B ugün günlerden pazar günü olmasına rağmen çok sıkılıyordum. Okul yoktu ve normalde olsa evde yapacak tonla şey bulabilirdim ancak bugün aklıma hiçbir şey gelmiyordu.
Tekerlekli sandalye ile odada dönerken film izlemeye karar vermiştim. Madem yapacak bir işim yoktu o zaman zamanımı film izleyerek geçirebilirdim.
Sandalye ile masama ilerledim ve açık olan bilgisayardan herhangi bir film açtım.
Bazen arama yerine yalnızca film yazınca ve çıkan filmlerden birine girince güzel şeyler çıkabiliyordu ve ben de çıkan herhangi birine tıklamıştım işte.
Filmin ilk yarısı biraz durağan geçmiş olmasına rağmen ikinci yarısının başları beni sıcaklatmaya başlamıştı.
Hiç sıcak sahneler beklemediğim bu filmde birden karşıma böyle sahneler çıkması beni şaşırtmış ve eh işte biraz da zevk almıştım.
Farkında olmadan elim penisime doğru ilerliyordu. Filmdeki sahneler gittikçe sıcaklaştıktan sonra elimi hiç beklemeden şortumun içine soktum.
Biraz rahatlamak iyi gelebilirdi hem beden olarak hem de ruhen. Şu son birkaç günü oldukça stresli geçirdiğim için kendimle ilgilenememiştim.
Ellerim hareket ederken birden çalan telefonum masada titremeye başladı. Kimin aradığına göz ucuyla bakarken telefonu açmamayı düşünüyordum lakin arayan kişi Jungkook'tu.
Elimi şortumdan çıkarmadan diğer elim ile telefonu aldım ve kulağıma götürdüm.
"A-alo."
Kekelemiştim. Nefes alış verişim hızlı olduğu için kekelememek zordu ama yine de kendimi tutabilirdim.
"Jimin, Napıyosun?"
Mastürbasyon.
" Oturuyorum ö-öyle. Sen?"
Hmmladı ve konuşmaya devam etti. " Ben şimdi size geliyorum da bir şey istiyor musun diye sorucaktım."
Benim düşünceli erkeğim.
"Ah- öhöhö yani şey g-gerek yok sağ ol. "
Onunla konuşurken inlemiştim. Tanrım... Umarım anlamamıştır.
"Pekala, ben geldim. Kapıyı aç."
Konuşması bitince duyulan kapı sesi ile elimi hızla şorttan çıkardım. Ne yapacaktım?
Telefon hala açıkken onu göndermeye karar verdim. Beni bu halimle görmesini istemiyordum. Elbette onunla bir şeyler yaşasak güzel olurdu ama zaten annem bizi öğrendiğinden beri odama daha sık gelir olmuştu. Ona asla o tarz bir manzara göstermek istemezdim.
"N-neden geldin? -"
" Jimin garip garip konuşmayı kes artık. Geldim işte geri mi göndericeksin beni? Ayrıca kapat telefonu annen kapıyı açtı bile. Yukarı çıkıyorum."
Telefonun kapanma sesini duymamla telefonu masaya koydum ve sandalye ile kendimi masanın altına doğru ittim. Böylelikle alt tarafım görünmeyecekti. Ne kadar süre böyle idare edebilirdim bilmiyorum ama elimden geleni yapmalıydım.
Sevgililer arasında böyle şeyler normal olsa da Jungkook'tan hala çekiniyordum. Ondan böyle bir şey yapmasını isteyemezdim.
Kapının aniden açılmasıyla kollarımı masanın üstüne koydum ve hızla bilgisayarı kapattım. Bu neden şimdi aklıma gelmişti ki?
" Neden içeri girmemle bilgisayarı kapattın?"
"B-ben şey zaten kapatmıştım. Kapağı açık kalmıştı onu da k-kapatayım dedim."
Bir süre şüpheli gözlerle bana baktıktan sonra omuz silkti ve bilgisayarı bir kenara itip masaya oturdu.
"Seni özledim bebeğim."
Yüzüme her geçen saniye yaklaşan kafası yüzünden kalp krizi geçirmek üzereydim. Zaten çoktan erekte olmuştum ve Jungkook sınırlarımı zorluyordu.
Nefesini hissettikten sonra birleşen dudaklarımız yüzünden içimden bir küfür savurdum.
Bu çocuğu istiyordum. Hem de şimdi.
Ona daha sert bir şekilde karşılık verirken ensesinden tutup kendime daha da yaklaştırdım.
Hafifçe gülümsedikten sonra ellerini omzuma koymuş ve sırtıma doğru indirmeye başlamıştı.
Birdenbire beni geriye doğru itmişti. Altımdaki sandalye tekerlekli olduğu için sandalye ile beraber yatağa çarpana kadar ilerlemiştim.
Bacaklarını aralayıp kucağıma oturana kadar her şey mükemmel gidiyor diyebilirdim.
Kucağıma oturduğu an altındaki sertliği hissetmiş ve şaşkınca bana bakmıştı.
" Jimin, nasıl bu kadar hızlı oldu?"
Derin bir nefes verdim ve ona film izlerken olduğunu söyledim. O da başını aşağı yukarı sallamış ve bana yardım etmek istediğini söylemişti.
" Hayır hayır Jungkook. Zaten annemi biliyorsun sürekli odama gelip bize bakıyor. Bizi o şekilde görmesini istemiyorum."
" O zaman benim evime gidelim. Orada rahatça yapabiliriz."
" Büyükanne Jeon-"
" O biliyor Jimin. Hem de küçüklükten beri. Ona seni ilk gördüğüm andan beri anlatıyorum, o nasihatler nasıl verdi sanıyorsun."
Büyükanne Jeon'un nasihatleri oldukça popüler sayılırdı bizim aramızda. Jungkook daha onunla tanıştığım ilk günde bile o nasihatlerden birini söylemişti bana.
Aslında şaşırdım desem yalan olurdu çünkü Büyükanne Jeon böyle şeylerden tiksinen, nefret eden birisi değildi. Onunla her konu hakkında rahatça konuşabilir, saatlerce sohbet edip yüzlerce nasihat alabilirdiniz.
Gördüğüm en geniş açılı insandı Büyükanne Jeon. Jungkook gibi ben de onun elinde büyümüştüm resmen.
"Jungkook..."
Elimden tutup beni oturduğum yerden kaldırdı ve kendine çekti. Bedenlerimiz birleşmiş, gözlerimiz kesişmişti.
" Artık benim olma vaktin geldi Jimin. Artık birbirimizin olma vaktimiz geldi." Ardından dudağıma küçük bir buse kondurdu ve elimden tutarak bizi biz olacağımız yere götürmeye başladı.
Sonunda beklenilen bölüm geliyor kskdkdkskdllfl
Ve... Sanırım o bölüm final olacak.
);
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSTOİRE | Jikook
Fanfiction"Hey! Çek o ellerini papatyalarımdan!" ... " Papayatların için üzgünüm. Sadece anneme sürpriz yapmak istemiştim." "S-sen az önce Papayat mı dedin?" " Evet. Ne var bunda? " " O Papayat değil Papatya."