-hastalık-

180 12 0
                                    

Hayali bile güzeldi. Canla evlenmek. Can hala benim ona birşey söylememi bekliyordu. Ne söyleyebilirdim ki? Tabiki de can'ı seviyordum ama daha çok erkendi.
"Birşey söylemicek misin?"

"Can seninle tabiki evlenmek isterim ama bunun için erken değil mi? Ikimizde okuyoruz hem aileler var "

"Günün birinde bu soruyu sana yine sorucam güzelim ama o zaman evet diyeceksin."

Telefonu yatağımın yanındaki komodine koydum ve can'ı izlemeye başladım. Oda yatağına uzanmış beni izliyordu.

"Can bana masal anlatır mısın?"
Kafasını salladı ve yalandan bir kaç kez öksürdü.

"Bir varmış bir yokmuş günün birinde abilerinin baskısı altında,omuzlarında tonlarca yükle hayata devam etmeye çalışan bir prenses varmış. Bu prenses hiç kimseyle konuşmaz,onunla konuşanıda hep terslermiş.
Birde bu prensese sırılsıklam aşık olan prens varmış. Bıkmadan usanmadan prensesin onu farketmesi için çabalıyormuş. Gel zaman git zaman prenses prensi farketmeye başlamış. Başta onu terslermiş tabi ağzına sıçmış ama sonunda prensin cazibesine dayanamamış ve aşık olmuş. Ama aralarına prensesin zalim abileri girmiş. Birlikte olmalarına müsade etmemiş. Prenses ve prensin sabrı kalmamış artık. Bir gün prens prensesi kaçırmış abilerinin onları bulamayacağı uzak diyarlara gitmişler orada evlenmişler iki tanede aşklarının meyvesi dünyaya gelmiş. Sonsuza kadar mutlu mesut yaşamışlar."

"Iyi uykular meleğim"

Sabah gözlerimi açtığımda karşımda uyuyan can'ı gördüm. Çok tatlı uyuyordu. Ses çıkarmadan onu izlemeye başladım. Bir süre sonra can uyanıp onu izlediğimi görünce gülümsedi. Okulda buluşmak üzere vedalaştıktan sonra kalkıp anneme kahvaltı hazırladım. Formalarımı giydiğimde daha servisin gelmesine zamanın olduğunu görünce biraz saçlarımla uğraştım.
Saçımı dalgalı maşa yapmıştım. Önden iki tutamını da alıp arkada tutturduktan sonra hazırdım. Ayakkabılarımı giyip servise bindim. Yine en arka cam kenarı yerime oturup can'ın dün akşam bana anlattığı masalı düşündüm. Inşallah bir gün bizde mutlu mesut yaşardık. Yol boyunca can ile ilgili hayaller kurdum. Sonunda okula gelince can'ı yine beni beklerken buldum.hava gerçekten çok soğuktu. Hemen içeriye geçip sıramiza oturduk.
"Çok güzel olmuşsun meleğim. Essahtan sen niye bu kadar güzel olmuşsun şimdi sana bakanların gözlerini oymaz mıyım ben"
"Helal olsun can. Cümleye bu kadar güzel başlayıp da nasıl öyle bitirdin tebrik ediyorum." Deyip gözlerimi devirdim.
"Çok güzelsin napiyim?"
"Senin için yaptım sana daha güzel gorünebilmek için"
"Sen zaten çok güzelsin. Asıl senin yanına ben yakışmıyorum"
Can'a sarılıp yanağını öptüm.
"Ooo yengelerin en güzeli nasılsın?"
"Iyiyim poyraz sen nasılsın?"
"Saol yengem sen sormasan bu öküzün aklına gelmez" can poyraza ters bir bakış atıp beni daha çok sardı.

Dersten gerçekten  çok sıkılmıştım. Oyalanacak bişey arıyordum ama bulamayınca yapacak bişey yok deyip uyumaya karar verdim. Yine can'ın hırkasını alıp üstüme örttüm.
Bir türlü uyuyamıyordum sonunda ondan da vazgeçip can'ı dikizlemeye karar verdim. Gerçekten çok yakışıklıydı. Giydiği okul forması kollarını sarmış kaslarının çıkmasına neden olmuştu. Dikkatle hocayı dinliyordu. "Beni dikizlemeyi kesermisin sevgilim yiyecek gibi bakıyosun da" can'ın alayla söylediklerinin üzerine omzumu silkip izlemeye devam ettim. Zil çalınca kalkıp kantine gitmeye karar verdik. Poyraz ve can yiyecek birşeyler alırken bende emineyle bahçede bekliyordum. "Nasılsın emine"
"Iyiyim yani iyi olmaya çalışıyorum"
"Ben senin yanındayım üzülme tamam mı kendine bunu yapma"
Kafasını sallayıp gülümsedi. Bu sırada Canlarda gelmişti. Can yanımdaki yerini alınca yemeğimizi yemeğe başladık. "Sen üşüdün mü sevgilim ellerin buz gibi olmuş" hava gerçekten soğuktu ama içerde de bunalmıştım. "Biraz üşüdüm ama içerde canım sıkıldı" dedim. Can ellerimi alıp montunun cebine koydu ve bana sıkı sıkı sarıldı. Biraz daha oturduktan sonra sınıfa çıktık.
Zil çalana kadar biraz muhabbet etmiştik hocanın gelmesiyle sıkıcı ders başlamış bulundu. Bir kaç dakika sonra nöbetçi öğrenci gelip duyuru yaptı. "Müzik öğretmeni selda hoca gitar çalabilen ve sesi güzel olan iki öğrenciyi konferans salonuna çağırıyo" benim sesim güzeldi orta okuldayken korodaydım. Hem dersten kaçmak için bile gidilir. "Can ben katılmak istiyorum sende gelsene"
"Olur bende gitar çalarım."
Ikimizde elimizi kaldırıp hocadan müsade istedik ve konferans salonuna gittik.
"Sen gitar çalabiliyo musun?
"Evet yani bir ara heves etmiştim ögrenmiştim"
Hoca eliyle koltuklara oturmamızı işaret edince ikimiz de oturup hocayı dinlemiştik.

Öğrencilere motivasyon olsun diye gösteri yapılacakmış orada can gitar çalacaktı bende şarkı söyleyecektim. Sarkıyı seçtikten sonra öğle arası olduğu için yemek almaya kantine indik. Beraber teomanın bana öyle bakma şarkısını söyleyecektik. Yarın da prova vardı.
Beraber yemeğimizi bitirince tekrar sınıfa çıktık. Allahtan son üç ders boştu. Çoğu kişi ders boş olduğu için bahçeye çıkmıştı ama biz sınıfta kalmaya karar vermiştik.
Poyraz birden telefondan bir şarkı açtı. "Sevgili çifte kumrular sizi dans pistine davet ediyorum" ben 'yok artık ' bakışları atarken can elini uzattı ve dans etmeye başladık. Sınıfta kalan birkaç kişi de çıkmıştı sınıfta sadece dördümüz vardık. Can belimdeki elini daha da sıklaştırdı ve yavaş yavaş sallanmaya başladık.biz dans ederken poyraz fotoğrafımızı çekmişti güzel çıkmıştık.

Ş

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ş

arkı bitince poyraz ve emine alkış çalmıştı.

Eve geldiğimde boğazım çok ağrıyordu. Ateşimde vardı. Sanırım soğuk almıştım. Yemek yedikten sonra ilacımı içip yatıp uyumuştum.

Sabah alarm çaldığında gözlerimi zor da olsa açtım ama her tarafım ağrıyordu.  Kalkıp anneme kahvaltısını verdikten sonra üzerimi giyinip servisi beklemeye başladım. Çok üşüyordum. Nihayet servis gelince hemen geçip oturdum.
Okula geldiğimde can'a sarıldım konuşmakta zorluk çekiyordum çünkü boğazım çok ağrıyordu.
"Sera senin ateşin var hasta oldun değilmi düneyin çok soğuktu keşke içeri geçseydik"
"Bişey olmaz sevgilim hadi gel gidelim"
Elele sınıfa geldiğimizde ben halâ üşüyordum. Sıramıza geçip kafamı can'ın omzuna koydum. Gerçekten kafamı dik tutamıyordum. Ders başladığında hocadan izin alıp uyumaya başladım.

"Sera kalk güzelim sana sıcak birşeyler aldım boğazına iyi gelir"

Gözlerimi açıp can'ın bana aldığı kahveyi içtim biraz olsun iyi gelmişti.

"Can ben unuttum bugün prova vardı ne yapıcaz?"

"Ben hallettim onu yavrum. Provalara haftaya başlıyoruz"
Kafamı sallayıp kahvemi içmeye devam ettim.

Bugün can yanımdan hiç ayrılmamıştı. Hatta öğle arası poyrazı eczaneye gönderip bana ilaç aldırmıştı. Can'a "Seni hakedicek ne yaptım ben?" Diye sorunca "ilerde nikah memuru bize sorucak 'hastalıkta sağlıkta iyi günde kötü günde evlenmeyi kabul ediyo musunuz' diye ben şimdiden görevimi yerine getiriyorum" demişti. Ben can'da bir sene sonrasını değil yirmi sene sonrasını görüyorum. Beni bu kadar güzel seven bir adam varken ellerimiz hiç ayrılmaz zaten.

SIZI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin