Hunji'nin Bakış Açısı
Sumin eve geldiğinde aşırı sıkılmış bir şekilde odamın tavanını izliyordum. Bir saat yerine tam üç buçuk saat sonra gelmişti ve ben, bu süre zarfında aşırı yağmurlar yüzünden evde tıkılı kalmıştım.
Sumin, odamın kapısını tıklattığında soğumaya yüz tutmuş yeşil çayımı almak için komidine dönmüştüm. O sırada Sumin ağır ağır odama girdi,
"Yujin gelmedi mi hala?" diye sordu kaşlarını kaldırarak.
"Hayır. Muhtemelen 'Bangtan Oppalarıyla' oturuyordur." dedim dudaklarımı büzerek. Sumin gülümseyerek yatağımın ucuna oturdu ve elini dizime koydu:
"Sana güzel bir şey söyleyeyim mi? Hiçbiri şirkette değilmiş. Çıkarken Jimin'le karşılaştım o söyledi." dedi.
"Yaaa?" dedim. Sesim nedense mutlu çıkmıştı.
"Yaa." dedi ve kafasını sallayarak onayladı. Birden ciddileştim,
"Hımm..Peki Jimin nasıl?" Sanki Jimin'in adı geçince Sumin kızarmıştı, gözlerimi kısıp merakla bekledim.
"İyi. Çalışıyorlar işte. Saçlarını boyamışlar. Kesmişler bir de." dedi. Çok fazla kısa cümle kurmuştu, şüphelendim.
"Hımm öyle mi?" dedim sonra biraz bekleyip "Galiba şu yeni kız da Jimin'i beğeniyormuş." dedim ilgisiz gibi görünerek. O anda Sumin kafasını kaldırıp gözlerime baktı,
"Öyle miymiş?" dedi hafif bir merakla. Evet, kesinlikle bir şeyler vardı emin olmuştum. Derin bir nefes verip Sumin'e baktım,
"Anlat Sumin!" Önce anlamamış gibi kaşlarını kaldırdı ama ısrar edince düşünceli bir ifadeyle,
"Hunji.. Aslında bilmiyorum ki.. Yani.." dediği anda odamın kapısı birden açıldı ve içeri Yujin girdi.
"Nasılsınız kızlar?" diyip kendini birden karşımdaki tekli koltuğa bıraktı.
"İyiyiz." dedim gülümsemeye çalışarak, "İlk günün nasıldı?"diye sordum.
"İdare eder." diyip somurttu, "Bangtan'ı da göremedim şirkette, bu aralar pek uğramıyorlarmış." dedi.
"Evet, doğru, bir aya kadar comeback yapacaklar ondandır."
"Burada birkaç arkadaşım vardı bütün gün onlarlaydım ben de." dedi.
"Anladım. Yine de bir daha böyle geç kalma olur mu? Şirket açısından sorun olabilir." dedim.
"Peki. Eh o zaman ben yatayım çok yoruldum." diyip odamdan çıktı.
Sumin'le birbirimize bakakalmıştık. Sonra ben kaldığımız konuyu hatırlayıp gözlerimi kıstım ve tekrar konuşmasını bekledim. O da neyi beklediğimi anlayıp aceleyle ayağa kalktı,
"Ben de çok yoruldum Hunji, pratik falan yaptım ya gidip yatayım." dedi ve uçar gibi odamdan çıktı. Kendi kendime Sumin'in demeye çalıştıklarını düşünüp kıkırdadım, ışığı kapatıp yatağıma uzandım. Yarın yeni gün bizi bekliyordu.
...............................................................
Ertesi gün şirketin yine hiç tadı tuzu yoktu. BTS bugün de şirkette değildi, o yüzden kendi başımıza çalışıyorduk. Yoongi'yle ya da Jimin'le her ne kadar sorun yaşamış olsam da onları yokluğunda özlüyordum.
Sumin bu sefer yanında Yujin'le dans stüdyosuna provaya gitmişti. Ben de masa başında söz yazma derdindeydim. Ne kadar süre kıpırdamadan çalıştığımı hatırlamayarak kafamı önümdeki kağıtlardan kaldırdım ve ellerimi başımın üstünde gererek esnedim. FESTA'da söylemek için yazdığım şarkının yanında 3 şarkımız daha vardı artık. Belki zorlarsam bir mini albüm çıkaracak kadar şarkımız olabilirdi. Tek sorunumuz bu şarkıları Bang PD-nim'in onaylamasıydı.
Kendimi derin düşünce dünyamdan kurtararak tekrar önümdeki kağıtlara gömüldüm. Rap bölümüme gelmiştim, 3 satır bir şey yazdıktan sonra mırıldanarak rapi yapmaya çalıştım, beğenmediğim kısımları silip yeni bölümler ekledim ve tekrar söyledim.
Bir süre kendi kendime mırıldanırken boynum tutulmuştu, elimle boynumu ovuşturup kafamı kaldırdım. O anda birden yerimden sıçradım, masamın tam karşısında meraklı gözlerle Jin beni izliyordu. Elim kalbimin üstünde, bir süre sakinleşmeye çalıştım. Jin etkilenmiş bir yüz ifadesiyle kağıtları işaret etti,
"İyi gidiyordun, devam etsene." dedi.
"Jin!! Ödümü koparttın, ne zaman geldin?"
"Hımm..Sanırım bir iki dakika oldu..Yoksa üç dört mü? Bilemiyorum." dedi gülerek. Gözlerimi kısıp kızgınmış gibi yaptım.
"Bugün şirkete gelmeyeceğinizi sanıyordum." dedim.
"Namjoon'la ben geldik sadece. Onun stüdyoda işi vardı benim de canım sıkılmıştı." diye açıkladı. "Hem seni gördüm, iyi oldu." diyip gülümsedi.
Kalbim kanatlanıp uçmak üzereydi. İçimdeki bu tuhaf hissi anlatmam mümkün değildi. Yanaklarımdaki yangını söndürmek için ellerimin tersini yanaklarıma bastırdım. Gülümseyip bakışlarımı önümdeki kağıtlara çevirdim. O sırada merdivenlerden birinin sesi gelmişti, ikimiz de dönüp o tarafa baktığımızda köşeden Yujin çıktı. Büyük bir gürültüyle,
"Jin Oppa!" diye bağırarak yanımıza geldi. Neredeyse yere kapaklanacak kadar eğilip abartılı bir selam vererek Jin'e gülümsedi.
"Ben yeni stajyer Choi Yujin! Nihayet Bangtan'dan biriyle tanıştım, çok mutluyum oppa." diyip kocaman bir şekilde gülümsemeye devam etti. Jin de şaşkınlığını üstünden atamayarak tereddütle eğildi.
"Memnun oldum Yujin." Yujin yavaşça Jin'e doğru yaklaşıp konuştu,
"Oppa! En başından beri hayranınızdım ve şimdi de şirketinizde stajyerim ah~rüya gibi, emin olun çok çalışarak bu şirkete layık olacağım." dedi gözleri parlayarak. Jin ise birkaç adım geri gitti,
"Öyle mi? Umarım zorlanmazsın." diyip bir elini çalıştığım masanın üstüne koydu, rahatsız olmuştu. Bir şey yapmam gerektiğini düşündüm, o anda Jin'i kurtarmak için ona döndüm,
"Jin, sanırım Namjoon biraz önce seni arıyordu." diyip gözlerine imalı bir şekilde baktım. O da yapmaya çalıştığımı anlayıp hızlı bir şekilde kafasını salladı,
"Ah! Doğru. Tamam o zaman. Ben gidip bakayım." diyip selam verdikten bana dönüp göz kırptı ve asansörlerin olduğu yere doğru ilerledi.
Jin'in arkasından bakakalan Yujin birden bana dönüp "Gerçek hayatta ne kadar da yakışıklıymış. Değil mi unnie?" diye sordu.
"Yaaa.." dedim sahte bir gülümsemeyle, "Kesinlikle öyle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[✓] no story «book 1»
Fanfiction"Hey!" Mecburen durup bekledim. Yanıma geldiğinde Jin komik bir ifadeyle gülümsüyordu, "Sen yeni stajyer Hunja olmalısın." dedi. Kaşlarımı çattım ve sinirlenmemek için derin bir nefes aldım, "Adım Hunja değil, Hunji." dedim büyük bir bezginlikle...