1. Bölüm

24.3K 725 453
                                    

Başlama tarihini buraya atarsanız çok sevinirim ❤️❣️

Not: Bu kitap ilk kitabımdır, bu yüzden kalemi diğer kitaplarıma göre oldukça zayıftır ama bir şans vermenizi çok ama çok istiyorum. Olabildiğince düzeltmeye çalışacağım, meraklanmayın kurguda öyle değişiklikler olmayacaktır.❤️ 

İyi Okumalar...❤️

Mucizelere inanır mısınız? Ben mucizelere inanır mıydım... Emin değilim, bu hikaye başıma gelmeseydi diyeceğim şeyler belki daha farklı olurdu. Bu hikaye bittikten sonra... Mucizelerin olup olmadığını düşünmeye ne dersiniz?

Ormanın içindeki bu izbe kulübede vücudum korkuyla titriyor, böbrek üstü bezlerim iflas edercesine tek bir hormon salgılıyor ve beynime bir kelime iletiyordu. Tek kelime, bu kelime 'Kaç!' başka herhangi bir kelime değildi...

Rutubetten dolayı küflenmeye başlamış, kendini ormana teslim eden bu evin aynı zamanda tahta duvarları sarmaşıkları misafir etmişti... Konuşmaya başladığında yutkunarak korku dolu gözlerim mavi ruhsuz gözlerine takıldı. 

"Bana güvenmelisin, senin kendini keşfetmene izin vermelilerdi... Sana daimi hayatımda hizmet edeceğime dair söz veriyorum, karşı çıkma..." diyerek elini yüzüme yaklaştırdığında korkuyla gerilemiş, ayağım sert bir taşa çarparak vücudumun yeri boylamasına neden olmuştu.

Güvenmek mi demişti? Güven... Beş harf, iki heceden oluşan bu kelimenin bana ve ona ne kadar uzak olduğunu biliyor muydu? Güven tanımı bir kişiye kuşkusuz bağlanmaktı, ona bağlanmamı mı istiyordu? Dolan gözlerime lanet ederek ona baktım. 

Karşısındaki hırçın kızı cam mavisi göz bebeklerinin yaptığı yansımadan görebiliyordum. "Sana güvenmemi bekleme... (Başımı iki yana sallayarak) bir daha olmaz..." bana doğru yaklaştığında başımı iki yana sallayarak avucumu ona uzatarak 'Dur!' demek istemiş, o da bunu anlayarak durmuştu.

"Sana daim hayatım üzerine yemin ederim, tamam mı? Bitecek ve kendini yeni tertemiz güzel bir sayfa açacaksın." başımı delirmiş gibi iki yana sallarken korkuyla atan kalbimi sakinleştirmek istemiş, burkulan ayağımı es geçerek ayağa kalkmıştım. "Temiz? Güzel? Senin beni dönüştürmek istediğin şeyi bilmiyor muyum? Benim çok güzel bir hayatım vardı, mutluydum. Beni buna sürükleyen sendin!" dediğimde ağzımdan çıkan hıçkırığı alt dudağımı ısırarak susturmak istemiştim.

"Sana hiçbir şey yapmadım, bu senin içinde yaşayan bir şey!" diyerek bana sesini yükseltmiş, cam mavisi gözleri gittikçe saydamlaşmıştı. Kuruyan boğazımı ve vücudumu sakinleştirmek adına yutkunurken gözlerine bakmıştım. "Yıllardır hiçbir şey olmadı... On dokuz yıldır... Hiçbir şey." 

Bana derin bir nefes alarak bakarken saçlarını karıştırdı. "Hiçbir şey bilmiyorsun ve bu beni deli ediyor! Yaşayacaklarını düşünmek beni delirtiyor! Adının anlamı bile avcı kızken sen masum olduğunu ve sadece bu insan bünyen ile mi var olduğunu düşünüyorsun?" yüzüme eğilerek gözlerinin değişimini korkuyla izlemiş, ardından derin bir nefes alarak tekrar maviliğine kavuşturmuştu. "Fazla zamanımız yok, o kolyeyi boynundan çekmemi istemiyorsan eğer bu olacakları kabul et ve kolyeni kendin çıkar."

Alt dudağımdan ağzıma dolan kan tadıyla tüm hücrelerimin harekete geçtiğini hissedebiliyordum. Başımı iki yana sallayarak ona yalvarırmış gibi ellerini tuttum. "O halime dönmek istemiyorum, korkuyorum... Yapma bana bunu. Sana yalvarırım." 

Gözlerini kapatarak başını iki yana sallamış, soğuk ellerini çekerek kulübede tur atmıştı. "Anlamıyorum, neden? Atalente, o haline dönüştün! Karşında ırkımdan biri olduğu sürece o boktan kolye daha fazla seni koruyamayacak! Ellerine bak, saçlarına bak. Dişlerin zonklamıyor mu? Dudağından yükselen kanının kokusuna aç değil misin? Kendi kanına açlığın olacak kadar benliğinden uzaksın..." 

Melez |TAMAMLANDI|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin