yaşadığı aklımın ucundan bile geçmezdi.
Ne kadar süre orada oturdum bilmiyorum. Üşümeye başlayınca gitme zamanımın geldiğini anlamıştım.
***
Odamda ileri geri gidiyor Jungkook'u arasam mı aramasam mı onu düşünüyordum.
Aramak sanki daha iyi olacaktı ikimiz için de bu yüzden iki saattir bakıştığım ,masamın üzerindeki telefonumu aldım ve son arananlardan Jungkook'u aradım.
Telefonu kulağıma götürürken Jungkook'un telefon zil sesi geliyordu sanki kulağıma.
Açılan kapı ile kimin geldiğine baktım. Elindeki tepsi ile odama giren bir Jungkook beklemiyordum tabii ki.
"J-Jungkook."
Adını seslenmemle kısaca bana baktı ve elindeki tepsiyi dikkatlice masaya bıraktı. Elleri boşalınca cebindeki telefonu çıkardı ve aramayı sonlandırdı.
Kulağımdaki telefonla öylece kalakalmıştım.
" Büyükannem zorla gönderdi buraya."
Telefonunu cebine geri koyduktan sonra masamın önündeki sandalyeye oturdu ve ezbere bildiği odamı incelemeye başladı.
Onun bu tavrı kalbimi kırmıştı. Zorla buraya gelmiş olduğunu söylemesi, telefonu kapatması, yatağıma değil de sandalyeme oturması...
Telefonu kulağımdan indirdim ve ani gelen cesaretle Jungkook'un kucağına oturdum. Öyle bacak açıp oturmalı değil elbette. Sandalyeye oturur gibi oturmuştum ama bundan pişman olmuştum çünkü sırtım ona dönük olduğu için tepkisini görmemiştim.
Elleri sırtıma yerleşmiş ve beni üzerinden itmeye çalışıyordu. O beni itmeye çalıştıkça ben üzerine daha çok oturuyor ona daha çok yaklaşıyordum.
Sonunda ayağım yere değmiyordu ve o derin nefesler alıyordu.
" İn üstümden Jimin."
O görmese de gülümsedim. " Hayır Jungkook."
"İn dedim."
" Ben de hayır dedim."
"İn!"
Bağırmasıyla korkup yerimde sıçramıştım. Yavaşça ona doğru dönerken yüz ifadesini merak ediyordum.
Beklediğim gibi kaşları çatık bir Jungkook bana bakıyordu.
" Eskisi gibi olmak isteyen sendin neden daha çok sorun çıkarıyorsun? Ben gerçekten seni kaybetmek istemiyorum Jungkook. Ben sana karşı ne hissediyorum emin olamıyorum. Ben ne oluruz ileride emin olamıyorum."
Ağlamaya başladığımda Jungkook anında sarılmış ve beni kendine çekmişti. " Özür dilerim. Özür dilerim Jimin. Öyle dediğim halde çok üstüne gittim. Sadece akışına bırakalım tamam mı? Bundan sonra ben de eskisi gibi olacağım."
Ağlamam biraz sakinleşince geriye çekildim ve onu onayladım. " Asıl ben özür dilerim Jungkook. Hemen öyle davranmamam gerekirdi."
Gülümsedi ve gözyaşlarımı silip yüzümde ıslak kalan yerleri tek tek öptü. "Sorun değil Jimin. Sorun değil..."
Ve sonunda mektup açıklandı oh be rahatladım. Ve vay şerefsiz bay Jeon pü sana
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSTOİRE | Jikook
Fanfiction"Hey! Çek o ellerini papatyalarımdan!" ... " Papayatların için üzgünüm. Sadece anneme sürpriz yapmak istemiştim." "S-sen az önce Papayat mı dedin?" " Evet. Ne var bunda? " " O Papayat değil Papatya."