yalvarırım ölme!

100 3 0
                                    

Korkarak kapıyı kapamaya çalışmıştım ama başarılı olduğum pek söylenemezdi. Birden belinden silahı çıkarıp en yakınında olan beni kendine çekmiş, silahı kafama dayamıştı. Korku dolu gözlerle Can'a bakıyordum. Can öne doğru bir hamle yaptığı sırada Emine'nin abisi boynumdaki kolunu daha da sıkılaştırınca geri çekilmek zorunda kalmıştı. Ayağıyla dış kapıyı kapatıp beni kendisiyle birlikte salona doğru sürüklerken Canlara da emirler yağdırıyordu.

"Eğer kıza birşey olmasını istemiyorsanız ters bir hareket yapmayın! Geçin oturun şuraya!"

Herkes koltuğa otururken Can'ın gözü bendeydi. Korkudan gözlerimden yaşlar geliyordu. Emine ise gözünde yaşlarla yalvarırcasına abisine bakıyordu.

"Abi onların bir suçu yok. Nolur bırak onları."

"Sus! Konuşma! "

O kadar çok bağırmıştı ki bu irkilmeme neden olmuştu. Silahın namlusunu kafamdaki baskıyı artırırken tek düşüncem Candı. Ona birşey olursa yaşayamazdım. Ama eğer ben ölürsem gördüğüm son yüzün onun olmasını istiyordum.bu yüzden gözlerimi ondan çekmiyordum.

"Acaba önce hanginizi gebetsem?"

Namluyu başımdan çekip teker teker herkese doğrulttuktan sonra Emine'ye gelince durdu.

"Seni öldüremem canım kardeşim. Hepsinin öldüğünü gördükten sonra gebertmeyi düşünüyorum çünkü."

Sadistçe bir kahkaha atıp silahı tekrar başıma dayadı. Gözlerimden yaşlar akmaya devam ederken Can güçlü durmaya çalışıyordu. Gözlerimi yumup bunun bir kabus olmasını diledim. Ama ne yazık ki bütün bunlar gerçekti. Başımdaki baskı azalınca yumduğum gözlerimi açtım. Silahı Can'a doğrultmuştu. 

"İmdat!"

Ben bağırınca silahı tekrardan kafama bastırıp diğer eliyle saçımı çekmişti.

"Eğer ona bir zarar verirsen o silahı senin götüne sokarım!"

Can'ın söyledikleriyle küçük bir kahkaha atıp saçımı daha çok çekmişti. Canım acıyordu ama belli etmemeye çalışıyordum.

"Senin derdin benimle Özgür! Onları bırak!"

Adının Özgür olduğunu öğrendiğim psikopat Poyraz'ın bacağına sıkınca çığlık atmıştım.

"Poyraz!
Senin amacın ne abi? Bak benim kardeşin."

Özgür psikopatça bir gülüşten sonra birden ciddileşmişti.

"Ne kardeşinden bahsediyosun sen? Çok sevgili anneciğin anlatmadı sanırım. Dur ben anlatayım canım kardeşim. Benim annem öldü. Ben daha on yaşımdayken senin annen kimbilir hangi piçten peydahladığı çocukla babama geldi. Yani senin anlayacağın ben senin abin felan değilim. Senin yüzünden iş ortaklığım bitti. Senin yüzünden battım lan ben!"

Şok olmuş bir şekilde Emine'ye bakıyordum. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Özgür'ün biraz olsun gevşemiş ellerinden cesaret alarak kolunu ısırmıştım. Can Özgür'ün diğer koluna vurup silahı düşürmeye çalışırken odanın içini silah sesi doldurmuştu.
Göğsüm sıkışırken bedenim daha fazla dayanamayıp yere çökmüştü. polislerin sren sesleri heryerde yankılanırken Özgür küfürler yağdırarak kaçmıştı. Can yanıma çöküp başımı dizlerine koymuştu.

"Sera'm güzelim aç gözlerini bitanem"

Gözlerimi açık tutmakta zorlanıyordum. Son bir gayret açmayı başardığımda herkes ağlıyordu.

"C-can?"

"Söyle güzelim. Söyle yârim."

"S-seni s-sev iyorum."

Sesim çok güçsüz çıkıyordu. Kalkıp sarılmak öpmek istiyordum ama canım çok acıyordu. Yeryer yavaş yavaş kararırken kulağıma dolan son ses sevdiğimin sesiydi.

"Yalvarırım ölme Sera'm."

Can'dan..

Kollarımın arasında yığılıp kalan sevdiğim kadını kucaklayıp evden çıkmıştım. Eğer ona birşey olursa ben dayanamazdım. O şerefsizi elime geçirirsem yaptıklarının hesabını tek tek ödetecektim. Hızla binadan çıkıp bağırmaya başladım.

"Yardım edin lan! Ambulans çağırın, çabuk!!"

Sesimi duyanlar ambulansa haber verirken herkes başıma toplanmıştı. Benimse aklımda olan tek şey sevdiğim kadındı. Yere çöküp Sera'mın yüzünü avuçlarımın arasına aldım.

"Dayan sevgilim kurtarıcam seni. Dayan güzelim."

Kısa süre sonra ambulans sesleri gelirken Sera'mı sedyeye yatırmıştım. Bende yanına geçerken bir an olsun elini bırakmıyordum. Benim güzel yüzlü kadınım iyi olacaktı.

"Nabız alamıyorum."

Ne diyordu bunlar nasıl nabız alamıyorum? Sera'm kurtulacaktı. Sinirle bağırdım.

"Çabuk birşeyler yapın o ölmeyecek!"

Kalp masajı yapıyorlardı ama nafileydi. Dudakları mosmor olmuştu. Aklıma onu öptüğüm zaman utanıp yüzünü göğsüme saklaması gelmişti. Aklıma gelen şeyle hemşireyi ittirip Sera'mın dudağını öptüm. Geri çekildiğimde kalbi atmaya başlamıştı.  Binlerce kez şükretmiştim. Kalbinin her atşında şükrediyordum.
Sonunda hastaneye geldiğimizde ameliyathanenin kapısına kadar elini bırakmamıştım.

"Beyefendi buraya giremezsiniz lütfen dışarda bekleyin."

Olduğum yerde duvar dibine çökerken tükendiğimi hissediyordum. Onsuz nefes alamıyordum. Hayatıma o kadar işlemişti ki her anım onunla olsun istiyordum. Ilk görüşte aşık olmuştum ben güzel kadınıma. Lise birinci sınıfta kantindeyken görmüştüm. Etrafına o kadar umursamaz bakıyordu ki. ben onun gözlerine baktığımda anlamıştım hayatımın kadını olacağını. Sonra onu takip etmeye başlamıştım. Konuşmaya çalıştıkça tersliyordu. Hoşuma gidiyordu ama beni terslemesi. Bir gün yine binasının önünde bekliyordum. Evini öğrenmiştim. Bir dakika bile olsa görmeden yapamıyordum. Servisçisiyle bile kanka olmuştum sabahları onu beklerken. Binadan tüm güzelliğiyle Sera ve yeğeni çıkmıştı. Birden o umursamaz kız yok olmuş yerine çocukla çocuk olan bir Sera gelmişti. Tam üç yıl bıkmadan usanmadan sevmiştim onu. Son çare olarak sınıf öğretmenine yalvarmam sonucu Sera'nın yanına oturmuştum. Çok geç kazanmıştım onu erken kaybedemezdim.
Aradan tam iki saat geçmiş ama Sera'm çıkmamıştı. Poyraz'ın bacağındaki kuruşunu çıkarmışlar ayağını alçıya almışlardı. Sera'nın ablasına da haber vermiştik perişan halde oturuyordu.
Ameliyathanenin kapısı sonunda açıldığında hemen kalkıp doktorun yanına geçtim.

"Seram'ın durumu nasıl? "

Doktor kafasını eğip iki yana sallayınca dünyam başıma yıkılmıştı.

"SERA'M!!!"

SIZI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin