Bölüm 1

1K 50 3
                                    

Hunji'nin Bakış Açısı

2016, 1 EKİM

Karnıma giren ağrının etkisiyle kardeşim Sumin'in eline resmen yapışmış durumdaydım. Sumin ise bir yandan tırnaklarını yerken bir yandan da acıyarak gözlerime bakıyordu. Onu gerçekten hayal kırıklığına uğratmış olmalıydım.

Midemin bulantısından bir an olsun kaçmaya çalıp kafamı çevirdim, koridorun sonunda Jin, suçlu gözlerle bana bakıyordu. Suçluluğunu gördüğümde bir anlık bir rahatlama hissettim ancak sonra bencilliğim yüzünden kendimden utanıp başımı çevirdim. Jimin de Jin'in yanında olmalıydı ikisinin fısıldaşmasını duyuyordum. Başımı tekrar Jin'e çevirdiğimde gözlerimiz çoktan buluşmuştu ve bu sefer bakışları pişmanlıkla doluydu. Gözlerine bakarak kafamı hafifçe sallayıp onaylayıp önüme döndüm ve karşımda gıcırdayarak açılan kapıyı izledim.

"Evet, ben de pişmanım.."

2015, HAZİRAN

"Hunji!!!" Seokjin bana arkamdan bağırdı, "Lütfen dur!!"

Gözümden süzülen yaşı elimin tersiyle hızlıca sildim. O sırada bir elin omzuma dokunmasıyla irkildim ve artan bir şiddetle sarsılmaya başladım. Derin bir iç çekip kendimi cesaretlendirdim ve Jin'i görmek için arkamı döndüm ama döndüğümde ise kimse yoktu.

"Hunji!!!!"

Hayır.

Yine uyanamam.

Gözlerimi açtığımda karşımda sadece babam dikiliyordu. Yine rüyam yarım kalmıştı. Günlerdir stresten uyuyamıyorken nihayet düzgün bir rüyaya denk gelmiştim ama bu sefer de babam peşimi bırakmıyordu.

"Seçmelere geç kalacaksın, Sumin çoktan hazırlandı." dedi babam üzerime çektiğim yorganı açarken.

Doğru ya, SEÇMELER!!!

Kız kardeşim Sumin'le beraber birkaç şirketin seçmelerine başvurup şansımızı denemek istemiştik.

Yaptığımız 5 başvurunun içinden sadece 2 şirket bize geri dönüş yapmıştı, Fantiago ve BigHit. Günlerdir seçmelere nasıl gideceğimizi, o günün ancak hayallerde olabileceğini düşünmüştük ama sonunda o gün bugündü.. Bugün seçmelerin 2.turundaydık.

Derince iç çektim ve yataktan kalktım. Odamın ortasında durup aynadan yansımamı umutsuzca izledim. Bizi 2. kez çağırmaları resmen mucizeydi. Sırf Sumin yüzünden başvurmanın acısını geç de olsa şu anda anlamıştım. Her şey sonuna kadar gerçekti.

Bakışlarımı yere çevirdim ve uykulu adımlarımı banyoya yönelttim. Saçlarımı da özenle topladıktan sonra mutfakta Sumin'le buluştum. Tezgaha yaslanmış, elinde Nutellalı ekmeğiyle Sumin beni selamladı,

"Günaydın~"

Kırmızı, hafifçe dizlerinin üstünde olan pileli bir elbise giymiş, küt kesilmiş karamel rengi saçlarını tek tarafından kulağının arkasına sıkıştırmıştı. Seçmelere değil de daha çok pikniğe gidiyor gibiydi ve bu rahatlığı beni iyice delirtiyordu.

Gözlerimi devirip buzdolabını açtım. İçinde illa ki yiyebileceğim bir şeyler vardı ama bu stresle insan ne yiyebilirdi ki? Buzdolabının kapısını kapatıp mutfak dolabına yöneldim, dolaptan bardak alıp su doldurmaya başladım,

"Nasıl oluyor da hala bir şeyler yiyebiliyorsun ben stresten ölmek üzereyim. Şaka değil bu Sumin, seçmelere gidiyoruz. Orada birilerini görebiliriz ben bayılabilirim, sen ağlayabilirsin, bir anda delirebiliriz bizi hastaneye kaldırabilirler, belki de sınır dışı ederler.."

[✓] no story «book 1»Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin