Her gün ellerime bulaşan uğursuz sıvının bana bu kadar acı vereceğini asla düşünmemiştim.
Narin bedeni sessizce önümde yatarken elimden gelen tek şey beklemekti. Eve çağırdığım doktor yarayı sarıp eşyalarını toplamaya başladığında ayaklandım. Yatağın başında oturan küçük velede bakıp dışarıda konuşmamız gerektiğini anlatan bir işaret vermişti.
Sessizce odadan çıktım.
''Durumu iyi. Kurşun boşluğa saplanmış. Yarayı diktim ama her gün pansuman yapılmalı. Sızıntı şeklinde kanamalar olacaktır. bir kaç ağrı kesici bırakacağım.''
Başımla onayladım ve aklımda takılı kalan soruyu sordum. '' Ne zaman uyanır?''
''Burası bir hastane ortamı değil Bay Dragneel. Bunu bliiyorsunuz. Uyanması biraz daha zaman alabilir. Serumu değiştirmeyi biliyorsunuz.''
Başımla onayladım. Doktor gittikten sonra odaya geri döndüm. Velet hala Luce'ye bakıyordu. Sorunları falan olmalıydı çünkü dışarı çıkarmama rağmen kurşunun çıkarılışını kendi gözleryle zorla izlemişti ve annesinin elini asla bırakmamıştı. pısırık Sting'in aksine çocuğu çok soğukkanlıydı.
Odaya geçip oturduğumda yaşlı yeşil gözleri beni buldu.
''Neden hastaneye gitmedik?''
Yaşından dolayı anlamayacağını düşündüğüm için kısaca başımdan savdım soruyu.
''Burası daha güvenli.''
''İyi olacak mı? Annem...'' Yaşlı gözlerle bana bakarken sessizce onayladım.
'' İyi olacak. Kolay kolay pes etmeyen biridir.''
Annesinin elini daha sıkı tutmuştu.
Koltuktan sertçe ayaklandım. ''Aç mısın Velet?''
Kafasını iki yana olumsuzca salladı ama karnından gelen gurultular hiç öyle demiyordu.
''Hadi gel.''
Sözlerimle zor da olsa annesinin elini bıraktı ve paytak adımlarıyla peşime takıldı.
Yüksek mutfak sandalyesine oturmaya çalışıyordu ve boyu yetmiyordu. Aynı Luce'ye benzediğini söylemiş miydim bu veledin?
Koltuklarından kavrayıp sandalyeye otutturdum onu. Teşekkür bile etmemişti. Huysuz velet.
Önüne bir tabak dolusu kızarmış sosisi bıraktım. Üfleyerek yemeğe çalışırken onu izliyordum. Hareketleri aynı Heartfilia gibiydi. Karşımda o varmış gibi hissettiriyordu.
Atrık Luce'nin avli olduğu ve çocuğun bir babası olduğu aklıma gelince somurttum. O pısırık Sting'den hiç hoşlaşmıyordum.
''Velet? Babanı aramak ister misin?''
Kafasını onaylamazca salladı. Benim babam da o pısırık olsaydı bende aramak istemezdim tabi.
Yeşil gözlerini gözlerime dikerek ekledi.'' Nash. Adım Nash. Velet değil.''
Nash demek. Güzel bir ismi vardı veletin. Yinede Velet olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.
''Natsu.''
Yeşil gözleri tekrar beni buldu. Sessizce mırıldanışlarını zar zor duysam da anlayabilmiştim.
''Teşekkür ederim Natsu.''
''Natsu mu? Ben senin baban olacak yaştayım velet. ''
Dudaklarını büktü ve devam etti. '' Bu adının Natsu olduğu gerçeğini değiştirmiyor.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEMON-Nalu
FanfictionGeçmişin acımasız pençeleri merhameti yok etti. Merhamet duygusu kuruduğu zaman içindeki şeytan gün yüzüne çıkardı. Herkesin meleği ve şeytanı vardı. Bu bir dengeydi ve bozulmaması gerekirdi. Ama şeytan her zaman oyun bozandı. Hakimiyetin kendi elin...