Sabah telefonumun çalmasıyla uykumdan taviz vermeyerek açıp kulağıma götürdüm.
"Alo" uykulu sesime karşın Can'ın sesi gayet enerjik geliyordu.
"Günaydın sevgilim. Bugün annemle tanışacaksın heyecan var mı?"
Sanki can beni görüyormuşcasına kafamı aşağı yukarı salladım. Çok uykum vardı sabaha kadar heyecandan uyuyamamış, stresten neredeyse bir paket sigara bitirmiştim.
"Sera. Ordamısın güzelim"
"Hı hı"
"Heyecanlımısın peki"
"Hı hı"
"Bütün gece uyumadın değil mi sen?"
"Hı hı"
Vee daha fazla dayanamayıp kendimi uykuya teslim ettim.Hiiii!!! Bugün can'ın annesiyle tanışacaktım. Hala açık olan telefondan can'ın gülme sesini duyduğumda iyice çirkefleşip can'a bir güzel saydırdıktan sonra kalkıp anneme kahvaltısını hazırladım. Nereye gittiğimi sorsada onu geçiştirip hemen hazırlanmaya başladım. Ne giyecektim ki ben. Dolabımın karşısında bağdaş kurup otururken ağzımdan o sihirli sözcükler döküldü."Giyecek hiç bir şeyim yok!!" Zor da olsa sonunda ne giyeceğime karar verip banyoya koştum. Yaklaşık yarım saatlik bir duştan sonra üzerimi giyinip saçlarımı yaptım. Aynadaki görüntüm güzel gibi duruyordu.
Hazır olduğumda son kez aynaya bakıp evden çıktım. Asansöre binince telefonumdan can'ı aradım. Ilk çalışta açmıştı. Bu huyunu çok seviyordum.
"Hazır mısın güzelim?"
"Evet şimdi çıktım binadan"
"Bekle iki dakkaya yanındayım."
Telefonu kapatıp can'ı beklemeye başladım. Stresten ayağımın altındaki taşla oynuyordum. Kafamı kaldırdığımda can gülümseyerek yanıma geldi ve bana sarıldı. Kokusu burnuma dolarken bütün stresim uçup gitmişti. Biraz daha sarıldığımda ayrılıp elimi tuttu. Etrafı kolaçan ettikten sonra kimsenin olmayışı işime gelmişti. Yavaş adımlarla canlara giderken bedenimi tekrardan heyecan sarmaya başlamıştı. Sonunda evlerinin önüne geldiğimizde derin bir iç çekip zile ben bastım. Korkunun ecele faydası yoktu. Kapıyı sarı saçlı orta yaşlarda can'ın annesi olduğunu düşündüğüm sevecen bir kadın açtı. Bizi görünce gülümseyip hoşgeldiniz dedi ve içeriye girmemiz için kenara çekildi. Ev terliklerini giyip can'ın annesine sarıldım. Ictenlikle sarılışıma karşılık verirken ondan ayrılıp kendimi tanıttım.
"Merhaba ben sera"
"Biliyorum seracım can senden çok bahsetti. Bende Dünya."
"Ne kadar güzel bir isminiz varmış."
"Aramızdaki mesafeyi kapatalım seracım bana Dünya teyze diyebilirsin."
Karşılığında gülümseyip can'a baktım. Hayranlıkla bizi izliyordu. Dünya teyze bize gülümseyip mutfağa geçince bizde oturma odasına geçtik. Kısa bir süre sonra Dünya teyze elinde çay tepsisi ile gelince gelinliğimi konuşturma sırası gelmişti. Aslında iyi bir kadına benziyordu ama şimdiden artı puanları toplamakta yarar vardı.
"Ne zahmet ettin Dünya teyze hiç gerek yoktu."
"Ne zahmeti kızım oğlum evine ilk defa bir kız arkadaşını getirmiş olur mu öyle şey?"
"Peki o zaman ben sana yardım edeyim."
Dünya teyze her ne kadar itiraz etse de sehpaları yerleştirdikten sonra Dünya teyzenin bize hazırlamış olduğu ikramlıkları da alıp yerime geçtim.
"Ee sera kızım annen nasıl iyidir inşallah"
"Saol Dünya teyze iyi nolsun. Sen nasılsın"
"Bende iyiyim kızım saol. Can senden çok bahsetti. Gerçekten anlattığı kadar varmışsın."
Söyledikleri karşısında kızaran yanaklarımı saklamak için kafamı eğdim.
"Anne utandırma kızı"
Can'a öldürücü bakışlarımdan atarken Dünya teyzenin hazırladığı kurbiyenin tadına baktım. Çok lezzetliydi.
"Ellerine sağlık Dünya teyze çok güzel olmuş. "
"Afiyet olsun kızım."
Ortamın sessizliğini Dünya teyzenin sorusu bozdu.
"Biraz kendinden bahsetmek ister misin kızım?"
"Anne!"Can kulağıma eğilip " kendini anlatmak zorunda hissetme." Dedi. Kafamı olumsuz anlamda sallayıp "sorun yok" dedim ve karşımda merakla bize bakan Dünya teyzeye dönüp anlatmaya başladım.
"Babam sekiz sene önce vefat etti. Üç abim var ama şuan şehir dışında çalışıyorlar. Annem.."
Biraz duraksayınca bunun benim için zor olduğunu anlayan can tekrar "anlatmak istemiyorsan kendini sıkma" dedi. Kafamı sorun yok anlamında sallayıp devam ettim.
" Annem yürüyemiyor. Ben doğduğumdan beri. Ona ben bakıyorum. Yemek, temizlik felan."
"Ablan felan yokmu kızım senin için zor olmuyor mu?"
"Bir tane ablam var ama evli. Tabiki zorlukları var ama üstesinden gelmeye çalışıyorum."
Gözlerim dolduğunda daha fazla anlatamayacağımı anladım. Ne zaman aile konularına girsem istemsizce gerilip duygusallaşıyordum. Zaten ailem dışında çok kişi bilmiyordu. Can ile bu konuyu konuşmamıştık. Daha fazla kendimi tutmaya gücüm yoktu. Güçlükle lavaboyu sorup ilerlemeye başladım. Yüzüme bir kaç defa su çarptıktan sonra kendime gelebilmiştim. Toparlanıp salona gectim. Can "iyi misin?" diye sorunca gülümseyip "iyiyim merak etmeyin" dedim ve yerime oturdum. Biraz daha sohpet ettikten sonra kalkma zamanı gelmişti. Dünya teyzeye sarılıp herşey için teşekkür ettikten sonra canla beraber çıktık. Yüzü asık gibiydi. Sanırım morali bozulmuştu. Elini güven verircesine sıkıp "her zamanki yerimize gidelim mi " dedim. O da onaylayınca parka doğru yürüdük. Bakkaldan sigara alıp her geldiğimizde oturduğumuz yere geçtik. Paketten bir sigara alıp içmeye başladım. Can dikkatle bana bakıyordu. Sanki birşey söylemek istiyor ama söyleyemiyor gibiydi. Ama ben ne olduğunu anlamıştım. Rahat konuşuruz diye de buraya getirmiştim. Sigaramdan bir duman daha çekip ciğerlerime yolladığımda tüm cesaretimi toplayıp can'a herşeyi en baştan anlatmaya başladım.
"Annem beni doğurduktan sonra ayakları kötüleşmiş. Yürüyememeye başlamış. Babama her seferinde hastaneye görür demiş ama babam onun yalan söylediğini düşünüp götürmemiş. Gün geçtikçe annem daha da kötüleşmiş. Babam farkına vardığında her şey için çok geçti. Annem iyileşemiyecekti. "
Can dikkatle beni dinliyordu. Sigaramdan bir nefes daha çekip devam ettim.
"Annem yürüyemeyince babam teselliyi en üst komşumuzun kollarında buldu. Annem çok sonradan farkettiğinde babama engel olmaya çalıştı ama her seferinde şiddet gördü. Babam bizi umursamadan annemi dövüyordu. Abimler karşı çıkınca onları bıçakla kovalayıp evden kovdu. Ben ve yunus abim daha küçüktük. Diğer abimlerde gidince babam iyice sapıttı. Annemi daha çok dövmeye başladı. Diğer yandan da o kadından cinsel yolla hastalık bulaşmasın diye ilaçlar içiyordu. Ağır gelince üç kez kalp krizi geçirdi. Ve en son vefat etti. Babamdan sonra aileside bize sırtını döndü. Biraz kendimizi toparlamışken senin bilmediğin bir tane daha abim var kerem. Ablamın düğününden iki gün önce onu dövüp altınlarını zorla alıp kaçtı gitti. Borçlarımızı ödemek için üç abimde çalışmaya şehir dışına gitti."
Konuşmam bitince can parmaklarıyla ne zaman aktığını bilmediğim gözyaşlarımı siliyordu.
"Ağlama seram içimi yakıyorsun. Senin tek damlana ölürüm hatunum."
Can'a sıkıca sarılıp kokusunu içime çektim. Biz halâ sarılırken donmuş vaziyette karşımdakine bakıyordum. Onun burda ne işi vardı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIZI
Teen Fiction"Sera" "Efendim" "Biz evlensek ya. Her akşam gördüğüm son, her sabah gördüğüm ilk yüz seninki olsun. Sana sarılarak uyuyup uyanayım. Hı olmaz mı?"