Playlist : Lost My Mind-Alice Kristiansen
Rüyalarımı bölen şey bir anda karnımda hissettim ağırlıktı. Mayışmış gözlerimi zorla açmaya çalışırken üzerimdeki ağırlık daha da baskı yapmaya başlamıştı.
''Annee... Hadi uyan. Bak yine geç kalacağız.''
Tıkanmış boğazımı temizlemek adına yavaşça öksürdüm doğrulurken. Eğer enerjik bir oğlunuz varsa alarm kurmanıza gerek kalmıyordu. Sizi daha beter bir şekilde uyandırabiliyordu.
''Kalktım kalktım.'' Mayışık sesime gülmüştü küçük meleğim. Karnımda oturan küçük bedenini kavradım ve yan tarafa attım yavaşça. Parmaklarım küçük göbeğinde gezerken kahkahaları tüm odayı doldurmuştu.
''Annee... Yapma..''
Ellerimi onun üzerinden çektim ve komidinde duran telefonu aldım saate bakmak için.
08.15
Gözlerim hızla açılırken yataktan hışımla kalktım.
''Nash. Hemen üstünü giyiniyorsun. Geç kaldık. Geç kaldık.''
Küçük dudaklarını büzdü ve zorlukta yataktan indi. ''Sana demiştim anne.'' Kaşlarımı çattım ve işaret parmağımı ona doğrulttum. ''Nash . Hemen odana gidip üstünü değiştiriyorsun.''
Dragneel'in evine bir ay önce tüm eşyaları taşımıştık. Bir aydır bu evde bir şekilde idare ediyorduk.
Üzerime kırmızı, dar ,diz üstü bir elbise geçirmiştim. Siyah topuklularımı giydikten sonra hızla şifonyerden küpelerimi de alıp odadan çıktım. Merdivenlerden zorla pat küt inebilmiştim. Merdivenin başında sıkılmış bir şekilde beni bekleyen oğluma gülümsedim. Tanrının bana verdiği lütuf.
Bir yandan küpelerimi takarken bir yandan Nash'a hırkasını giymesi için kızıyordum.
''Nash. Hırkanı giy.''
''Hayır. Böyle daha iyiyim.'' Sarı saçlarını küçük eliyle düzeltti ve arka tarafında tekli koltukta oturup kahvesini içen Dragneel'e baktı.
''Nash Jude Dragneel. O hırka giyilecek. '' Somurtup vestiyerden hırkasını aldı ve üzerine geçirdi. Sonunda küpelerimi takabilmiş bende vestiyerden ceketimi alabilmiştim.
Göbek adını tüm olanlara rağmen babamın adını koymam saçmaydı biliyorum. Ama insan babasını seçemiyordu değil mi?
Gözlerim dünden beri hiç konuşmadığımız Dragneel'e kaydı. Zümrüt gözleri üstümü süzdükten sonra gözlerimde takılı kaldı.
''Akşam görüşürüz.'' Kısa sözlerimi hafifçe onayladı. Ona bakmadan evden çıktım. Arabanın kapısının aralanması ile içeriye geçip oturdum.
Bir aydır günümüz genel olarak hep aynı geçiyordu. Evet Nash bu durumdan çok mutluydu. Natsu kendinden beklenmeyen bir şekilde onunla çok iyi anlaşıyordu ben ise.... Biz sadece aynı evde yaşayan iki yabancı gibiydik.
Ayrı odalarda kalıyorduk. Pek konuşmuyorduk. Zaten işten dolayı eve geç geliyordum. O zamanda da Nash ile ilgilenip yatıyordum. Bu durum canımı yaksada Nash'ın mutlu olması bana yetiyordu.
Kreşe geldiğimizde arabadan inip küçük yakışıklımın önünde çöktüm ve giydiği hırkayı düzelttim. Somurtup kendini benden uzaklaştırdı.
''Anne! Karizmamı çiziyorsun. Slyvia bakıyor.'' Beni uyarması ile güldüm ve yanaklarından öpüp oflanarak gidişini izledim.
''Akşam seni alırım.'' Vermediği cevap ile güldüm. Bu çocuk neden böyleydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEMON-Nalu
FanfictionGeçmişin acımasız pençeleri merhameti yok etti. Merhamet duygusu kuruduğu zaman içindeki şeytan gün yüzüne çıkardı. Herkesin meleği ve şeytanı vardı. Bu bir dengeydi ve bozulmaması gerekirdi. Ama şeytan her zaman oyun bozandı. Hakimiyetin kendi elin...