G ece geç saatlere kadar okuduğum kitabı çalışma masamın üzerine koyup odamda tur atmaya başlamıştım. Tüm gün boyunca okuduğum kalın kitap nihayet bitmişti. Gözlerimi hissetmiyor etrafı bulanık görüyordum.
Bu kadar uzun zaman kitap okumamam gerektiğini kafamın bir köşesine not alıp aşağıya indim. Annem uyuyordu ve benim ses çıkarmadan evden çıkmam lazımdı. Uykum yoktu ve yapacak bir şey olmadığı için Jungkook'un yanına gitmeye karar vermiştim.
Ev terliğini çıkarıp, dışarı terliğimi giydikten sonra sessizce kapıyı açtım ve kapı üzerinde asılı olan anahtarı çekip yavaşça kapıyı ardımdan kapattım. Sessiz olma konusunda usta olduğumu düşünüyordum. Çocukken oynadığım saklambaçlarda sürekli kazanırdım. Sessiz olduğum kadar iyi saklanma becerilerine de sahip olduğum için saklambaç bebek oyuncağı gibiydi benim için.
Çimlerin üzerinde adım atarken terliğimin açıkta bıraktığı kısımlarda hissettiğim ıslaklık hoşuma gitmişti. Fıskiyelerin suladığı bu çimler ayağımı ıslatıyor aynı zamanda ayağımı gıdıklıyordu. Güzel kokusunu anlatmaya gerek bile yoktu.
Jungkook'un evinin önüne geldiğimde içeri nasıl gireceğimi düşünüyordum. İlk defa gece bu saatte evine geliyordum. Kapıyı çalsam Büyükanne Jeon uyanırdı ve gece gece onu uyandırıp endişelendirmek isteyeceğim en son şey bile değildi.
Jungkook'un odasının olduğu tarafa gittiğimde gördüğüm ağaçla yüzüme bir gülümseme kondurup ağacın yanına gittim. Sert esen rüzgar saçlarımı savururken gözüme giren uzun saçlarıma içimden sövüyordum. Saçımı kestirme vakti gelmişti.
Ağaca bir göz attıktan sonra derin bir nefes aldım ve çıkmaya başladım. Jungkook'un penceresinin önüne geldiğimde odanın ışığı yandığı için pencereyi rahatlıkla görüp açabilmiştim. Jungkook'u henüz görememiştim muhtemelen çalışma masasında oturuyordu.
İçeri girip kendimi yere fırlattım.
" Ahhmğ..."
Duyduğum sesle birlikte kafamı sesin geldiği yere çevirdim. Jungkook porno izliyor aynı zamanda kendini rahatlatıyordu. Onu ilk defa böyle görüyordum. Tamam o bir defasında beni rahatlatmıştı ama bu aynı şey değildi. Kendi aletini çekerken ve aynı zamanda inlerken onu görmek çok daha farklıydı.
Henüz beni fark etmemişti bu yüzden sahte öksürüğümü ona sunup vereceği tepkiyi beklemeye başlamıştım. Açıkçası nasıl bir tepki vereceğini kestiremiyordum. Kızabilirdi, belki de beni pencereden aşağıya bile atardı.
Sahte öksürüklerimi duymuş olacakki kafasını hızla bana çevirmiş gözlerini sonuna kadar açmıştı. " S-senin n-ne işin var burada!"
Kekelemesine şaşırmamıştım öyle bir durumdayken normal konuşması saçma olurdu zaten. Sonuna gelmiş gibi görünüyordu. Yani ben de sonuna geldiğim zaman konuşamaz hale gelmiştim oradan biliyorum.
" Evde sıkıldım. Bu yüzden yanına geldim ama biraz meşgul gibisin?"
Penisini gizleme gereği duymadan sandalyesini tamamen bana çevirdi ve ellerini sandalyenin kol kısmına koydu.
" Yani , gördüğün üzere meşgulüm biraz."
Gözlerim penisine bakmamak için bedenimle iç savaşa girerken ne demem gerektiğini düşünüyordum.
" Şey, ben gideyim istersen. "
Tam pencereye gidecekken yanıma gelmiş ve bileğimden tutarak gitmemi engellemişti. " Benden utanmaman gerektiğini daha kaç kere söylemem gerekiyor?"
Bakışlarım önce bileğimdeki eline sonra gözlerine kaymıştı. Bakışları beni sarhoş ederken bir insanın nasıl bu kadar dolu baktığını düşünüyordum. Diğer insanlar gibi boş ve anlamsız bakmıyordu Jungkook, sanki bir şey anlatmaya çalışıyormuş gibi bakıyordu. Anlatmaya çalıştığı şey ise geçmişiydi.
" B-ben senden utanmıyorum-"
" Utanmıyorsan eğer... Neden bana yardımcı olmuyorsun?"
" Y-yardımcı olmak?"
Eli bileğimi okşamaya başlayınca tam elimi çekecekken elimi penisine koydu. Gözlerim şaşkınlıktan sonuna kadar açılırken rahat ifadesiyle sırıtıyordu.
" Geçen sefer sana yardım etmiştim. Şimdi... Sen bana yardım etsen?"
Hızla başımı iki yana salladım. Daha kendiminkini rahatlatamazken onu nasıl rahatlatabilirdim ki?
" O-olmaz. Daha kendimi-"
" Sadece çekeceksin Jimin. Bu kadar zor olmamalı, hm?"
Elimin üzerindeki eliyle , elimi ileri geri çekiştiriyor altımdaki penisinin hareket etmesini sağlıyordu. " Bak, böyle yapacaksın işte. Ne çabuk unuttun sana yaptığım şeyi. Çok kırıldım Jiminssi..."
Dudaklarını büzerken gözlerim dudaklarına kaymıştı. Gece olduğu için ses çıkarmaması lazımdı eh inlerken de mecburen ses çıkarmamak için dudaklarını ıssırmış olmalıydı. Bu nedenle dudakları kıpkırmızıydı.
Hızla gözlerimi dudaklarından çektikten sonra dudağımı yaladım ve tekrar ona döndüm. Bu sefer o dudaklarıma bakıyordu hatta yutkunmuştu, sesini bile duymuştum.
Dudağını ısırırken elini elimden çekmiş ve bir adım geriye giderek elimin düşmesine sebep olmuştu.
" İstemiyorsan yapmak zorunda değilsin. Ben hallederim."
Tekrar sandalyesine geçti ve bir süre oturdu. Sandalyesini benden uzaklaştırırken onu böyle bırakamazdım. O en kötü zamanımda bana yardımcı olmuştu, şimdi benim çekip gitmem kötü olurdu.
Yanına gittim ve sandalyenin arkasından ona yaslanıp elimi penisine attım. Eğri büğrü duruyordum ama umurumda değildi şuan Jungkook daha önemliydi benim için.
Elimin altındaki penisi yavaşça çekiştirirken kafasını geriye attı. Arkadan sandalyeye yaslandığım için kafası boynuma gömülmüştü. Dudağı çeneme değiyordu ama bu onun bilerek yaptığı bir şey değildi. Pozisyonumuz sağ olsun nefes almamı bile engelliyordu.
Elime boşaldıktan sonra bitti demek için ona dönecekken ilk defa birini rahatlattığım için fazla heyecanlı olmuş olmalıyım ki bana ne kadar yakın olduğunu unutmuştum.
Dudaklarım çenemdeki dudaklarla buluştuğunda hızla geri çekildim.
"Neden benden kaçıyorsun?"
Sorduğu soruyla şaşırmıştım. Onu öpmemi falan beklemiyordu herhalde?
"Neden kaçmayayım?"
" Babaannem birbirini seven insanların dudaklarından öptüğünü ve bunda hiçbir sorun olmadığını söylemişti." Nefes aldı ve sandalyesini bana çevirdi. " Ama sen beni hiç öpmüyorsun, yoksa beni sevmiyor musun?"
Babaannene aşığım Jeonssi ldlcllcldsllxşv
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSTOİRE | Jikook
Fanfiction"Hey! Çek o ellerini papatyalarımdan!" ... " Papayatların için üzgünüm. Sadece anneme sürpriz yapmak istemiştim." "S-sen az önce Papayat mı dedin?" " Evet. Ne var bunda? " " O Papayat değil Papatya."