Final°

8.5K 333 156
                                    

Hikayeyi bitirdiğim bölümün medyasına neden böyle bir şarkı bıraktım bilmiyorum ama temaya da uydu sanki lkdsfkldsmş gerçi bölüme james arthur'un at my weakest daha çok uyuyor yine de siz bilirsiniz

Bu serüven de bu kadar artık

"Siz direkt evlensenize."

Bebeğin saçlarıyla oynamayı bırakıp geldiğimden beri kaç defa attığımı sayamadığım baygın bakışlarımdan birisini daha attım. "Sen kendi işine baksana."

Bebek bir şey tutmak ister gibi elini birkaç defa açıp kapatınca işaret parmağımı uzattım. Tombul parmakları anında etrafını çevirirken dişleri olmayan gülüşü herkesin olduğu yerde erimesine sebep olmuştu. Oturmaktan sıkılmış olacak benim parmağımdan ve bacaklarına oturduğu Christian'ın kolundan destek alarak ayakları üstüne yükseldi ancak henüz yeteri kadar büyümediği için poposunun üstüne geri inmesi uzun sürmemişti. Suratımda istemsizce oluşan gülümseme geçmek bilmiyor, her geçen saniye artıyordu.

"Böyle bir çocuğum olmazsa çöpe atarım," dediğini duydum Alex'in.

Yüzümü buruştururken Christian'ın arkasında, koltukta asılı duran kolumu çekip bebeği kendi kucağıma çektim. "Sen onu aldırma. Onda bebek yapacak kapasite yok zaten." Kıkırtılar yükseldi ama Alex kollarını birleştirmek ve somurtmakla yetinmişti.

Christian'ın yerinde hareketlendiğini gördüm göz ucuyla. Bağdaş kurup vücudunu bana ve bebeğe çevirmişti. Bebeği güldürmek için değişik şekillere soktuğu suratına bakarken gülmemek için zor tutmuştum kendimi.

Dikkatimi ondan çekip ceketimin ipini çekiştiren bebeğe çevirdim. Onunsa eğlenen bakışları Christian'daydı.

Geçen dakikaların ardından neden geldiğini, ne yaptığını ve şimdi neden gittiğini bilmediğim annesi gelip teşekkür ederek aldı kucağımdan. "Biraz daha kalın," dedi Christian, şimdiden bebeğe özlemle bakarak.

"Tanrı aşkına, git kardeşini sev, Christian."

"Oradan geldiğine bahse girerim."

Christian Kenneth ve Alex'e ters ters baktı ama bir şey demedi. Oraya gittiğini biliyordum. Babasından her ne kadar annesini aldattığı için nefret etse de kardeşinin bir suçu olmadığını bilerek onu görmeye gidiyordu her fırsatta. "Kardeşin nasıl?" dedim hafifçe ona doğru eğilip.

"Büyüyor," dedi gülerek.

Gülümseyip devam eden konuşmaya döndüm."Gerçekten, neden gidiyorsunuz?" dedi Gerald hüzünle. Yeni yıla takımca girmemizi kaptanımız olarak çok istiyordu.

"Annemlere yemeğe gitmeliyiz," dedi adının Mary olduğunu hatırladığım kadın, eşi ve takımın sağ beki olan Connor'ın konuşmasına fırsat vermeden. Connor Toby'yle ayaküstü olan konuşmasını sonlandırıp herkesle vedalaşmaya koyuldu.

"Alex de bebek istiyor galiba," dedi Kenneth gülerek, ona sarılmak için hareketlenen Connor'a, parmakları hırsla telefonunun ekranında gezinen Alex'i kaşlarıyla gösterip. Alex kafasını kaldırmak gibi bir zahmete girmeyince dirseğiyle dürttü. "Lütfen bana ciddi ciddi birisini ikna etmeye çalıştığını söyleme."

Kaçamak bir bakış attı omuz silkip. "Çalışmıyorum."

Kenneth Alex'den bıktığını gösteren bir tavırla alnını avucuna dayadı söylenerek. "Üzerinde gelinlik varken yapma bari."

Connor ve ailesi dışarı yönelirken didişmeye devam eden Kenneth ve Alex'e bakmayı bırakıp gözlerini üzerimde hissettiğim Christian'a döndüm. Gülümseyişine istemsizce karşılık verdim. Beynim onun karşısına geçince düşünme işlemini es geçiyordu, refleks olarak yapıyordum her şeyi. "Hey," dedi dudaklarını oynatıp. Sıcaktan mı yoksa giydiği bordo kazağın yansımasından mı oluştuğunu çözemediğim kızarıklık parlıyordu yanaklarında.

90+Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin