Öncelikle bölüme başlamadan küçük bir açıklama yapmak istedim. Bu bölüm devamında iki yada üç bölüm daha getirecek olan bir bölüm ,belkide daha fazlası. İkinci bir kitap açıp bonus bölümleri orada Demon 2 adı altına toplayabilirim ama genel bir olay örgüsü olmaz. Bu yüzden buradan devam etmeyi daha uygun buldum. Sizler ne dersiniz bu duruma? Bu şekilde iyi mi yoksa ikinci bir kitaba mı geçmeliyim.
''Teslim ol Heartfilia. Bu son şansın.''
Kulaklarıma ulaşan sözlerle zümrüt yeşillere çevirdim gözlerimi.
''Lütfen beni bağışlayın. Ne isterseniz yaparım. Lütfen.'' Sesim sonlara doğru kısılırken zümrüt yeşiller bir milim bile kıpırdamamış sözlerim onda etki yapmamıştı.
Sertçe yutkundum.
''Silahını bırak ve ellerini kaldır.''
Elimdeki silahı yere attım ve ellerimi başımın hizasında kaldırdım.
''Lütfen. Lütfen beni vurma.'' Sözlerim karşımdaki iki insana çarpıp yayılırken sert kelimeler kulaklarımı doldurdu.
''Son sözlerini et Heartfilia.''
Gözlerimi devirirken cevapladım.''Bu akşam ikinize de yemek yapmayacağım.''
Küçük zümrütler yavaşça babasına çevrildi ve cevap bekledi.
''Bizde pizza söyleriz.'' Kaçacak başka yerim kalmadığında nefesimi seslice dışarı verdim.
''Teslim oluyorum.'' Bir anda üzerime gelen soğuk suyla ellerimi önümde siper etmiştim. Yere attığım Nerf'ü aldım ve karşımdaki iki yakışıklıya doğrulttum.
''Anneyi kızdırdınız.'' Nash koşarak benden kaçarken ben Dragneel'i hedef almıştım. Üzerindeki tişört ıslanırken ifadesiz gözleri sonunda yumuşamış ve gülmeye başlamıştı.
Kahkahalarım eline aldığı bahçe hortumu görünce son buldu ve adımlarımı geriye doğru atmaya başladım.
''Natsu. Anlaşabiliriz. '' Sözlerime gülerken arkamdan gelip bacaklarıma sarılan oğlumla gülümsedim.
''Anneme zarar veremezsin. Süper Nash onu koruyor.'' Elindeki yeşil ve küçük su tabancasını Natsu'nun tam suratına tuttu ve içindeki tüm suyu boşalttı.
O gözlerini kaparken biz çoktan kaçmıştık bile. Gülerek şezlongtaki havluyu alıp küçük bedene sardım. Mavi arabalı havlusunu küçük parmakları kavrarken zümrüt yeşilleri mutlulukla parlıyordu. Burnuna bir öpücük kondurdum ve gidişini izledim.
Paytak adımları sözlerimde yavaşladı. ''Yavaş ol süper kahraman. Ayağın kaysın istemeyiz.''
''Süper kahramanlar düşmez bir kere.'' Homurdanarak cevap verişine güldüm ve pembe havlumu omuzlarıma aldım.
Yanıma gelen Dragneel ile küçük bakışmamız onun dudaklarıma küçük bir buse kondurması ile son bulmuştu.
Boynuna astığı beyaz havlusunu tutarak eve doğru adımladı. Peşinden ilerlerken şifonyerde çalan telefonumu elime aldım gülümseyerek.
''Efendim Levy.'' Endişeli sesi kulaklarımı doldurduğunda gülümsemem yavaşça silinmişti.
''Lucy. Biz... Nasıl söylesem...'' Kaşlarımı çattım istemsizce.
''Bir sorun mu var? Levy.''
''Bence buraya gelmelisin. Dragneel'i getirme.''
Bu sözlerle birlikte telefon kapandığında meraklı zümrütler gözlerimi buldu. Olumsuzca kafamı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEMON-Nalu
FanfictionGeçmişin acımasız pençeleri merhameti yok etti. Merhamet duygusu kuruduğu zaman içindeki şeytan gün yüzüne çıkardı. Herkesin meleği ve şeytanı vardı. Bu bir dengeydi ve bozulmaması gerekirdi. Ama şeytan her zaman oyun bozandı. Hakimiyetin kendi elin...