Böyle birşey olamazdı inanmıyordum. Birden karşımda duran doktorun yakasına yapıştım.
"Ölemez lan! Kurtar onu. Ölemez!!"
Ne zaman geldiğini görmediğim babam ve annem beni kendilerine çekerken ellerim çaresizce iki yanıma düşmüştü. Anneme sarılıp herşeyin kötü bir kabus olmasını diledim.
"Anne nolur ölmesin. Ben onsuz ne yaparım söyle beni bırakmasın yalvarırım bırakmasın beni"
Annemin kollarında ağlarken ameliyathaneden bir hemşire koşarak gelip doktoru çağırmıştı.
"Doktor bey hastanın nabzı normale döndü. "
Doktor koşarak içeriye girerken gözyaşlarım bu defa mutluluktan akıyordu. Teker teker herkese sarıldıktan sonra binlerce kez şükrettim. Beni bırakmamıştı.
Yarım saatin ardından Sera'mı çıkarıp normal odaya almışlardı. Başına küçük bir öpücük kondurup doktorunun yanına gittim.
"Durumu nasıl doktor?"
"Sen yakınısın sanırım."
"O benim herşeyim. Kadınım, dünüm, bugünüm, yarınım. Şimdi söyle durumu nasıl?"
"Bak delikanlı; Sera çok güçlü bir kız kurşun kalbinin altına denk gelmiş. Çıkarmak için çok uğraştık. Tıp hayatımda ilk defa böyle bir durumla karşılaştım. Ben bitti derken tekrar yaşama tutundu. Durumu şimdilik stabil durumda uyutuyoruz."
Doktorun odasından çıkıp Sera'mın yanına gittim. Herkes bir açıklama bekliyordu bütün olanları anlattığımda hepsi bir tarafa çökmüş ağlıyordu. Gözlerimi silip sigara içmek için bahçeye çıkacağım sırada polisler ifademizi almaya gelmişti. Poyraz ve Emine'den sonra bende ifademi verdikten sonra bahçeye çıktım. Derin bir nefes aldıktan sonra tekrar tekrar Allah'a şükrediyordum. Biten sigaramı söndürüp tekrar Sera'mın yanına geçmiştim. Saat gecenin birine geliyordu anne ve babamı eve gönderdikten sonra ablasına da çok dil dökmüştüm. Küçük bir çocuğu vardı onun yanında olması gerekiyordu. Uzun uğraşlar sonucu herkesi göndermiştim. Sera'mın başına ufak bir öpücük kondurup hemen yanındaki koltuğa geçtim. O kadar masum uyuyordu ki bakmaya kıyamıyordum. Abilerine tabiki haber vermiştik bundan sonra ne olurdu tahmin edemiyordum. Karşımdaki güzelliği üzmek isteyeceğim son şey bile değildi.
Sabaha karşı Sera'nın abilerinin gelmesiyle ayağa kalktım. Sera'yı öptükten sonra benimle konuşmak için işaret etmişti. Kafamı sallayıp peşinden bahçeye çıktım. Çıkar çıkmaz yediğim yumrukla yere düşmüştüm. Üzerime çıkıp ardı ardına yumruk attıktan sonra ağzımda biriken kanı yere tükürdüm. Adının Efe olduğunu düşündüğüm abisi onu üzerimden çekip parmağını bana doğru salladı.
"Ondan uzak duracaksın! Senin geldiğini bilmeyecek!"
Hırsla bana kısaca öl diyen adama baktım. Asla vazgeçmek gibi bir niyetim yoktu.
"Onu seviyorum. Bırakmaya niyetim yok!"
Bir kez daha karnıma tekme attıktan sonra "bırakacaksın diyorsam dinleyeceksin!" Diyip hastaneye geçmişlerdi. Nefesim biraz olsun normale dönünce yüzümü bana doğru koşan Emine'ye çevirdim.
"Can! Iyi misin kim yaptı?"
"Ben iyiyim git Sera'nın abileriyle konuş ben onu bırakmam."
Kafasını sallayıp hızla hastaneye girerken yerden kalkıp yanımdaki banka oturdum.
Emine'den;
Can'ı orda bırakıp hızla hastaneye girdim. Sera'nın odasına girdiğimde abileri başındaydı.
"Şey merhaba ben Sera'nın arkadaşıyım. Özür dilerim hepsi benim yüzümden oldu."
"Gel otur bacım. Sera senden bahsetmişti. Bana bütün olanları anlat. "
Herşeyi en başından anlattığımda sinirlenmişlerdi.
"Senin bir suçun yok. Bizim için Sera neyse sende öylesin. Kendini suçlama. Bu arada dışarıdaki serseri kardeşimizden uzak duracak. Sera uyandığı zaman ona geldiğini söylemeyeceksiniz. Bende senin bir abinim artık. Ayrıca anneni de yarın buraya getirtiyorum Sera'ya da göz kulak olur."
Tam itiraz etmek için ağzımı açmıştım ki bir bakışıyla susmak zorunda kalmıştım.
"Tamam Efe abi."
"Şimdi git şu dışardakiyle konuş kardeşimin peşini bıraksın. "
Kafamı sallayıp aşağı Can'ın yanına gittim. Başını eğmiş öylece oturuyordu. Beni görünce ayaklanmıştı tekrar yerine oturtup herşeyi anlattım.
"Bak Emine ben ondan vazgeçmem bunu aklına sok. Uzak kalamam, yapamam, olmaz."
"Sera için yapman gerekiyo ama yoksa abileri onu burdan götürecekmiş."
Can çaresizce omuzlarını düşürmüş için için ağlıyordu. Yaralarına halâ pansuman yapmamıştı. Zor da olsa ikna edip yaptırmayı başarmıştım.
Efe ve Yunus abi benim dışımda kimseyi kabul etmedikleri için Dünya teyzeler de gelemiyordu. Poyraz'ı orda durmaya zor ikna etmiştim. Can ise hastanenin bahçesinde nöbet tutuyordu. Sera'nın ablası Sevda ablanın da küçük bir kızı olduğu için çok fazla burda duramıyordu. Annem ise bu akşam gelecekti. Onlara minettardım. Bizi evlerine almışlardı. Hemde bütün suç benimken. Kendimi affedemiyordum. Can her dakika Sera'nın fotoğrafını istiyordu. Çaktırmadan çekmek de zor oluyordu. Yunus abinin acil gitmesi gerektiği için tekrar şehir dışına çıkmıştı. Efe abi Sera iyileşene kadar burada kalacaktı.
Efe abi doktorun yanına gitmek için çıktığında bu anı fırsat bilip Can'a mesaj attım. Kısa bir sürede geldiğinde yalnız bırakmak için dışarı çıktım.Can
Halâ aynı bankta oturmuş Emine'den istediğim kadınımın fotoğraflarına bakıyordum. Emine'nin mesajıyla koşar adım hastaneye girdim. Sera'mın yanına geldiğimde Emine dışarı çıkmıştı. Uzun uzun sevdiğimin yüzüne baktım. Ben bu güzellikten nasıl vazgeçerdim? Asla ondan gitmeyecektim. Söz vermiştim ona. Dudağına yaklaşıp minik bir öpücük kondurdum. Emine'nin uyarısıyla son kez sevdiğime bakıp çıktım.
Iki gündür takıldığım banka tekrar geçerken cebimden sigara çıkartıp yaktım. Bugün uyutmak için verdikleri ilacı bırakmışlardı.Gerisi Sera'ma kalmıştı. Ben inanıyordum çok güçlüydü bunu da atlatacaktı.
Telefondan tekrar Sera'mın fotoğrafını açtığımda gülümseyerek bakıyordum. Bu fotoğrafı çok seviyordu. En önemlisi gülümsüyordu. Sırf o gülüyor diye bende gülümsüyordum.Ben fotoğrafa dalmış giderken Emine'nin aramasıyla hemen açtım.
"Uyandı! Can Sera uyandı."
Allah'ım sana şükürler olsun. Senden vazgeçmeye niyetim güzel kadınım. Seni çok seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIZI
Teen Fiction"Sera" "Efendim" "Biz evlensek ya. Her akşam gördüğüm son, her sabah gördüğüm ilk yüz seninki olsun. Sana sarılarak uyuyup uyanayım. Hı olmaz mı?"