T abii ki de iyi değildim. Hem de hiç iyi değildim. Kucağımda Jungkook oturuyordu nasıl iyi olabilirdim ki?
"İstersen sana yardımcı olabilirim sevgilim?"
Kafasını hafifçe yana eğmiş, sevimlice bana bakıyordu. Bu Jungkook'u ilk defa görüyordum. Değişik gelmişti ama hormonlarım beğenmişti. Ehh tabii ben de...
"N-ne için?"
Gülümsedi ve kucağımda hareket ederek bana daha çok yaklaştı. Üstümde hareket etmesi benim için hiç iyi değildi. Kendimi zor zapt ediyordum.
"Bunun için."
Tam olarak benimkinin üstüne oturmuş ve kalçasını hareket ettirmeye başlamıştı. Her ne kadar kendimi tutmaya çalışsam da bunu becerememiş, Jungkook'u üstümden yatağa devirerek üstüne çıkmıştım.
Ellerimi yatağa sabitlemiş, gözlerinin içine bakmaya başlamıştım. Parlak gözleriyle bir süre bana baktıktan sonra bakışları dudaklarıma kaymış ellerini enseme attıktan sonra beni kendisine çekmişti.
Islak dudakları sanki her an kırılacakmışım gibi öpüyordu beni. Narin ve sakin.
Ona karşılık vermeye başlarken ellerime verdiğim bedenimin yükünü dizlerime aktardım ve ellerimi beline götürdüm.
Belini okşarken çıkardığı sesler beni deli ediyordu. Neden daha önce yapmadık diye düşündüm bir an. Gerçekten bu zevki neden daha önce tatmamıştık?
Cevap belliydi aslında ama nedenini bu cevaba sığdırmak istemiyordum. Aslında şu an istediğim tek bir şey vardı: Jungkook.
Dudaklarımız yavaş yavaş ritim kazanmaya başlıyordu. Başladığımız yavaş notalar gittikçe hızlanıyor, bir şarkının patlama anı gibi hale bürünüyordu.
Jungkook'un birdenbire saçımı geriye çekmesiyle dudaklarımız seslice ayrılmış, ne ara kapattığımı bilmediğim gözlerimi açmama sebep olmuştu.
"Üste geçme vakti geldi bebeğim."
Seksice sırıtmış ve bedenimi hafifçe yana iterek üstüme çıkmıştı. İlk başta yüzüme doğru eğilmiş daha sonra biraz geri çekilerek beni izlemeye başlamıştı.
"N-ne oldu?"
Birden geri çekilmesi üzerine korkmuştum elbette. Benden iğrenmiş ve bu yaptıklarımızın bir saçmalık olduğunu düşünmüş olabilirdi. Çirkin olduğumu düşünmüş olmalıydı...
Elleri saçlarımı bulurken kızarık yanakları ve şişmiş dudakları ile gülümsedi.
"Çok güzelsin Jimin. O kadar güzelsin ki sana bir şey olur diye korkuyorum. Sana zarar veririm, incitirim diye çok korkuyorum. "
"Jungkook-"
İşaret parmağını dudağıma bastırmış ve beni susturmuştu. Dudaklarımı kapattığımda ise elini geri çekmiş saçlarımın arasına yeniden koymuştu.
Saçlarımla oynarken gözünden bir yaş düştüğünü görmüştüm.
"Jungkook neler oluyor?"
Ellerini saçımdan çekip vücudumdan sürüterek göğsüme çıkarmıştı.
"Şu an hiç sırası değil biliyorum ama senden bu şeyi saklarken seninle olamam Jimin. Belki duyduğunda benimle bir daha konuşmak istemeyeceksin. Seni anlarım-"
"Jungkook ne saçmalıyorsun?"
Üstümden inmiş, bedenini yatak başlığına yaslayıp derin bir nefes almıştı.
" Mektup olayını yıllarca senden sakladım. Unutulur, konusu bir daha açılmaz diye düşündüm hatta öyle de oldu. Ne sen sordun ne de ben söyledim ama sanırım artık vakti geldi."
Dizlerini kendine çekmiş ve kollarını dizlerine dolamıştı. Yeniden derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya devam etti.
" Babam bir katil. Annemin ve Taehyung'un babasının katili. Bunu yıllar boyunca kabullenemedim Jimin. Yapmaz dedim, annemi incitemez çünkü onu çok seviyor. Ona bir kere vurduğunu, sesini yükselttiğini görmemiştim. Annemi o kadar temiz ve saf duygularla seviyordu ki babam. Ne yazık ki annem onu onun kadar sevmiyordu ya da bunu zorla yapmak zorunda kaldı bilmiyorum. Gerçekten bilmiyorum bunu neden yaptığını Jimin. Taehyung'un babası ile nasıl birlikte oldu bilmiyorum."
Gözlerinden düşen damlaları her ne kadar silmek istesem de yapamadım. Bana bu konuları ilk anlatışıydı. İlk defa kendini bana açıyordu ve ben onu bölmek istemedim. Bildiğim şeyleri anlatsa bile, rahatlamalıydı.
Ondan uzaklaşacağımı düşünerek yıllardır benden bu konuları saklıyordu lakin ben zaten bunların hepsini biliyordum...
" Belki o bile tahmin edemezdi sonuçların bu kadar ağır olacağını. O gün o yatakta babam tarafından öldürüleceğini."
Damlaları arttıkça artıyordu ve bundan rahatsız olmuş olacak ki onları silmişti.
" O gün ikisini de kaybettim Jimin. Hem annemi hem babamı. O gün ilk öksüz oldum sonra ise yetim."
Daha fazla dayanamadım ve onu kendime çekerek sımsıkı sarıldım. Bunları yaşamayı hak etmemişti. Bunları o yaşta yaşamayı zaten kimse hak etmezdi ki. Annesini ve babasını aynı gün kaybetmeyi kimse hak etmezdi.
Başını boynuma gömmüş hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Jungkook çok duygusal bir insandı. Aynı zamanda güçlüydü. Ağlamasını gizlemeyecek kadar güçlü bir insandı.
"B-benden nefret etmiyorsun d-değil mi?"
Dediği şeyler üzerine şaşırmış onu kendimden biraz uzaklaştırarak şaşkınlığımı görmesine izin vermiştim.
" Jungkook, neden senden nefret edeyim? Bu olanlar senin suçun değildi. Lütfen böyle düşünme."
Onu yeniden kendime çektikten sonra sakinleşene kadar kollarımı çekmemiştim.
" Az önceki anımızı böldüğüm için üzgünüm Jimin. "
Bedenini benden ayırmış ve sırıtmıştı. " Devam etmek ister misin?"
Onun sırıtması üzerine ben de sırıtmış ve başımla onu onaylamıştım. Az önceki duygusal anların geçmesi için bu iyi bir fırsattı. Jungkook'un geçmişi düşünerek kendini daha fazla üzmesini istemiyordum.
Onu onaylamamla birlikte hızla üstüme atlamış yatakta geriye doğru düşmeme sebep olmuştu. Dudakları beni yeniden öpmeye başlamıştı. Daha hızlı daha sert daha şehvetli.
Öpüşme devam ederken birden ayrılmış aklına bir şey gelmiş gibi bakmaya başlamıştı. " Beni her şeyimle kabul ediyorsun değil mi Jimin-ah?"
Gülümsemiş ve onu kafamla onaylamıştım. " Elbette Jungkook-ah. Peki ya sen?"
"Elbette Jimin-ah."
İkimiz de birbirimize gülümsemiş ve öpüşmeyi devam ettirmek üzereyken kapının aniden açılması üzerine şaşkınlıkla o tarafa dönmüştük.
"Çocuklar sizin için kurabiye- Jimin?"
Oh be sonunda sırlar ortadan kalktı.
Birkaç bölüm sonra final yapacağım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSTOİRE | Jikook
Fanfiction"Hey! Çek o ellerini papatyalarımdan!" ... " Papayatların için üzgünüm. Sadece anneme sürpriz yapmak istemiştim." "S-sen az önce Papayat mı dedin?" " Evet. Ne var bunda? " " O Papayat değil Papatya."