ben azrail

105 5 0
                                    

Elimin üstünde bir el hissederken gözlerimi açıp bana hayranlıkla bakan sevdiğimin gözlerinin içine baktım. Biten sigaramı söndürüp atarken parmaklarımızı kenetledim.

"Seni çok seviyorum hatun. Öyle böyle değil."

"Seni oruçlu bir çocuğun elinde suyla ezanı beklediği gibi seviyorum."

Biraz daha oturduktan sonra eve geri dönmüştük. Dünya teyzenin ısrarıyla bu gece burda kalacaktık. Ben ve emine can'ın odasında uyurken can ve poyraz da koltukta uyuyacaklardı. Dünya teyze emine'ye gecelik verirken ben sevdiğimin kıyafetlerini giyecektim.
Aynadaki görüntüme bakıp gülerken kapı çaldı. Can odaya gelirken emine bizi yalnız bırakmak için içeriye geçmişti.

"Çok yakışmış."

Can'a gülümseyip açık olan saçlarımı tepeden topuz yaptım.

"Sen neden geldin? Annenler içerde ayıp olur."

"Sen benim değil misin? Istediğim zaman gelirim."

Yalandan kaşlarımı çatıp can'ı dışarı çıkardım ve yatağa geçtim. Kısa bir süre sonra emine de gelmişti. Can'ın yastığına sarılıp uyumaya çalıştım.

Ne yaparsam yapayım uyuyamıyordum. Saate baktığımda iki olduğunu görmemle ofladım. Emine'yi uyandırmamaya dikkat ederek yataktan kalkıp oturma odasındaki balkona geçtim. Çok yorulmuştum. Yaşadıklarım ağır geliyordu. Eğer Can olmasaydı bu kadar güçlü kalamazdım. Gözlerimi kapatıp sessizliği dinledim. Omzuma konan şalla irkilip gözlerimi açtığımda Can elinde kahveyle yanımda duruyordu. Sıcak kahveyi içerken bir yandan da gökyüzünü izliyordum.

"Neden uyumadın sera'm? "

"Uykum kaçtı."

Can bir iki saniye gözlerime bakıp elimdeki kahveyi alıp kenara koydu. Yüzümü avuçlarının arasına alırken alnıma küçük bir öpücük kondurdu.

"Sera'm, güzelim, hatunum.. biliyorum anneni özlüyorsun. Kendini yalnız hissetme. Ben varım. Ihtiyacın olduğu her an yanında olucam. Boşluğu dolmaz biliyorum ama seni asla yalnız bırakmam. Babanın okşamadığı her bir saç teline kurban olurum kadın."

Hızlıca kollarımı sevdiğimin beline doladım. Ne kadar da güzel seviyordu beni.
Biraz daha balkonda durup içeriye geçtik. Can beni odaya kadar götürürken bu halini gülümseyerek izliyordum. Kapıyı açıp odaya girerken  poyraz ve emine' yi uyurken gördük. Birbirine sarılmış uyuyorlardı. Can uyandırmaya yeltense de onu durdurdum. Beraber oturma odasına geçip uyuduk.

"Ya Dünya'm, annem sen niye böyle yapıyorsun iki gözümün çiçeği. Ben ne güzel bahar kokulumla uyuyordum. Aaaa!! tamam vurma aa!! Bu zamanda terlik mi kaldı ya?"

Sabah sabah poyraz'ın ve Dünya teyzenin bağırışlarıyla gözlerimi hızla açıp sesin olduğu yöne gittim.
Dünya teyze Emine'yi arkasına almış, elinde terlikle poyraz'ı dövüyordu.

"Dünya annem acıyo ama ya!!"

Gördüklerim karşısında kendimi daha fazla tutamayıp kahkamı serbest bıraktım. Can'da bana katılırken, Emine hüzünle Poyraz'a bakıyordu.

"Yenge dedik bağrımıza bastık sırtımızdan vurdu. Hayınsın yenge!"

Ben omzumu silkip gülmeye devam ederken Emine bana kızgın bakışlarını yolluyordu.

"Sus! Eşek sıpası! Hem kıza ahtapot gibi sarıl hem de konuş."

Dünya teyze elindeki terlikle bir kez daha poyraz'a vurup mutfağa geçti. Biz hala poyraz'a gülmeye devam ederken o acıyan yerlerini ovuşturuyordu.

SIZI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin