"çok güzel oldun Sera."
Emine'nin hayranlıkla bana baktığını görünce ona samimi bir gülümseme göndermiştim. Sabah kuaförde hazırlanıp eve geçmiştik. Bugün Can beni defalarca aramış geleceğini söylemişti ama ben kabul etmemiştim. Ablam ve yengemde hayran dolu sözlerini söylemekten çekinmiyorlardı. Bugün sevdiğim adamla evleniyordum. Yıllar önce, lisedeyken bana evleneceğimi söyleseler heralde kahkalarla gülerdim. Bir çok şey atlatmış ama en sonunda mutluluğa kavuşmamıza sadece bir adım kalmıştı.
Aynadaki görüntüme tekrar bakarken gelinliğimin çok güzel olduğunu bir kez daha anlamıştım. Belimi çepeçevre saran, balık model sade ve şık bir gelinlikti. Yer yer transparan detayları olan gelinliğimin derin bir sırt dekoltesi mevcuttu.Kapının tıklatılmasıyla içeriye Dünya teyze girmişti. Bana hayran dolu gözlerle bakan ve artık annemin yerine koymuş olduğum kadına minnettardım. Hiçbir zaman desteğini bizden esirgememişti. Ellerimi avuçlarının içine alıp dolu gözlerle bana bakan Dünya annem sonrasında çantasından çıkardığı kadife bir kutuyu açıp inciden yapılmış zarif bir kolyeyi bana takmıştı. Ona teşekkür edip sarılmamın ardından kapı tekrar tıklatılmış ve içeriye yakışıklı abilerim girmişti. Onları görür görmez gözlerim dolmaya başlamıştı. Efe abim elindeki kırmızı kuşağı bağlamak için yanıma gelince ağlamamak için kendini zor tuttuğunu görmüştüm. Sonunda kuşağı bağlamayı bitirince elini öpmüş ve ona sıkıca sarılmıştım. Babamın yokluğunu hiç bir zaman hissettirmemeye çalışmışlardı. Halit ve Yunus abiminde elini öptükten sonra onlara da sarılmıştım. Herkesin gözleri dolmuş, ağlamamak için kendilerini tutuyorlardı. Ablam ve yengelerime de sarıldıktan sonra büyük olan abim Efe'nin koluna girmiş beni bekleyen Can'ın yanına doğru gitmeye başlamıştık. Aşağıya indiğimizde Can beni görür görmez hayran dolu bakışlarını üzerimden çekmemiş, dolan gözlerini ona aşkla bakan gözlerime sabitlemişti.davul susmuş ve dua okunmaya başlanmıştı. Edilen dualara içtenlikle aminlerimizi sunduktan sonra abim beni sevdiğim adama teslim etmişti. Davul ve zurna eşliğinde bizi bekleyen üstü açık, mükemmel bir şekilde süslenmiş gelin arabasına binip düğünün yapılacağı mekana gitmeye başlamıştık. Yol boyunca Can elimi bir an bile bırakmamıştı. Sonunda geldiğimizde herkes davetlilerin yanına giderken bizi de gelin odasına almışlardı. Bugün ilk defa yalnız kaldığım Can'dan aşk dolu bakışlarımı çekmiyordum.
"Sera'm. Kadınım. Herşeyim. Çok güzelsin ve biraz sonra resmen karım olacaksın. Dünyadaki en mutlu erkek ben olabilirim şuan."
"dünyanın en mutlu kadını da benim o zaman. Çünkü senin gibi mükemmel bir adamla evleniyorum."
Dudağına tüy hafifliğinde bir öpücük kondurup geri çekildim. Bu sırada içeriye mahcup bir şekilde giren bir çalışan bizim çıkma vaktimizin geldiğini söylemiş hemen ardından odayı terketmişti. Can'ın koluna girmemle heyecanım bin kat artmış ve yavaş adımlarla konuklarımızın olduğu yere doğru yürümeye başlamıştık. Papatyalarla ve kır çiçekleriyle dolu yolda yürürken herkes hayranlıkla bize bakıyor ve alkış tutuyorlardı. Nikah masasına geldiğimizde Can'ın kolundan çıkıp sımsıkı elini tutmuştum. Benim şahidim Emine, Can'ın şahidi ise tabiki Poyrazdı.
"gençlerimiz evlenmek maksadıyla belediyemize başvurmuş ve evlenmelerinde hiç bir sakınca bulunmamıştır."
Nikah memurunun konuşmasıyla kalbim yerinden fırlayacak gibi atmaya başlamıştı.
"siz Salih oğlu Can Aslan. İsmail kızı Sera Kaya'yı karılığa kabul ediyor musunuz?"
"Evettt"
Can'ın güçlü bir şekilde evet demesiyle herkes alkışlamaya başlamıştı.
"siz İsmail kızı Sera Kaya. Salih oğlu Can Arslan'ı kocalığa kabul ediyor musunuz?"
Bakışlarımı Can'dan çekip, dolu gözlerle bana bakan abilerim, ablam, Emine'nin üstünde gezdirdim. Herkes çok mutlu görünüyordu. Tekrar yanımda beni bekleyen ve birazdan eşim olacak sevdiğim adama çevirdim. Daha fazla onu bekletmeyip mutlu bir şekilde evet cevabını vermiştim.
"bende sizi karı koca ilan ediyorum. Gelini öpebilirsiniz"
"bende bunu ne zaman diyeceksiniz diye bekliyordum."
Herkes Can'ın bu haline kahkaha atarken bende onlara katılmıştım.
Evlilik cüzdanını almamla birlikte Can'ın ayağına basmıştım. Gülümseyip alnıma sıcak bir öpücük kondurduktan sonra alkış tufanı kopmuştu. Çalan romantik dans müziğiyle birlikte ilk dansımızı yapmak üzere alana doğru adımlamıştık."Karım?"
"Kocam?"
"Bundan sonra tek bir anım bile sensiz geçmeyecek."
Dudağıma küçük ama tutkulu bir öpücük bahşeden kocam, bana bu gecenin sinyallerini veriyordu.
Birden şarkının değişmesi ve erik dalının çalmasıyla herkes alana doğru gelmiş ve oynamaya başlamıştı. Ama bu müzikleri biz seçmemiştik ki. Şaşkın bir halde bize sırıtarak bakan Poyraz'ı görünce bu işin onun başının altından çıktığını anlamamız uzun sürmemişti.
"oyun havasız ve halaysız düğün mü olur? Sen başımıza elit mi kesilcen yenge!"
Poyraz'ın nerden bulduğunu anlamadığım mikrofona bu cümleleri söylemesiyle herkes kahakayı basmıştı. İlk başta kızsam da sonradan kendimi kayınvalideciğim Dünya annemle karşılıklı göbek atarken bulmuştum. Biraz oynadıktan sonra özel siparişimiz olan on katlı papatyalarla süslenmiş pastamızı kesmiştik. Ben her ne kadar takı töreni istemesemde Poyraz eline mikrofon almış gelenlerin hediyelerini anons etmeye başlamıştı bile. Sitem dolu bakışlarımı Emine'ye çevirip derhal Poyraz'ı durdurması gerektiğini söylemiştim. Zorla da olsa mikrofonu bırakan Poyraz konuklarımızı bir hayli eğlendirmişe benziyordu.
Bugün için özel olarak hazırladığımız zeybek oyununu sergileyecektik. Müzisyenin yanından gelen Can ile vaktin geldiğini anlamıştım. Herkes yerlerine oturmuş, merakla ne yapacağımıza bakıyorlardı. Elele pist alanına doğru yürüyüp karşılıklı durmamızla müzik başlamış ve ikimizde kollarımızı iki yana açmıştık. Can gözlerini bir an bile gözlerimden çekmeden asil bir şekilde oyunu oynurdu. Herkes gözünü kırpmadan bizi izliyordu. Müziğin sonuna doğru can önümde zeybek oyununun bir parçası olan diz çökme hareketini yapmış ve sonrasında da alnımdan öpmüştü.
"herşeyim, kadınım.. Aşığım sana."
"herbirşeyim, canımın içi.. Aşığım sana"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIZI
Teen Fiction"Sera" "Efendim" "Biz evlensek ya. Her akşam gördüğüm son, her sabah gördüğüm ilk yüz seninki olsun. Sana sarılarak uyuyup uyanayım. Hı olmaz mı?"