XIX| Boşversene.

1.8K 170 53
                                    

D udaklarımı yaladım ve ona bakmaya devam ettim. Gözleri yeniden dudaklarıma inmiş ve o da dudaklarını yalamıştı.

" J-Jungkook b-ben ne demem gerekiyor b-bilmiyorum."

Hayal kırıklığına uğramış gibiydi. Başını aşağı yukarı salladı ve yatağına geçip oturdu. Onu üzmek istememiştim aslında. Gerçekten şu an ne demem gerekiyor bilmiyordum.

Jungkook'u seviyor muydum?

Onu öperken heyecanlanmıştım ve hiç ayrılmak istememiştim. Tüm gün sürse öpüşmemiz acıksam bile ondan ayrılmazdım. Bu, onu seviyorum anlamına mı geliyordu?

" Boşversene Jimin. Biz eskisi gibi olmaya devam edelim. Bu anlar hiç yaşanmamış gibi düşün. Tamam mı?"

Beklentiyle bakan gözleri vermem gereken kararı daha çok zorlaştırıyordu. Ona onu sevdiğimi söylesem, biz ne olacaktık? Eskisi gibi olamayacaktık ilk başta. İlişkimiz bir üst seviyeye çıkacaktı ve ben bu seviyeye hazır mıydım bilmiyorum. Bu yüzden en iyi karar onun dediğini kabul etmekti. Bu anları hiç yaşanmamış kabul etmekti.

"T-Tamam."

Gözlerini devirdi ve oturduğu yerden yatağa yatıp bana arkasını döndü. Oldukça üzgün olduğunu hissedebiliyordum ama ne yapabilirdim ki? Onunki gibi benim kalbim de acıyordu şu an. Daha ona olan hislerimin ne olduğunu bile bilmiyordum ki ben.

Yavaşça yanına adımlamaya karar verdim. Madem eskisi gibi devam etmek istiyordu o zaman ben de öyle davranırdım.

Yatağa ulaştığımda arkasındaki boşluğa yattım ve kollarımı başımın altına koyup tavanı izlemeye başladım.

Alaycı bir şekilde gülmesini duyduğumda bakışlarımı ona çevirdim.

" Jimin sen ciddi misin?"

Bedenini bana döndürmüş ve dirseğinden destek alarak üst bedenini havada tutuyordu.

Şaşkınca ona bakıyordum şu an sadece.

" Tamam eskisi gibi olalım dedim ama bunu dedikten beş saniye sonra da böyle davranma. Benim de duygularım var. Benim de bir kalbim var. En azından bana birkaç gün ver. Bu duruma hemen alışmamı benden nasıl beklersin?"

Aslında dediklerinde haklıydı. Hemen eskisi gibi davranıp ikimizi de üzmemem gerekirdi. " Ben sadece sen öyle dedin diye-"

" Evet öyle dedim ama öyle dedim diye sen de hemen eskisi gibi olmak zorunda değildin. Beynime bu durumu alıştırabilirim hemen ama kalbime nasıl hemen alıştırabilirim?"

Konuşmak için dudaklarımı araladım ama diyecek bir şey bulamamıştım. Bu yüzden kafamı aşağı yukarı salladım ve yataktan kalkıp kapıya yöneldim.

Kulpu aşağıya indirmeden önce birkaç saniye ona baktım. Sinirli mi bakıyordu yoksa üzgün mü ya da her ikisi karışık şekilde mi emin olamamıştım ama bugün için beklentilerinin bunlar olmadığı apaçık belliydi.

Onu daha fazla hayal kırıklığına uğratmamak için kapıyı açtım ve odadan çıkıp geri kapattım. Hızla merdivenlerden inip evi terk edecekken Büyükanne Jeon beni fark etmişti.

" Jimin, bir şey mi oldu? Neden erkenden gidiyorsun?"

Bana cevap vermem için bakarken gözlerimi kaçırdım ve küçük bir yalan uydurdum. " Annem çağırdı da, bir şey hakkında yardımıma ihtiyacı varmış ondan dolayı erken çıkmam gerekti."

Dediklerime inanmamış gibi bana bakarken birkaç şey söylemiş ve gülümsemişti. Konuyu uzatmadığı için minnettardım şayet şu an hiç de konuşacak gibi değildim. Belki de halimi anladığı için uzatmamıştı.

Evden çıkıp kendi evime doğru yol aldım. Evime giderken Taehyung ve Yoongi'yi görmemle birlikte içimden küfür edip onlara gülümsedim. Taehyung sorun değildi elbet ama Yoongi'yi görmek istemiyordum hiçbir yerde.

Evimin önünde oldukları için de onları konuşmadan atlatmam mümkün değildi. Bu yüzden onlara yalandan gülümsemiş ve yanlarına gitmiştim.

"Ooo kimleri görüyorum. Jungkook'un yanından mı?"

Her ne kadar Yoongi'nin dedikleri yüzünden gözümü devirip evime gitmek istesem de onun karşısında güçlü görünmeliydim.

" Evet, Jungkook'un yanından."

Kollarını birbirine kenetlemiş ve alaycı bir şekilde beni süzdükten sonra omzuyla Taehyung'u dürtmüştü. " Bak sen şuna Jungkook'la konuştu diye kendini bir şey sanıyor."

Taehyung, Yoongi'nin onu dürtüklemesiyle bana bakmış ve gülmüştü. O, bana gülmüş müydü? Bu gerçekten bizim Taehyung'du değil mi?

Şaşırdığımı anlamış olmalılar ki Yoongi başını sağa sola sallayıp önüme gelmişti.

"Neden şaşırdın Jimin? Aa yoksa siz ikiniz samimi mi oldunuz? Ah Taehyung demedim mi ben sana sürtüklerle takılma diye. Sonra yüzlerine gerçekleri söyleyince böyle mal gibi bakıyorlar. Hiç akıllanmıyorsun."

Taehyung onu onayladı ve yanına geldi. " Haklısın. Sen yokken yalnız kaldım diye takılıyordum ara sıra sadece. Yoksa tabii ki samimi değiliz."

Gözlerim şaşkınlıktan daha çok açılırken artık burada kalmanın bir anlamının olmadığına kanaat getirdim ve evime gitmek için adımladım.

Bir iki adım attıktan sonra Yoongi beni durdurmuş ve kulağıma bir şeyler fısıldamıştı. " Yarın, akşam sekizde üç sokak ilerideki parkta ol."

Eliyle sırtımı patpatlayıp yanımdan ayrıldı ve Taehyung ile yürümeye devam ettiler.

Onların gitmesiyle eve gittim ve annemin seslenmelerine cevap vermeden odama çıkıp hızla kapımı kapattım.

Anneme cevap vermediğim için kötü hissetsem de şu an onunla konuşacak gibi değildim. Ayrıca Yoongi neden beni parka çağırmıştı ki?..








İki yıldır bitmeyen bu fici artık bitirmeye karar verdim dkkdklelaşzşdşcşv gerçekten en beğendim ficlerim arasında ama bir türlü bitirmeye fırsat olmadı. Bu sefer umarım ki bitecekkk

Ayrıca sizi bu kadar beklettiğim için üzgünüm...

HİSTOİRE | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin