Bölüm 49

194 16 4
                                    

Hunji'nin Bakış Açısı

Şemsiyemin altından yağmuru izliyordum. Yağmur damlaları da zaman gibi hızlıca geçip gidiyordu. Jungkook'un doğum gününden bu yana tam bir ay geçmişti. Bir aydır Jin'den ve de diğer üyelerden köşe bucak kaçıyordum. Gördüğümde yolumu değiştiriyordum, ama artık yorgundum.

Arkamı döndüm ve şirketin binasına girdikten sonra şemsiyemi kapattım. Telefonuma gelen mesajı duyunca elimi cebime attım ve telefonumu çıkarıp mesajı açtım. Jin'dendi,

"Konuşmak istiyorum."

O günden beri attığı 23. mesajdı bu. Diğerlerine yaptığım gibi sildim ve mesajı hiç almamış gibi yaparak telefonu cebime attım. Kendime söz vermiştim, kendim için değil Jin için, mesajlarına aramalarına asla cevap vermeyecektim. Jin de alışacaktı, alışmak zorundaydı.

Dans stüdyosuna girdiğimde kızlar çalışmaya çoktan başlamışlardı. Beni görünce durdular ve provalarına ara verip yere oturdular. Çalışmaktan kızaran yanaklarına bakıp kızdım,

"Bu kadar yüklenmeyin kendinize. İyice dinlenin öyle başlayalım." Nayoung yattığı yerden güldü,

"Bizi düşündüğün için teşekkürler liderim." Şirket bana lider olacağımı söyleyeli 3 hafta olmuştu ama hala alışıyordum. Her seferinde güldüğüm gibi yine güldüm. Sumin araya girdi,

"Alışmalısın artık. Her seferinde gülecek misin?"

"Evet.." dedim göz kırparak "..güleceğim."

Kızlar dinlendikten sonra kalktı. Bu sefer benim de katılımımla provalarımıza başlamıştık. 12 Kasım'da debut yapacaktık, bu yüzden de deli gibi çalışıyorduk. Başlık şarkımız pop-rock tarzında olduğu için zor olmasa da hızlı hareketler gerektiriyordu. Bunun için de ayrı emek harcıyorduk.

Çalışmamız bittikten sonra üzerimi değiştirdim ve ensemdeki terleri küçük havlumla kurulamaya başladım.

"Hemen yurda mı döneceksin?" diye sordu Sumin. Kafamı sallayarak reddettim,

"Hayır, kayıt stüdyosuna gitmem gerek Lee PD'yle biraz işim var."

"Anladım.." dedi Sumin dudaklarını büzerek, "..ben de bir şeyler yeriz diye düşünmüştüm."

"Sanırım bugün olmaz." diye karşılık verdim ama Sumin vazgeçmiyordu,

"İşini bitirene kadar beklesem?" diye sordu şirin bir ifadeyle. Gülümsedim ama bu yine mümkün değildi,

"Ne zaman biteceğini bilmiyorum. Beni bekleme. Eğer erken dönersem çıkarız olur mu?"

Sumin'in yanından ayrıldıktan sonra koridora çıktım ama daha bir adım atmadan telefonum çalmaya başlamıştı. Telefonumu aldım ve sinirle açtım,

"Sumin yeter!"

"Hunji?"

Ses Sumin'e ait değildi. Arayan Jin'di. Telefonu kapatmak için kulağımdan çekeceğim anda bağırdı,

"N'olur kapatma." Sadece iç çektim ve telefonu yeniden kulağıma götürdüm. Hiçbir şey söylemeyecektim.

"Bana bunu neden yaptığını biliyorum." dedi fısıldayarak.

Gözlerimi sıkıca kapattım ve bekledim. Sesi acıdan başka bir şey vermiyordu. Gözlerimi yeniden açtığımda kafamı hafifçe kaldırdım ve o anda donakaldım. Jin koridorun diğer ucunda elinde telefonla benimle konuşuyordu. Onu gördüğümü anladığında gülümsedi,

[✓] no story «book 1»Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin