Playlist: Imagine Dragons- Natural
Bölümü okurken bana kızmayın olur mu? ehe... Bu arada playlist şiddetle önerilir. Dinleyerek okuyabilirsiniz...Keyifli okumalar.
Kapkaranlık bir boşlukta adımlarımı tereddütle attım birbiri ardına. Her bir adımımda aydınlanan çevremdeki görüntü tanıdık gelmeye başlamıştı.
Bir evin içerisindeydim. Kendi evim.
Tereddütlü adımlarım karşımda Natsuyu gördüğünde durakladı. Sırtı bana dönüktü. Elini tuttuğu küçük oğlum yavaşça bana döndü.
''Anne.''
Dudaklarımı kıpırdatmayı denedim ama sanki birbirine dikilmişlerdi. Her konuşmak için çabaladığımda tarifsiz bir acı hissediyordum.
''Heartfilia.'' Yapılı sırtı yavaşça hareketlendi ve zümrüt yeşilleri beni buldu.
''Neden bana güvenmedin?'' Sert sözlerine cevap vermek istedim ama konuşamıyordum.
Ona doğru ilerlemek istedim ama ayaklarım yere çivilenmişti.
''Sadece bana güvenmeliydin.'' Son sözleri bu olurken oğlumun elinden tutup ilerlemeye başlamıştı.
Hızla öne atılmaya çalıştım ama kımıldayamadığım için dizlerimin üstüne düşmüştüm. Göz yaşlarım kendini bırakırken bağırmak istedim ama nefes almakta bile güçlük çekiyordum.
Gittikçe kesikleşen nefeslerim yavaşça son buldu. Boğazım yanarken hala sesimi çıkaramıyor olmamla ellerimi güçsüzce yere vurdum. Hissedemediğim bedenim kendinden geçerken nefes alamamanın verdiği acıyı son raddede hissetmiştim.
Birden ortam değişip beyaz tavan beni karşıladığında hala nefes alamadığımı farketmem beni korkuya düşürmüştü.
Etraftan gelen sesleri boğuk bir şekilde duyarken Dragneel beni kollarının arasına almış elindeki ilacı bana içirmeye çalışıyordu.
Dudaklarımın arasına sıkıştırdığı hapı zorlukla yuttum.
''Heartfilia. Nefes al. Nefes al. Luce. Sakin ol.'' Sözleri bende etki etmezken zorla nefes almaya çalıştım. Boğazımdaki acı hissiyat artarken gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı bile.
''Luce. Sakin ol. Ben buradayım. Bir şey yok. Sadece bir kabus.''
Bir eli belimi kavrarken diğer eli terden yapışmış saçlarımı yüzümden çekti. Ciğerlerime az da olsa oksijen girdiğinde boğazımdaki acı biraz olsun azalmıştı.
Sonunda nefes alabilmenin verdiği rahatlıkla güçsüz kollarımı Natsuya sardım.
Kollarını bana dolayıp göğsüne bastırdığında hızlı kalp atışlarını duymam beni rahatlatmıştı. Benim için endişelenmişti.
Dün akşamki olaya o kadar çok kafayı takmıştım ki aylardır görmediğim kabuslar yeniden beni bulmuştu. Panik atağım da öyle.
Saçlarımı yavaşça okşayıp küçük öpücükler kondururken kollarının arasına daha da sokuldum.
''Luce. Beni çok korkuttun.'' Gözlerimi zümrüt rengi gözlerine çıkardım. Benim için bu denli endişelenmesi kendimden nefret etmeme neden olmuştu. Ortada hiçbir kanıt yokken Natsuyu suçlamıştım.
Koşarak kucağıma atlayan oğlumun saçlarına küçük bir öpücük kondurdum. Akan gözyaşlarını elinin tersiyle sertçe sildi.
''Anne.İyi misin?'' Saçlarını okşarken ekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEMON-Nalu
FanfictionGeçmişin acımasız pençeleri merhameti yok etti. Merhamet duygusu kuruduğu zaman içindeki şeytan gün yüzüne çıkardı. Herkesin meleği ve şeytanı vardı. Bu bir dengeydi ve bozulmaması gerekirdi. Ama şeytan her zaman oyun bozandı. Hakimiyetin kendi elin...