Aradan tam bir hafta geçmiş, sevdiğimin doğum günü gelip çatmıştı. Bu bir haftada poyraz ve emine'nin de yardımlarıyla hazırlıklar tamamlanmıştı. Doğum gününü akşam kutlayacaktık. Zor da olsa ablamı ikna edip bizde kalmasını sağlamıştım. Beni idare edecekti tabi çok geç kalmamak şartıyla. Hazırlıkları tamamlamak için erkenden kalkmış emineyle beraber pastayı kontrol etmeye gitmiştik. Bugüne özel üzerinde ikimizin fotoğrafı olan büyük bir pasta siparişi vermiştim. Hediye olarak Ucunda baş harflerimiz olan siyah tesbih, şık siyah bir saat ve onun takımı bileklik ve üzerinde can'ın adı yazılı olan zippo çakmak takımı sipariş etmiştim. Emineyle beraber pastayı kontrol ettiğimizde akşamüstü çıkacağını söylemişlerdi. Bugün bütün gün poyraz can'ı oyalayacaktı. Ben ise aramalarına hiç bir şekilde cevap vermeyecektim. Bu bir haftada can sürekli doğum gününü ima etmişti ama ben umursamamış gibi yapıyordum.sonunda değecekti. Şimdi ise Akşam için kıyafet bakmaya alışveriş merkezine gelmiştik. Bir saatin sonunda kararımı vermiştim. Beyaz tüllü, omuzları açık bir elbise. Sahil olduğu içinde taşlı şık sandalet almıştım. Saçlarıma takmak içinse yapay çiçeklerden yapılma taç almıştım.
Bütün gün hazırlıklar devam ediyordu. Akşam üstü emineyle beraber sahile gittik ve süslemeye başladık. Hava fazla olmasa da biraz soğuktu. Bütün hazırlıklar tamamlandıktan sonra eserime baktım. Çok güzel görünüyordu. Mumlarla kısa bir geçiş yolu yapmış, yine mumlarla geniş bir kalp şekli yapmıştım. Kalbin ortasına da masa koymuştum.

Saate baktığımda altıya geliyordu. Hava yavaştan kararmıştı. Canların gelmesine az bir süre kala pasta da gelmiş, masadaki yerini almıştı. Telefonumun çalmasıyla arayanın poyraz olduğunu gördüm.
"Efendim poyraz"
"Yenge senin bu camış bütün gün delirdi. Az kalsın evinizi basıyodu zor tuttum valla. Daha fazla işkillenmesin yanından ayrıldım. Şimdi oraya geliyorum."
"Tamam poyraz hadi sen gel şu müzik için ses sistemini hallet. Can'ı ben hallederim."
"Okeydir yenge geliyorum"
Telefonu kapatıp poyrazı beklemeye başladım. O da gelince ses sistemini hallettik. Telefonumu alıp can'ı aradım.ilk çalışta açmış, telaşlı sesi de gelmişti.
"Sera'm, güzelim noldu? Bütün gün aradım açmadın. Bir sorun mu var gözünü seveyim söyle yoksa kafayı yicem"
Sesimi ağlamaklı bir şekilde çıkarıp konuşmaya başladım.
"C-can ben iyi değilim yanıma gelir misin?"
"Söyle güzelim. Yerini söyle geliyim."
Yalandan bir hıçkırık çıkardığımda sıkıntılı nefesini duydum. Affet sevgilim bunu yapmam lazım.
"Ağlama sera'm. Söyle yerini geliyorum hemen."
Adresi söyleyip telefonu kapattım. Poyraz ve Emine bana şok olmuş bir şekilde bakıyorlardı.
"Ne bakıyorsunuz be"
"Yenge senden korkulur"
"Valla eniştemin aklını aldın"
"Onun aklı zaten bende siz merak etmeyin. Poyraz kamerayı hallettin değilmi çek bizi"
"Hallettim yenge merak etme"
Kafamı sallayıp son kez herşeyi gözden geçirdim. Üşümemek için polarda getirmiştim. Can'ı görmemle poyraza şarkıyı başlatması için işaret verdim. Şarkı çalınca can şok içinde bana doğru geliyordu. Sonunda yanıma geldiğinde elini tutup dans etmeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIZI
Teen Fiction"Sera" "Efendim" "Biz evlensek ya. Her akşam gördüğüm son, her sabah gördüğüm ilk yüz seninki olsun. Sana sarılarak uyuyup uyanayım. Hı olmaz mı?"