Bölüm 37

195 20 3
                                    

2016, 13 HAZİRAN

Sumin'in Bakış Açısı

"SOUNDCHECK 1..2..1..2"

Ve nihayet bugün "o" gündü.

Ses kontrolü için sahnedeydik.

Stresten buz gibi olan ellerimi şortuma hızlıca sürüp ısıtmaya çalıştım ama işe yaramadı. İçimdeki heyecanı bir türlü bastıramıyordum. Hayalini kurduğum günü artık yaşıyordum. 1 saat sonra fanlar içeri alınacaktı ve 2 saat sonra gerçek bir sahneyle buluşacaktık.

Stresli bir şekilde ortalıkta gezerken üyelerin sahneye çağırıldığını duydum. Heyecanımı biraz da olsa geçirmek için onları izlemeye karar verdim. Sahnenin en kenarına geçip perdelerin arasından provaya başlamalarını bekledim. Namjoon solo dansını yapmak için sahnenin tam ortasına geçmişti. Son bir saat kaldığından kendini mümkün olduğunca yormadan hareketleri üstünkörü yapıyordu. Boş salona karşı son provaları yaptıktan sonra o sahnenin dolduğunu görmeyi çok istiyordum.

Namjoon provasını bitirdikten sonra sahne arkasındaki çalışanlar hemen ona doğru koştu ve hazırlanması için başka tarafa doğru yönlendirdiler. O sırada bir görevli sıradaki prova için hazır olmaları gerektiğini söyledi. Jungkook yere bıraktığı şapkasını aldı ve sahneye geçip Jimin'le müziğin başlamasını beklediler.

Jimin'i gördükçe canım yanıyordu. Onu böyle uzaktan izledikçe daha da acı çekiyordum. Onunla konuşmak istiyordum ama artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını biliyordum. Bu nedenle sadece uzaktan izlemeyi tercih ettim.

Üyeler provasını bitirdiğinde sıra bize gelmişti. Birazdan prova için sahneye çıkacağımı bilmek gerçekten garip bir duyguydu. Geçen bir kaç dakikada hiçbir şey düşünmeden sadece koreografiye odaklandım.

"Sumin! Biliyorsun çekim 4 numaralı kamerayla başlayacak." dedi görüntü yönetmeni. Koşarak 4 numaralı kameranın açısına girdim ve derin bir nefes alıp müziğin başlamasını bekledim.

Bir kaç saniye sonra müzik başladığında tüm düşüncelerimden sıyrılmıştım. Çok çalıştığımı biliyordum ve sadece akışına bırakmıştım. Böylelikle koreografiyi daha rahat hatırlıyordum. Tam endişelendiğim kısıma geldiğimde birden müzik durmuştu. Neler olduğunu anlamadan kalakalmıştım.

"N-Ne oldu? Nerede hata yaptım?" diye sordum boşlukta göremediğim görevlilere doğru.

"Ah, üzgünüz. Teknik bir sorun oldu. Sende bir sıkıntı yok." dedi boşluktan bir ses. Rahatlamalıydım ama kafamı toparlayamamıştım.

Birkaç dakika daha sahnede durup sorunun düzeltilmesini bekledikten sonra görevlilerden gelen işaretler yeniden yerlerimizi aldık. Şarkıya başlamadan önce sahne tamamen karartılmıştı bu sayede seyirci koltuklarını daha rahat görebiliyordum.

En öndeki koltuklarda, tam da Jimin'i görmek istediğim yerde Jin, yanında Taehyung ve Hoseok'la oturmuş sahnemizi izlemek için bekliyordu. Jin'in gözündeki heyecanı olduğum yerden bile görüyordum.

Sahnede olacağımız sürede önce 1 dakikalık bir introda dans edip sonrasında kaydını yeni bitirdiğimiz şarkılardan "Lie to Me Better" ı söyleyecektik. Dansımız çok zorlayıcı değildi ama 2 tane kilit noktası vardı. Bir tanesinde benim ters takla atmam gerekiyordu ki bu hareket Yujin varken daha kolay yapılıyordu. Diğerinde de hepimiz üzerimizdeki uzun ceketini ritimle uygun bir şekilde çıkarıp havaya fırlatacaktık. Başta çok basit bir hareket gibi görünse de etkili olması için ritimle aynı anda yere düşmeliydi. Tamamen zamanlama işiydi ama kızlara güveniyordum. Defalarca prova yapmıştık, hata yapacağımızı düşünmüyordum.

Müziğin başlamasıyla bütün düşüncelerimden sıyrılıp dans etmeye başladım. Sırayla yapmamız gereken hareketleri yapıp introyu bitirdik. Ardından başlayan şarkımızla da tamamen konsantre olmuştuk. Birkaç yüksek nota dışında zorlayıcı bir kısmı yoktu.

"Tekrar sistemde bir bozukluk olur mu?" diye düşünmeden edemiyordum ama nihayet hiçbir sorun olmadan şarkımızı da tamamlamıştık. Terler içinde nefes nefese kalmış bir halde seyircilerin oturacağı boş koltukları selamlarken Hunji'nin gözlerine baktım: Ağlıyordu. Hemen dönüp sarıldım,

"İyiyiz. Daha da iyi olacağız." dedim kulağına fısıldayarak. Artık yapmamız gereken tek şey beklemekti.

.........................................................

Program çoktan başlamıştı. İçerideki fanların çığlıkları her ne kadar korkularımı tetiklese de kendimi kontrol etmeye çalışıyordum. Biraz sonra belki de bizim için bağıracaklardı ve "eğer panik atağım yüzünden sahnede bayılırsam hiç iyi bir imaj çizmeyiz" diye düşündüm ve derin derin nefesler almaya başladım.

Hunji az ileride Jin'le konuşuyordu. Biraz sonra aralarına Hoseok'un da katılmasıyla gülüşmelerini duyabiliyordum. Bense olduğum yerde sahnede tam da şu anda danslarını yapan Jimin'le Jungkook'u izliyordum. Onların sahnesinin hemen ardından biz çıkacaktık ama kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Kendimi hiç bu kadar aciz hissetmemiştim.

İçimdeki korkunun üstesinden gelmeye çalışırken iyice panik olmuştum. Jimin'lerin sahnesinin bitmesiyle ikisi birden olduğum tarafa yürümeye başladılar. Jungkook yanımdan geçerken beni görmemişti bile. Jimin ise bakışlarını yere dikmiş bir şekilde geliyordu. Gözlerine ihtiyacım vardı. İçimdeki panik büyürken bakışlarını benden esirgememeliydi..

Ama esirgedi..

Jimin başını yerden kaldırmadan sahneden indiği gibi Hunji'nin olduğu tarafa gitti. O sırada koşan çalışanlar Jimin'in alnına bir sürü peçete koyup terini sildiler.

Hunji yanıma gelmek için bir adım attığı sırada bir şey oldu: Nefes alamadım.

Fanlar sıradaki sahnenin Taehyung'un olduğunu sanıyordu, bu yüzden de delicesine bağırıyorlardı. Onlar bağırdıkça ben olduğum yerde nefes alamıyordum. Kendi kendime düzelmeye çalıştım ama nefesimi düzenleyemiyordum. O anda Hunji'yle göz göze geldik, bir şeylerin yanlış gittiğini anlayınca koşarak yanıma geldi,

"NEFES AL!"

Alamadım.

"SUMİN!!"

Korku dolu gözlerle bana bakıyordu ama elimden hiçbir şey gelmiyordu.

"SUMİN NEFES AL! BANA BAK" Önüme düşen saçlarımı elleriyle geriye çekti.

"SUMİN NOLUR NEFES AL!" Bacaklarım daha fazla dayanamıyordu. Tam yere düşecekken Hunji beni kollarımdan tuttu ve Hoseok'un da yardımıyla yere oturttu.

Güç alacak bir şeylere ihtiyacım vardı. Belki de dikkatimi dağıtacak bir şeylere.. O anda aklıma Jimin'in hediye ettiği yüzük geldi. Hemen elimi işaret parmağıma attım ama boştu. Yüzüğüm yoktu. Nasıl da unutmuştum?! Yüzüklerle dans edemediğim için soyunma odasındaki masanın üzerinde bırakmıştım.

Daha da panik olmuştum. Çaresizlikle Hunji'nin kollarına sarıldım ve ağlamaya başladım. O anda çalışanların çağırdığı doktor yanıma geldi ve beraberinde getirdiği oksijen maskesini başımdan geçirdi. Taehyung'un yanına gelen çalışan da ona, acilen hazırlanması gerektiğini, bizim sıramızın programın sonuna ertelendiğini söyledi.

Görüşüm çok bulanıktı ama doktorun elinde bir iğne tuttuğuna emindim. Sakinleştirici vuracaktı. Zaten bu ilaçlarla hayatım boyunca arkadaş olmuştum, o yüzden umursamadım. Doktor iğneyi yaptıktan sonra hafifçe kafamı kaldırdım. İleride gördüğüm silüet bütün hislerimi nötrlemişti.

Herkes başucumda toplanmışken Jimin ileride, benden uzakta olanları izliyordu. Ona baktığımı farkedince gözlerini kaçırdı. Güç almam gereken bakışlarını yine kaçırmıştı ama ben ondan bakışlarımı kaçırmıyordum. İnadına, bayılana dek ona bakacaktım. İlacın etkisiyle başımı sabit tutamıyordum. En sonunda uyuma zamanımın geldiğini anlayınca kendimi rahat bıraktım. Uykuya dalmadan önce son bir cümle kurabilmiştim ama o da maske yüzünden duyulmamıştı,

"Seni asla affetmeyeceğim Park Jimin."

[✓] no story «book 1»Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin