14°

8.3K 594 79
                                    

İki Ay Sonra

Kaybetmemin yakın olduğunun bilincinde yedek kulübesine pusmuş, ilk on bire girmeyi başaran Feza'yı izliyordum. Hazırlık maçıydı, benim pozisyonumda sonunda istediği olan Víctor oynuyordu. Gülümsemesini saklamaya çalışan ifadesini buradan bile görebiliyordum.

Gözlerimi devirerek oturduğum yerde biraz daha aşağıya kaydım. Pamir elinde sallayarak geldiği su şişesiyle yanıma oturdu gülerek. "Hevesini alsın yavrucak."

"Yakında alacak hevesi de kalmayacak," diye mırıldandım tırnaklarımı teker teker dişlerken. Elinden şişeyi çekip büyük bir yudum aldım. Sinirle çektiğim nefesler boğazımı kurutmuştu.

Düdük çalmadan önce Martin ve Feza'nın bakışları bizim olduğumuz tarafa kayınca Pamir'le baş parmaklarımızı havaya kaldırdık gülerek. İlk önce bize sonra birbirlerine bakıp gülümsediler. Martin oynuyordu, elime geçen fırsatı tepmeyerek çıkmadan önce Víctor'u Feza'dan uzak tutması gerektiğini özellikle belirtmiştim ve bunu Víctor'un tehditini anlatmadan istemek ciddi anlamda zor olmuştu.

İlk yarı üçü de birbirinden güzel oynamıştı. Ancak ikinci yarının daha beşinci dakikası dolmadan Feza sakatlanmıştı. Hafif bir şey olduğunu anlayabiliyordum ama anlaşılan Fabián risk almak istememişti.

Sağ ayağının üstüne tam basamayarak yanıma oturdu. Sinirli olduğu için ağzımı açmadan onu izledim. Formasını tek hamlede çıkarıp kucağındaki antreman formasını giydi, çıkardığını da boynuna astı. "Şurada doğru düzgün bir fırsat bulmuşuz, olana bak," diye de söyleniyordu arada.

"Hiç sakatlanmamış gibi konuşma," dediğimde çatılı kaşlarının süslediği kızgın bakışları beni buldu bu sefer. "Ufak bir şey, daha neler göreceksin."

Güldü hayıflanırcasına. "Hiç yardımcı olmuyorsun." Eğilip kramponlarını çıkartmaya başladı. 

"Tamam, umarım görmezsin ama bunlar da tuzu biberi. Kendi kendine söylenip durmak yerine iyileşmeye bak. Seni senden başka kimse umursamayacak çünkü." Oflayarak çıkardığı ayakkabısını kenara fırlattı. Koltuğun altından aldığı spor ayakkabısını giyerken bir yandan bana bakıyordu. Pozisyonumu bozup sırtımı yeniden yasladım arkaya." Üzülme diye söylüyorum."

Kafasını iki yana salladı ama dudakları ufacık bir gülümsemeyle kıvrılıydı. "Bu motivasyon konuşmalarınla kaç gencin kariyerini bitirdin merak ediyorum."

Omzuna vurdum gülerek. "Sende işe yaradığı kesin. Hala devam ettiğimize göre."

O vurdu bu sefer. "Orta yerde konuşma," dedi gülerek arkasına yaslanırken.

Omuz silktim etrafa kısa bir bakış attıktan sonra. "Burada ikimizden başka Türkçe bilen tek kişi Pamir. Ben Christine ve onun ne muhabbetlerine maruz kalıyorum, bir bilsen. O yüzden ağzını açıp bir şey söyleme hakkı yok." Oyuna girmek için hazırlanan Pamir dönüp ters bir bakış attı ama şirince gülümseyince göz devirip yarım kalan işini halletti.

Víctor bir gol atmıştı ama karşı takımın attığı iki golün yanında pek bir etkisi olmuyordu. Yenilmeye tahammülü olmayan Fabián bana bakıp eliyle kalkmamı işaret etti. Dönüp Feza'ya baktığımda gülümseyerek beni izliyordu.

Yutkunup ısınmak için sahanın kenarına hareketlendim. Artık ne kadar iyi bir oyuncu olduğumu göstermek istediğim bir kişi daha vardı. Ve bu beni feci halde strese sokuyordu. Ama tatlı bir heyecan da yokluyordu bedenimi.

Hızla eski yerime oturdum üzerimi değiştirmek için. Feza yüzündeki tebessümle bana bakıyordu. "Ne oldu?" dedim formayı başımdan geçirirken.

90+Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin