Film bittikten sonra can ve dünya teyzeye veda edip eve dönmüştüm. Can'ın dikişleri bir hafta sonra alınacaktı. Buda demek oluyordu ki can olmadan bir hafta okula gidip gelecektim. Devamsızlığım sınırda olduğu için okuldan da kaçamayacaktım. Tamam sera sadece bir hafta zaten sıkıcı olan okul daha da fazla sıkıcı olacak. Sorun yok sen yaparsın. Kendi kendimi teselli ettikten sonra kulağımda çalan müziğin sesini biraz daha açtım. Bir hafta daha sabretmem gerekiyordu sadece..
¤¤¤1 hafta sonra
Sonunda can'ın dikişleri alınmıştı. Durumu çok daha iyiydi. Poyraz ise düneyin eminin yerini öğrenmiş yanına gitmişti.
Yemeğin altını kapatırken içerden annemin seslenmesiyle yanına gittim. Yüzü bembeyaz olmuştu. Acı çekiyordu. Ne olduğunu anlamamıştım. Nefes almakta güçlük çekiyordu. Hemen ambulansı arayıp adresi verdim. Telefonu kapattıktan sonra ağrısını hafifletmek amaçlı içtiği ilaçlardan verdim. Çok beklemeden ambulans geldiğinde annemi sedyeye alıp ambulansa bindirmişlerdi. Bende yanına binince hızla hastaneye doğru yol aldık.Hastaneye geldiğimizde annemi dikkatli bir şekilde indirip acil müşade odasına aldılar. Benim girmeme izin vermezken ne yapacağımı şaşırmış bir vaziyette olduğum yere çökmüştüm.
O şekilde ne kadar kaldım hatırlamıyorum ama telefonumun sesiyle kendime geldim. Gözyaşlarımı silip telefonu açtım."Alo"
"Sera'm napıyosun güzelim?"
"C-can ben hastanedeyim."
"Bişey mi oldu iyi misin?"
Can telaşla ne olduğunu anlamaya çalışırken daha fazla ağlamaya başlamıştım.
"A-annem. C-can ne olur gel."
"Tamam güzelim ağlama ben hemen geliyorum."
Telefonu kapatıp hastanenin adını can'a mesaj attım. Eğer anneme birşey olursa ben ne yapardım bilmiyorum. Ben okula gittiğim zamanlarda evde yalnız kalıyordu. Tekerlekli sandalyeye mahkûmdu. Bazı zamanlar onu temizledikten sonra ağladığına şahit oluyordum. Canla sevgili olduğumuzdan beri annemi çok ihmal etmiştim. Yaklaşık beş yada altı senedir yalnız başıma anneme bakıyordum. Hiç bir sosyal hayatım olmamış, hayatıma kimseyi almamıştım. Belkide biraz kendime zaman ayırmak istemiştim ama mutlu olmak benim neyimeydi. Anneme birşey olma düşüncesiyle daha çok ağlamaya başladım.
Ben halâ ağlarken doktorun çıkmasıyla hızla yerimden kalkıp yanına gittim.
"Annemin nesi var?"
"Bak kızım. Annenin omuriliğinde tümör var. Yürüyememesi de bundan kaynaklı. Tümör yayılmış maalesef."
"Tedavisi var ama değil mi?"
"Erken teşhis olsaydı size kesin bir cevap verebilirdim ama dediğim gibi tümör yayılmış. Yarın ameliyata almamız gerekiyor. Eğer ailenizde sizden büyük birisi varsa lütfen haber verin."
Doktorun söyledikleriyle resmen yıkılmıştım.Inanmak istemiyordum. Ya olmazsa? Ya annemi kaybedersem?
Olduğum yere çöküp gözyaşlarımı serbest bıraktım. Hıçkıra hıçkıra ağlarken tanıdık kokunun bedenimi sarmasıyla ağlamam daha da şiddetlendi."Ş-şş sera'm kurban olayım ağlama. Annen iyileşicek. Kendine gel."
Hiçbir cevap veremiyordum. Şuan sadece annemin iyileşmesine ihtiyacım vardı.
Ağlamaktan bitap düşmüş tek damla dökecek gözyaşım kalmamıştı. Saatlerdir can'ın kollarında ağlıyordum. Benim biraz olsun sakinleştiğimi gören can, elimden tutup beni bahçeye çıkardı. Temiz havayı solurken ayaklarım beni taşıyamıyordu. Hemen yanımızda boş bir banka oturduk. Kafamı can'ın omzuna koyup anneme dua etmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIZI
Teen Fiction"Sera" "Efendim" "Biz evlensek ya. Her akşam gördüğüm son, her sabah gördüğüm ilk yüz seninki olsun. Sana sarılarak uyuyup uyanayım. Hı olmaz mı?"