Can'ın söyledikleri sinirimi tepeme çıkarmıştı. Sonunda ona cevap vermeyip çantamı sıranın üstüne,kafamı da çantamın üstüne koyup uyumaya başladım. Sonunda bugünü gazi olarak tamamlamış eve gelebilmiştim. Biraz dinlendikten sonra ev işlerini yapmaya başladım. Annem yürüyemediği için evin bütün işlerini ben yapıyordum. Sonunda temizlik bitince hemen mutfağa gidip yemek yapmaya başladım. Bazen o kadar yoruluyordum ki yemek yedikten sonra gözkapaklarım kendiliğinden kapanıyordu ama yapacak başka bişey yoktu bu benim bu dünyadaki imtihanımdı. Annemle yemek yedikten sonra hemen odama geçtim ve kitabımı okumaya başladım. Yaklaşık bir saat kadar kitap okuduktan sonra alarmı kurup uykuya daldım.
.....
Yine tüm afet-i devran halimle uyanıp okula hazırlanmaya başlamıştım ki annemin beni çağırdığını duydum. Annemin kahvaltısını felan hallettikten sonra servisi beklemeye başladım. Kulaklığmı takıp en sevdiğim müziği dinlerken kendimi hayal kurarken buldum. Nedensizce şarkı dinlediğim zamanlarda hayal kuruyordum gerçekleşmeyeceğini bile bile.
....
Sınıfa geldiğimde sırama doğru ilerlemeye başlamıştım ki sıramda yayılan can'ı gördüm. Bana 32 diş sırıtarak bakıyordu. Bu haline gözlerimi devirip ilerledim ama duvar kenarına oturmuştu. "Çekilir misin yerime geçicem" dedim sıkıntıyla. Bana yine sırıtmaya başladı ve " unutuyosun galiba seracım burası ikimizin sırası" dedi. Benim kan beyne sıçradı tabi. Daha kargalar bokunu yemeden okula geliyorum bide uğraştığım şeye bak ya. Gözümü bir iki saniye kapatıp derin bir nefes aldım. Biraz olsun sakinleşince " bak seninle uğraşamicam eğer benle oturmaya çok meraklıysan duvar kenarına her zaman ben otururum anladın mı " dedim tek kaşımı kaldırarak. Bana bakıp başını salladı ve geçmem için kenara çekildi. Hah şöyle adam ol. İç sesime bir selam çakıp yerime geçtim ve bu eziyetin bitmesini bekledim. Aslında derslerim fena değildi ama sevmiyordum işte.
Yaklaşık beş dakika sonra hoca derse girdi ve anlatmaya başladı. Tabi ben kafamı en fazla on dakka dik tutabilmiştim sonrası ise derin bir uyku.
Kolumun hunharca dürtülmesiyle çok güzel uykumdan beni uyandıran kişiye sövmek için başımı kaldırdığımda beni uyandıran kişinin ingilizce hocası olduğunu gördüm bana sinirli bir şekilde bakarken dudaklarımı ısırdım"afedersiniz hocam " dedim hoca başını salladı ve dersi anlatmaya devam etti. Yaklaşık 20 dakika sonra zil çalmıştı. Hemen kantine inip kendime simit ve çay alıp bahçeye çıktım. Banklardan birine oturup telefonumla uğraşmaya başlamıştım ki karşıdan bana doğru gelen can'ı gördüm. Ya sabır bu çocuk benden ne istiyordu ki. Can karşıma oturdu ve beni izlemeye başladı bense boş boş bakmakla yetindim. Tam kalkıp gidiyordum ki can kolumu tuttu ve ona dönmemi sağladı. " bırak kolumu napıyosun" dedim sinirle. "Neden böylesin" " nasılım" dedim şaşırmıştım ne demek istiyordu ki "böyle işte soğuk." "Soğuk felan değilim ben " dedim. " öylesin. Seninle arkadaş olmaya çalışıyorum" " bir arkadaşa ihtiyacım yok" dedim ve sinirle sınıfa çıkmaya başladım. Can arkamdan sessizce geliyordu. Sırama oturdum ve hocayı beklemeye başladım. Hocada gelince kendimi dersi dinlemeye zorladım ama can'ın söyledikleri aklımdan çıkmıyordu. Ben aslında böyle biri değildim lise ikinci sınıfta çok sevdiğim arkadaşım kardeşim dediğim biri vardı ama ailesi onu okuldan çıkarınca kendimi dış dünyadan soyutlamıştım. O zamandan beri hiç arkadaşım olmasına müsade etmemiştim eğer bir arkadaşım olursa ona ihanet edeceğimi düşünüyordum.
...Nihayet okul bitmiş eve kavuşmuştum. Hemen üzerimi değiştirip eşofmanlarımı giydim ve kendimi müzik listeme teslim ettim bu beni cidden sakinleştiriyordu. Kendimle başbaşa kalınca genelde hayatı sorguluyordum. Başımdan gerçekten çok zor olaylar geçmişti ve yaşadıklarım beni hissizleştirmişti. Dışarıdan bakan birisi beni soğuk biri olarak tanimlayabilirdi ama aslında maskemin altında çok kırılgan birisi yatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIZI
Teen Fiction"Sera" "Efendim" "Biz evlensek ya. Her akşam gördüğüm son, her sabah gördüğüm ilk yüz seninki olsun. Sana sarılarak uyuyup uyanayım. Hı olmaz mı?"