Bölüm 35

215 19 7
                                    

Sumin'in Bakış Açısı

İçimdeki kötü hissi tarif bile edemezdim.

Jimin tam karşımdaydı ve arkadaşlarıyla beraber oturuyordu. Uzun bir süre donakalmış olmalıyım ki yanıma garson geldi ve bir şeyler söyledi ama garsonun ne dediğini duymamıştım bile. O sırada Jimin'i inceliyordum, arkadaşlarıyla beraber gülerek yemek yiyorlardı.

Garsonun beni yönlendirmesiyle başka bir masaya oturdum. Jimin beni hala fark etmemişti. Onu donuk gözlerle izlemeye devam ediyordum. Tam o sırada telefonu çaldı, yerinden kalkarak dışarı çıktı. Bu fırsatı kaçırmamam gerektiğini biliyordum. Ben de hemen kalktım ve arkasından koşarak çıktım.

"Alo, hyung? Yok, çok geç kalmam merak etme. Ayık gelmeyebilirim sadece." dedi kahkaha atarak. Duyduğum konuşma karşısında Jimin hakkında hiçbir yorum yapamıyordum.

Konuşmasını bitirdiği anda iyice yaklaştım. Direkt beni görmesini istedim. Arkasını döndüğünde göz göze gelmiştik. Yüzündeki mutlu ifade bir anda soldu ve endişeli bir ifadeye bıraktı.

"S-Sumin?"

"Seni takip etmedim. Sadece yağmurdan dolayı bu kafeye girmek zorunda kaldım. Meşgul halin bu muydu?" dedim kendimi sakin tutmaya çalışarak. Mantıklı bir açıklaması olmalıydı.

"Üzgünüm, Kaçış Odası'na gitmek istemedim." dedi Jimin gözlerini benden kaçırarak.

"Bunu bana söyleyebilirdin Jimin. Gitmen için zorlamamıştım. Bunun için mi yalan söyledin?" sesimi artık kontrol edemiyordum.

"Seninle..gitmek istemedim." dedi. Duyduğum şey canımı çok yakmıştı. Geri dönüşü olmayacak şeyler söylüyordu. Gözlerimin dolduğunu fark ettim. Dudaklarımı ısırıp ağlamamak için kendimi zorladım. Cevabını duymaktan korktuğum soruyu sormalıydım,

"Başka birisi seni, bugün aynı yere gitmek için çağırsaydı kabul eder miydin?" diye sordum.

"Gittim zaten. Arkadaşlarla bugün gittik. Eğlenceliydi—"

"Yeter! Neden canımı acıtmaya çalışıyorsun ki?!" Gözüm kaçan yaşı hızla sildim. Jimin ise sorumun karşısında hiçbir cevap vermeden bekledi.

"Neden bir gün önce normalken şimdi böyle davranıyorsun? Neden beni cezalandırıyorsun Jimin?" Jimin dalga geçercesine güldü,

"Sen kendi dünyanda kaybolmuşsun Sumin! Kendi kendine inanmak istediğin şeylere inanmışsın ve başarmışsın da!"

"Peki bunlar ne içindi? Bunları da kendi kendime mi almış oldum?" diye sordum parmağımdaki yüzükleri göstererek.

"Bu kadar büyüteceğini nereden bilebilirdim ki? Evlilik yüzüğü mü sanmıştın—"

Tokat atacağımı beklememişti.

Aslında ben de beklememiştim ama gururumu bu kadar çiğnemesine izin veremezdim. Halbuki ona ne kadar çok değer vermiştim. Beni karanlık günlerimden kurtarıp bana aydınlığı yaşatan insandı. Nasıl bu kadar değişebilirdi ki? Tanıdığım Jimin bunları asla yapmazdı. Kesinlikle bir şeyler oluyordu.

"Korkuyorsun." dedim acıyla gülerek.

"Ne?"

"Korkaksın Jimin. Sen çok büyük bir korkaksın! Bunlara inanacağımı mı sandın?"

"Saçmalama, seni reddetmiş olmam korkaklık mı oldu şimdi?" dedi. Gözlerinde Jimin'i görmüyordum.

Reddetmek. Ağır bir sözcüktü. Göz yaşlarımı silip yeniden konuşmaya başladım,

[✓] no story «book 1»Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin