Hunji'nin Bakış Açısı
"STÜDYOMDA KAMERA VARMIŞ DA NE DEMEK?" diye bağırdı Yoongi.
"Kamera varmış işte bir senedir, PD-nim söyledi." dedim stüdyosunun tavanını inceleyerek. Stüdyolarının tavanı diğer tavanlar gibi düz değildi, metal delikli bir yapıyla kaplıydı. Bu daha önce de dikkatimi çekmişti ama altında bir kamera olduğu asla bilemezdim. Kamerayı acaba ne tarafa koymuşlardı? "İçeri girenleri umarım iyi bir açıyla görüyordur" diye düşündüm elimi çeneme koyup.
PD-nim Yoongi'nin ve tabii ki diğerlerinin stüdyosuna geçen sene onların haberi olmadan güvenlik kamerası taktırdığını söylemişti. Bunu duyunca önce şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı ama hırsızlığı kimin yaptığını kesin bir şekilde öğreneceğimiz için çok mutlu olmuştum.
"NEDEN TAKTIRMIŞ Kİ?" diye tekrar bağırdı.
"Yoongi!! Bağırmayı keser misin? Stüdyolarınızdaki cihazlar pahalı olduğu için taktırma ihtiyacı duymuş taktırmış. Eğer tekrar bağırırsan giderim." diyip gözlerimi tavandan Yoongi'ye çevirdim. Sessizce özür diledi.
"En azından bize söylemeliydi. Bu odada sadece müzik yapılmıyor." dedi birden.
Söylediklerine şaşırarak Yoongi'ye baktım. Tepkim karşısında Yoongi de ne dediğini anlamış olmalıydı ki hemen ellerini sallamaya başladı,
"Hayır hayır..Yani öyle demek istemedim..Sabahladığımız oluyor burada çalışırken, bazen üstümüzü değiştirmek zorunda kalıyoruz.." dedi açıklamaya çalışarak.
"Yoongi~Bana bir şey açıklamak zorunda değilsin." diyip susturdum, "Eğer bu konuyla ilgili konuşmak istediğin bir şeyler varsa PD-nim'le konuş lütfen." diyip tekrar gözümü tavana diktim.
"Acaba nereye koymuşlardır? Bayağı gizli bir kamera." dedim etkilenmiş bir şekilde.
Yoongi yanıma gelip beni odanın diğer köşesine çekti ve tavandaki bir noktayı işaret etti,
"Bence tam şurada, bazen çalışırken tavanda kırmızı bir ışık gördüğümü düşünüyordum." dedi. O sırada kapı açıldı. İkimiz de gelen kişiye bakmak için arkamızı döndüğümüzde burun buruna gelmiştik. Bir anda irkilerek geri çekildim ve kapıya döndüm, Jin gelmişti.
Jin içeri girdiğinde gergince gülümseyerek Yoongi'nin yanında durup elini omzuna koydu,
"Taehyung biraz sonra geleceklermiş. Güvenlikten görüntüleri almış." dedi.
Benimle göz teması kurmaktan kaçınıyordu. Aramızda en son ne olduğunu, neden böyle olduğumuzu bilemiyordum artık, olayların hızına yetişmem mümkün değildi. Sadece ikimiz de uzak duruyorduk.
Yoongi'nin piyanosunun önüne geçip duvardaki posterleri incelemeye koyuldum. O esnada Taehyung kapıyı açıp içeri girdi. Taehyung'un elinde küçük bir USB bellek vardı. Beni görünce USB'i bana vermek için elini uzattı ama eline bakıp tekrar önüme döndüm. İstemeden de olsa Taehyung'a kırılmıştım.
Taehyung'un, yüzümü asarak önümü döndüğümü gördüğü anda omuzları düştü. Sonra da Yoongi'ye doğru yürüyerek USB'yi masasına bıraktı. Yoongi hemen bilgisayarını açtı ve hiç vakit kaybetmeden USB'yi bilgisayarına taktı.
Görüntüleri oynatmaya başlayınca dünya ayağımın altından çekiliyormuş gibi hissettim. Kamera kapının üzerine konuçlandırılmıştı, içeri girenin yüzü belli olmuyordu, ancak çıkarken görebilecektik fakat içerideki kişi Taehyung'un da bahsettiği gibi bana benziyordu. Saçını benim gibi toplamıştı. Üstelik taktığı toka da benim tokamdı. O tokayı gördüğüm anda görüntüdekinin kim olduğu anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[✓] no story «book 1»
Fiksi Penggemar"Hey!" Mecburen durup bekledim. Yanıma geldiğinde Jin komik bir ifadeyle gülümsüyordu, "Sen yeni stajyer Hunja olmalısın." dedi. Kaşlarımı çattım ve sinirlenmemek için derin bir nefes aldım, "Adım Hunja değil, Hunji." dedim büyük bir bezginlikle...