Koşuyordum.
Ter içinde kalmıştım.
Ciğerlerim nefes almak istemiyor gibiydi.
Sarı saçlarım terden suratıma yapışmış, kısa beyaz elbisemin bir kısmı yırtılmış, her adımımda biraz daha açılıyordu.
Her taraf ağaçlarla kaplıydı.Yıllanmış ağaçlarla. Bir ormandaydım. Alacakaranlıktı. Sanki güneş doğacaktı ama doğmak istemiyordu. Öyle huzursuz bir hava hakimdi.
Neyden kaçıyordum. Katilden mi?
Çıplak ayaklarıma yerdeki taşlar batıyordu ve heryeri kan içindeydi.Onların acısını umursamadan koşmaya devam ettim. Arkamdaki nefes birinden kaçtığımı doğruluyordu.
''Neden beni öldürmek istiyorsun?'' Bağırmama karşılık tepki bile vermemişti.
Siluet üzerime doğru gelmeye devam ettikçe koşmaya başladım tekrardan. Ayaklarım ağrıyordu. Ciğerlerim daha fazla dayanamamıştı ve öksürmeye başlamıştım.
Bu orman uçsuz bucaksız gibiydi. Ne kadar koşarsam bitmiyordu sanki. O anda ayağım bir ağaç köküne takıldı. Sert bir şekilde yere düştüm. Kanayan başımı önemsemeden korkuyla ayağa kalkmaya çalıştım. Ne kaçar çamura düşşem de beyaz elbisem kirlenmiyordu. Korkuyla elimi elbisede gezdirdim. Bir zamanlar en sevdiğimdi. Babamın yanında malikanede yaşarken. Sabah akşam bunu giyerdim. Peki şimdi niye giymiştim.?
Arkamdaki çalılar hareketlenince koşmaya başladım tekrardan. Yorulmuştum, tökezliyordum.
Düzlük bir alana çıktığımda kendime bir küfür ettim. Uçsuz bucaksız bir ormanda uçurumu bulmak başkasının işi olamazdı.
Ayaklarım geri geri giderken karşımdaki siluet de bana yaklaşıyordu. Elindeki tabancayı yeni görmüştüm. Göğsüm daha hızlı inip kalkmaya başladı.
Ölecektim.
Tabanca gürültülü bir şekilde ateşlenirken bembeyaz elbiseme koyu kırmızı sıvı yayılmaya başladı. Acı yoktu. Sadece kırmızı renk büyüyordu. Tüm elbiseyi kaplamıştı neredeyse. Bir kaç adım daha attım.
Çıplak ayaklarım uçurumun sonuna geldiğinde sertçe durdu. Düşebilirdim. Geri atlayacaktım yada katilin beni vurmasına izin verecektim.
Kısa bir süre uçuruma baktım başımı arkaya çevirip.
Gözlerim geri ön tarafa döndüğünde zümrütlerle karşılaştı. Natsu...
Beni kurtaracaktı. Soğuk parmaklarım onun parmaklarına tutundu. Hafif karanlık hava yüzünü görünmez yapıyordu. Ürkütücü görünüyordu. Sertçe yutkundum. Bana zarar vermezdi.
Bir anda tuttuğum parmaklar beni geriye, uçuruma doğru itti.
Bedenim hafifçe geriye savrulurken daha sıkı kavradım elini.
''Natsu. Lütfen yardım et.''
''Yardım ediyorum Heartfilia.''
Bedenim biraz daha geriye kaydığında gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Ölmem sorun değildi. Neden sen Natsu?
''Yapma lütfen.''
''Ölmen gerek Heartfilia ve bu benim elimden olacak.''
''Hayır. Yapmazsın sen.''
Psikopatça sırıtışı yüzüne yayıldı. yavaşça parmaklarımı bıraktı. ''Elveda Heartfilia.''
Bedenim geriye doğru düşerken bağırmak istiyordum ama sesim çıkmıyordu. ''Seni seviyorum Natsu.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEMON-Nalu
ФанфикGeçmişin acımasız pençeleri merhameti yok etti. Merhamet duygusu kuruduğu zaman içindeki şeytan gün yüzüne çıkardı. Herkesin meleği ve şeytanı vardı. Bu bir dengeydi ve bozulmaması gerekirdi. Ama şeytan her zaman oyun bozandı. Hakimiyetin kendi elin...