Gözlerimi inatla açmazken kendi kendime mırıldanıyordum. “Lütfen kariyerimin bittiğini söyleme.”
Güldüğünü duydum. İrkilerek açtım gözlerimi. “Saçmalama, Oflaz. Kötü birisi değilim.” Bakışlarım istemsizce Víctor'a kaydı. “Kaç kişi biliyor bunu?”
“Dört.”
Dudaklarını yaladı. Parmaklarıyla saymaya başladı. “Pamir, Víctor, ben... Diğeri kim?”
Televizyonu gösterdim. “Feza.”
Kafasını salladı kaşlarını çatarak. “Bir şey sormak istiyorum.” Sustum devamını getirmesini bekleyerek. “Belki ülkeni çok seviyorsundur, böyle yetenekli gençlerin olduğunu görünce gururlanmışsındır. Belki de sadece oyun tarzını seviyorsundur falan dedim ilk başta ama bu kadar derin bakamaz bence kimse.”
Gözlerim kısıldı anlamaya çalışırken. “Açık konuş, Martin.”
“Feza'ya karşı bir şey hissetme ihtimalin var mı?”
Boğazıma kaçan tükürükle tüm bedenim sarsıldı. Ciğerlerim çıkacak kadar öksürürken Pamir masanın üstündeki suya uzandı. Bardağı tek dikişte boşalttım.
Martin'in boş boş bakan suratına vurmak istedim o an. “Böyle mi soruyorsun?”
“Açık konuş dedin. Nasıl sorayım başka?” Kafamı iki yana salladım. “Ciddi kısma geçelim.”
“Yok, geçmeyelim ya,” dedim titrek bir sesle ve küçüldüm oturduğum yerde. Bu sohbetten mutluydum.
“Oflaz, bunu söylediğin kişilere çok dikkat etmen gerek, biliyorsun. Hatta bence bunu bilen son kişi ben olayım. Kariyerin söz konusu. Tamam, Fabián homofobik değil ama takımda öyle olan insanlar var.”
“Merak etme, araştırmalarımı iyi yapıyorum,” dedim gülüp ortamı yatıştırmaya çalışarak.
Martin ve Pamir de güldü ama aynı sohbet devam etti. “Tam desteğime sahipsin, Oflaz. Herhangi bir durumda arkanda olduğumu bil. Ama duştan çıkınca çıplak gezmeye devam edeceğim, haberin olsun.”
Kahkaha attım. “Gezmezsen ayıp edersin zaten.” Muhabbet dağılıp başka yerlere gidince bakışlarım yeniden Víctor'u buldu. Yere bakıyordu. Beter ol, demek geçti içimden. Gözüne gözüne bakıp utandırmak yerine önüme dönüp sohbete katıldım çünkü onun aksine iyi bir insandım.
Pamir'in telefonuna gelen mesajla diyeceklerini yutmak zorunda kaldı Martin. “Feza müsaitmiş.”
Kafasına vurdum sertçe. “Kutlamalıyız dediğin görüntülü arama mıydı, it?” diye yükselince bakakaldılar. Hadi Martin ile Víctor'u anlıyordum, Türkçe konuştuğum için anlamamışlardı, Pamir neden uzaylıya bakar gibi bakıyordu?
Gözlerini devirdi arama tuşuna basarken. “İki laf etseniz ölmezsiniz herhalde. Çocuk musunuz siz anasını satayım.”
Son cümlesini söylerken arama kabul edilmişti. Islak saçları alnına düşen Feza gülerek ekrana bakıyordu. “Kim o çocuk olan?”
Buyur, açıkla, dercesine baktım Pamir'e. “Siz,” dedi omuz silkerek.
“Hayda,” dedim ellerimi açarak. Ekranı bana çevirdi o sırada Pamir. Küfür etmemek için dilimi ısırdım Pamir'e bakıp gözlerimi kısarken. Kaşlarıyla telefonu gösterdi. Gülümseyip elimi salladım yavaşça. Gülümsememe karşılık verirken kafasıyla selam verdi. “Neyse, ben kalkayım, çok oturdum,” deyip ayaklandım.
Kaşlarını kaldırıp alayla baktı yüzüme Pamir. “Kendi evinde mi çok oturdun?”
“Senin ağzına sıçayım,” dedim dudaklarımı oynatarak. “Dünyada çok oturdum anasını satayım. Gidiyorum ben.”
![](https://img.wattpad.com/cover/154490059-288-k96560.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
90+
Teen Fiction"Yahu arkadaş, bunca yıllık forvetim, sana yaptığım ataklarda düştüğüm kadar ofsayta düşmedim." Oflaz'ın Hikayesi