Oflaz'ın takımın minnak ve minnoş üyesi olduğunu düşününce aklımda Dybala canlanıyor
Fabián'ın kapısında beklerken Víctor delip geçmek ister gibi gözlerime bakıyordu. Bayık bakışlarımdan sıyrılıp kısa bir gülümseme bahşedince tetiklenme bekleyen bedeni sinirle öne atıldı. "Yavaş ol, kovboy," dedim elimi öne çıkarıp, üzerime zıplasa engel olabilecek gücüm var gibi.
"Kariyerlerimiz söz konusu, sen hala eğlence peşindesin."
Omuz silktim tırnaklarıma bakarken. "Benim kariyerim uzun zamandır tehlikede. Senin sayende." Yaklaşık üç adım uzağımızdaki Martin'in yaslandığı yerde dikleştiğini gördüm ama umursamadım. Kanayan kaşım, elmacık kemiğim ve dudağım sızlayarak yeterince meşgul ediyordu zaten.
"Oflaz," diye dişleri arasından konuşunca lafını kestim Pamir'lerden tarafa bakarak.
"Ben sağır falan mı oldum? Özür falan duyamıyorum çünkü." Tekrar Víctor'a dönerken sinirliydim. "Nasıl hissettiğini şimdi anlıyorum, seni bu kadar stresin altına soktuğum için özür dilerim, falan denmesi gerekmiyor mu bu durumda?" Sıktığı çenesinin kası seğirdi bakışlarını kaçırırken. "Hâlâ bu işten sıyrılabilirsin. Elindekileri yok et, ben de seninle uğraşmak için böyle bir dedikodu yaydığımı söyleyeyim. Kimsenin bir şey bilmesine gerek yok." Kusursuz bir plandı bence.
Ama huylu huyundan vazgeçer mi? Her şeye karşı çıkan Víctor burada da rahat durmadı. Dudağını büzerken omuz silkti. "Benim daha iyi bir planım var." İlgiyle yüzünü incelerken gülümsedi. "Gerçekleri anlatmak."
Havaya kalkan ellerimi başım takip etti. "Ya sabır," dedim yükselen sesimle. Kafamı indirip sırıtan yüzüne bakarken daha yüksek sesle tekrarladım bu sefer. "Ya sabır!"
Feza'nın bakışlarını üzerimde hissediyordum ama onun konuşma cesareti gösteremediği gibi ben de dönüp bakma cesaretini gösteremiyordum. Kapıda beklememizin sebebi zaten yönelimimize duyulan şüpheyken tehlikeli hareketlerde bulunmak istemiyorduk.
Sırtımı duvara yaslamış, ayaklarımı izlerken kapı açıldı. İki iri yarı adam çıkıp geçti yanımızdan. Fabián belirdi kapıda. Onaylamaz bakışları üzerimizde gezinirken "Önce Oflaz," dedi soğuk sesiyle kapıdan uzaklaşıp.
İçeriye girmeden önce göz ucuyla son kez baktım Feza'ya. Duvara yaslanmayı bırakmış, boyunun uzunluğu yetmiyor gibi olduğu yerde dikleşmişti bir de.
Formanın boğaz kısmını çekiştirip ağzıma aldım. Dişlemeye başlarken kaç tane formayı bu şekilde parçaladığım aklıma geldi.
Víctor'a ölümcül bir bakış atıp girdim kapıdan. Hemen önünde duran Víctor'u korkutmak için sertçe kapatmak istedim ama Fabián'a saygımdan kolunu bükerek sadece bir tık sesi çıkaracak dikkatte kapattım.
"Ben söyleyecektim..." diyecekken elini kaldırıp susturdu ve masasının karşısındaki sandalyeye oturmamı bekledi.
"Benimle her şeyi konuşabileceğini, hatta teknik direktörünüz olduğumu hatırlatmam gerekirse konuşmak zorunda olduğunu, biliyorsun. Neler yaptığını, nasıl olduğunu, ne gibi problemler yaşadığını bilmeliyim ki takımı ona göre hazırlayayım." Gözlerim onu bulmazken sehpanın üzerindeki dergilerde geziniyordu. Takımın dergisinin son iki sayısı yan yana duruyordu. Bir önceki sayının kapağında Feza vardı. Takıma gelişini kutlayıp hakkında bilmemiz gereken birkaç bilgi olduğu yazıyordu. Ezberleyecek kadar çok okumuştum o sayfaları.
Son sayıda da takımın toplu ama resmî olmayan bir fotoğrafı vardı. Tüm dişlerini gösterecek kadar sırıtan yüzlere baktım. Hiçbirinin gözleri görünmüyordu. İstemsizce bir gülümseme belirdi suratımda.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
90+
Teen Fiction"Yahu arkadaş, bunca yıllık forvetim, sana yaptığım ataklarda düştüğüm kadar ofsayta düşmedim." Oflaz'ın Hikayesi