Hayatımda hiç bu kadar duyguyu aynı anda hissettiğimi anımsamıyordum. Suçluluktu ama ağır basan. Kalbim yanlış olduğunu bile bile başkasına kayıyordu ve ben engel olamıyordum. Bir sonraki gün Christian'ın birbirinden saçma hareketlerini göreceğim için heyecanlanarak uyumaya başlıyordum. Yüzünün beni gördüğünde aydınlanması içimde istemediğim bir şeyleri harekete geçiriyordu. Bunların olmasını istemiyordum çünkü Feza'ya haksızlık ettiğimi biliyor, midemi bulandıracak derecede vücudumu esir almaya başlayan suçluluğu duymamak için duygularımı bastırmaya çalışıyordum. Hiçbir yardımının dokunmayacağını bilmeme rağmen her zaman yaptığım gibi bunu da Víctor'un üzerine yıktım.
Ancak sevindiren bir durum vardı: Bunlar sadece hoşlantıydı.
Hayır, kendimi geçiştirmiyor ya da inandırmaya çalışmıyordum. Aksine öyle olduğunu biliyordum çünkü karşımda duran Feza sadece kalbimi ve midemi değil, tüm organlarımı alt üst etmişti. Beynim çalışmayı reddediyor, öylece güzelliğini izliyordu. İşlev göstermeyi hatırlayan ilk parçam dudaklarım olmuştu. Ufak, utangaç bir gülümsemeyle büküldüklerini hissediyordum, onun bana verdiği büyük ve görkemli gülümsemenin yanında söndüğünü de.
"O alaka," diye sabırsızca konuşup kaşlarıyla içeriyi işaret eden Pamir uyuyan bedenimi uyandırmayı başarmıştı.
"Pardon," deyip çekildim kapının önünden. "Fabian iki gün izin verdi dediğinde bunu yapacağınızı düşünmemiştim. Tahmin etmeliydim gerçi."
Büyük adımlarla kapıdan geçtikten sonra çekip sarıldı Pamir. Tanıdık kokusu hücrelerimi harekete geçirirken ayrıldı ve saçlarımı karıştırdı. "Bücür," diye mırıldandı kendi kendine, geri çekilmeden önce. Mutluluğum onunla uğraşamayacak kadar fazlaydı.
Kapıyı kapatan Feza'nın önüne dönmesine fırsat bırakmadan arkadan beline sarıldım. Kulağımı sırtına yaslayıp nefes alış verişini dinlerken kollarımı iyice sıkıştırdım. Ellerini kollarımın üzerinde dinlendirdi. İçimden beni bu duygusal karmaşadan çıkarmak için tam zamanında çıkıp geldiğinden binlerce kez teşekkür ediyordum ona. "Öldürmesen de ben de sarılsam." Kıkırdayarak geri çekildim. Yüzünü bana döndüğünde gülüşüm yavaşça soldu. Gözlerimin tam içine bakıyordu ve ben nasıl karşılık vereceğimi bilemiyordum. Neyse ki çok geçmeden sarılmak için atıldı. Kollarım anında boynunu sararken belimi esir aldı. "Nasıl özledim bir bilsen," diye mırıldandığında kafa sallayıp yüzümü boynuna gömmekle yetindim. Anlıyordum çünkü hislerimiz karşılıklıydı.
Pamir burada olduğunu haklı olarak hatırlatmak istercesine boğazını temizledi. Ayrılırken "Misafirim var," dedim kısaca. Neredeyse unutmuştum burada olduğunu.
İçeri geçtiğimiz gibi ayakta bekleyen Christian'ın gözleri kısıldı, Pamir'le Feza'yı tanımaya çalışırcasına. "Sen Pamir, sen de Feza'sın," dedi işaret parmağıyla teker teker onları gösterirken.
Christian Pamir'in uzattığı elini sıkarken "Memnun oldum," dedi Pamir, ufak bir gülümsemeyle.
"Ben de memnun oldum. Oflaz ağzını açmıyor ama yakın olduğunuzu duymuştum. Sonunda tanıştığıma sevindim."
Pamir nezaketen ama yapmacık bir şekilde gülümseyip elini çekerken Feza'yla tokalaştı Christian. Sanki aramızda bir şey olmuş ve bunu Feza'ya anlatacakmış gibi olduğum yerde kasıldım birden.
"Buram buram İngiliz bu," diye fısıldadı Pamir, suratını ekşiterek. Pamir Christine'le ilk tanıştığında Christine bir İngilizle sevgiliydi. Adam Christine'i sadece parası için kullanıyordu ve bunu kanıtlayana kadar canı çıkmıştı Pamir'in. Ona göre tüm İngilizler para düşkünü şerefsizlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
90+
Teen Fiction"Yahu arkadaş, bunca yıllık forvetim, sana yaptığım ataklarda düştüğüm kadar ofsayta düşmedim." Oflaz'ın Hikayesi